15 Şubat 2013 Cuma

Maliki ve hükümet karşıtı gösteriler devam ediyor

Irak'ın birçok şehrinde maliki hükümeti karşıtı gösteriler devam ediyor. Bağdat'ın 160 kilometre kuzeyinde bulunan Samarra kentinde 2 aydan beri devam eden maliki hükümeti karşıtı gösteriler geceleri de sürüyor.

Samarra'nın merkezindeki Hak Meydanı'nda yapılan ve geceleri de süren eyleme binlerce kişi katılıyor. Akşam namazının ardından başlayan programlarda din adanılan, politikacılar ve alanlarında uzman kişiler, eylemcileri bilinçlendirmeye çalışıyor.

AA muhabirine konuşan Samarra'daki gösterinin koordinatörlerinden Dr. Muhammed Taha Hamdun, zorlu kış şartlarına rağmen gösterilerin ikinci ayını doldurmak üzere olduğunu, halkın taleplerinin yerine getirilmeden eylemlerin son bulmayacağını söyledi.

Hamdun, Hak Meydanı'nda eylem ve gösterilerin yanı sıra çeşitli sosyal faaliyetlerin de yapıldığına dikkati çekerek şöyle konuştu:

"Burada düğünler ve kutlamalar yapılıyor, sosyal etkinlikler, insanları geliştirme kursları, şiir geceleri, zikir gibi çeşitli faaliyetler düzenleniyor. Bizlerin ve hükümetin bu insanların taleplerini yerine getirmesi gerekir. Halk direniyor. "

Hak Meydanı'nda geceleri toplanan binlerce insana, aşiretlerin kurduğu çadırlarda her tür hizmetin sunulması dikkati çekiyor.

Kaynak: Ortadoğu Gazetesi – 15.02.2013

İran'da suikast şoku


İran Devrim Muhafızlarından üst düzey bir yetkilinin Suriye'den Lübnan'a giderken suikasta uğradığı bildirildi. 

İran'ın Lübnan'daki İmar Heyeti Başkanı Hüsam Hoş Nevis, Sam-Beyrut yolunda uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti. Hasan Saten olarak da bilinen General, Lübnan'daki yeniden yapılanma projelerini yönetiyordu. 

Devrim Muhafızları Sözcüsü Tuğgeneral Ramazan şeriif, suikastın İsrail tarafından finanse edilen kişilerce gerçekleştirildiğini kaydetti. 

Nevis'in cenaze namazına ülkenin önde gelen politikacıları ve din adamları katıldı, şateri'nin bugün Tahran'ın güneyindeki Semnan'da toprağa verilmesi bekleniyor. 1980'deki İran-Irak savaşına katılan Nevis, Lübnan'daki görevinden önce Afganistan'da bulunuyordu.

Akşam Gazetesi – 15.02.2013

Hıristiyan liderin şahitliği

(İSMAİL YAŞA/ Milat Gazetesi)          Suriye'de insanları silahlı mücadeleye Baas rejiminin zorladığı, Suriye halkını silaha sarılmaya rejimin baştan beri benimsediğini, savaşın Nusayrilere karşı verilen bir mezhep savaşı veya Hıristiyanlara karşı verilen bir din savaşı olmadığı, aksine Suriye halkının özgürlük ve onur mücadelesi olduğu” nu yazar belirtmiştir. 

Yazının tamamı;

 "Ben, Mişel Hanna Habib Kilo.

Üç gün önce "Gurabau'ş-Şam", "Ahfadu'r-Rasul", "Ahfadu Ümmi'l-mü'minin Aişe" tugayları ile Nusret Cephesi üyelerinden oluşan bir heyetle birlikteydim.

Beni kahramanları karşılar gibi karşıladılar.

Selam verip kucakladılar ve benimle birlikte fotoğraf çektirdiler.

Suriye'de radikalizme karşı savaşan bir rejim olduğu hikayelerine asla inanmayın."

Bunlar, Suriyeli Hıristiyan muhalif lider Mişel Kilo'nun BBC'nin Arapça kanalında azınlıkların ve Hıristiyanların korkuları hakkında yöneltilen soruya cevap verirken söylediği sözler.

Baas rejiminin kendini savunmak için ve Batı'nın da Suriye halkına yardım etmemek için ileri sürdüğü "radikal gruplar" iddiasının Hıristiyan bir lider tarafından çürütülmesi ve Kilo'nun devrimciler lehine şahitliği önemli.

Hıristiyan lider, insanların "radikaller" ile korkutulmasına karşı çıkarak Suriyelilerin geçmişte ılımlı olduğu gibi bundan sonra da yine ılımlı kalacaklarını söylüyor.

Ayrıca Suriye'de insanları silahlı mücadeleye Baas rejiminin zorladığı gerçeğini bir kez daha hatırlatıp şöyle diyor:

"Suriye halkını silaha sarılmaya rejimin baştan beri benimsediği güvenlik politikasının mecbur bıraktığını hepimiz biliyoruz.

Çocuklarının katledilmesi, evlerinin yıkılması, ağaçlarının sökülmesi ve hayvanlarının öldürülmesi insanları kendilerini savunmaya zorladı."

Suriye'deki savaş Nusayrilere karşı verilen bir mezhep savaşı veya Hıristiyanlara karşı verilen bir din savaşı değil; bilakis Suriye halkının özgürlük ve onur mücadelesi.

Bu mücadelede El Buti ve Hassoun gibi Sünni din adamları Beşşar Esed'in yanında yer alırken George Sabra, Mişel Kilo gibi Hıristiyan liderler ve Semer Yezbek gibi Alevi bir yazar rejime karşı devrimi destekliyor.

Baas rejimini destekleyenler arasında Fars milliyetçileri ve Arap milliyetçileri, ABD karşıtı ve yandaşı rejimler var.

İnsanlık onurunu ve halkların özgür iradesini tercih edenler ise devrim saflarında yer alıyorlar.

Birkaç gün önce Halep'te devrimcilerle birlikte Baas güçlerine karşı savaşırken şehit düşen Mısırlı Muhammed Mıhriz gibi.

Suriye halkına yönelik katliamları seyretmeye daha fazla tahammül edemeyerek kardeşlerinin yardımına koşan genç Muhammed, Mısır Müslüman Kardeşler sözcüsü Yasir Mıhriz'in kardeşi.

Muhammed Mıhriz'i Halep'e götüren sebepleri ve Mişel Kilo'nun devrimcilerle ilgili sözlerini gözardı ederek Baas rejiminin ve müttefiklerinin propagandalarıyla ve klişeleşmiş ezberlerle Suriye okuması yapılamaz.

Devrimcilerle birlikte Baas'a karşı savaşan Mıhriz ve Hamas üyesi Filistinliler bir yanda, Beşşar'a destek için Şam'ı ziyaret eden solcu ve Abdünnasırcı Mısırlı politikacılar ile Ürdünlü Arap milliyetçileri diğer yanda.

Kaybedenler ve kaybetmeye mahkum olanlar Baas rejimi etrafında toplanıyor.

Bu süreçte herkes durduğu noktaya ve söylediklerine dikkat etmeli.

Çünkü hepsinin bir bedeli var ve hiç kimse o bedeli ödemekten kaçamayacak.

Eninde sonunda tüm maskeler düşecek ve gerçekler ortaya çıkacak.

Suriyeliler, Beşşar Esed'e "Arap cübbesi" giydiren Ürdünlüleri asla unutmayacaklarını ve onları "Suriyeli çocukların katledilmesine teşvik edenler" olarak hatırlayacaklarını söylüyor.

Esed'e Arap cübbesi giydirenin de, yüzünde gülücüklerle tablo hediye edenin de unutulması mümkün değil.

15.022013

İranlı Generale Lübnan’da suikast

Lübnan’da mühendislik alanında görev aldığı öğrenilen, İran Devrim Muhafızları komutanlarından General Hasan Şateri suikast sonucu hayatını kaybetti.

mashreghnews.ir adlı haber sitesi, Şateri’nin “Siyonist rejimin paralı askerleri” tarafından öldürüldüğünü duyurdu. Şateri’nin nerede ve kimler tarafından öldürüldüğü henüz açıklık kazanmadı.

Fars Haber Ajansı’nda yer alan habere göre, Devrim Muhafızları Halkla İlişkiler Sorumlusu Tuğgeneral Ramazan Şerif, Şam-Beyrut yolunda suikasta kurban giden Şatiri için bugün Tahran’da cenaze töreni düzenleneceğini söyledi.

Tuğgeneral Şerif, “Şatiri, Hizbullah ile İsrail arasındaki 33 gün savaşında Lübnan’ın zarar gören bölgelerinin imar ve yeniden inşası için çalışmalar yürütüyordu” dedi.

“Şatiri, siyonist rejim uşakları ve destekçileri tarafından şehit edildi” diyen Tuğgeneral Şerif, mazlum Lübnan halkına yardım için çalışan Şatiri’nin yolunun kararlılıkla sürdürüleceğini belirtti.

Tuğgeneral Şerif, Şatiri’nin İran-Irak savaşında da mühendislik alanında görev aldığını ifade etti.

Kaynak: sondakika.com – 14.02.2013

İran’da muhalif liderin kızları gözaltına alındı

İranlı muhalefet lideri Mir Hüseyin Musavi’nin iki kızı, başkent Tahran’daki evlerine yapılan baskının ardından tutuklandı. Musavi ve eşi iki yıldır ev hapsinde tutuluyordu.

Muhalif kaynaklar, güvenlik güçlerinin Musavi’nin kızları Zehra ve Nergis’in evlerinde saatlerce arama yaptıklarını ve çocuklarına bakacak akrabalara ulaştıktan sonra iki kadını tutukladıklarını açıkladı.

Eski Başbakan, 2009 cumhurbaşkanlığı seçimlerine Yeşil Hareket’i temsilen girmiş, ancak Mahmud Ahmedinejad karşısında tutunamamıştı. Tartışmalı seçim sonuçları ülkede kitlesel protestolara yol açmış, gösterilere yapılan müdahalelerde onlarca kişi ölmüştü.

Musavi’nin dünyayla bağlantısını sağlıyorlardı

2009 seçimlerine hile karıştırıldığı iddiasıyla binlerce Yeşil Hareket taraftarı seçimlerden bir gün sonra Tahran ve diğer kentlerde sokağa dökülmüştü.

Altı ay boyunca devam eden olaylarda muhalefetin iddiasına göre 80 kişi hayatını kaybetmiş, onlarca kişi tutuklanmış ve bazıları ölüm cezasına mahkum edilmişti.

Geçen yıl 14 Şubat’ta ev hapsine alınan Musavi ve eşi Zehra Rahnavard’ın dış dünya ile bağlantısı kızları üzerinden sağlanıyor, yazıları reform yanlısı internet sitelerinde yayınlanıyordu.

İran’da yeni cumhurbaşkanlığı seçimleri Haziran’da yapılacak

Kaynak: BBC– 12.02.2013

İran, Esad sonrası savaşı sürdürecek 50 bin militan oluşturdu

İran ve Hizbullah’ın Esad’ın düşmesi durumunda Suriye’deki savaşı sürdürmek için 50 bin militandan oluşan bir şebekeyi devreye sokmaya başladığı bildirildi. Suriye’de Beşar Esad yönetiminin devrileceğini artık kabullenen İran ve Hizbullah’ın, Esad sonrası dönemde savaşı sürdürecek 50 bin kişilik bir militan ordusunu Suriye’ye yerleştirmeye başladığı iddia edildi.

Washington Post gazetesinin haberine göre, Esad saflarında uzun süredir savaşan bu militanlar, Baas rejimi devrildikten sonra da Suriye Muhalifler içindeki karşı direnişin örgütlenmesine hizmet edecek. Militan ordusunun ana görevi ülke içindeki Şiileri ve İran’ın menfaatlerini korumak olacak.

Washington Post’a konuşan Obama yönetiminden üst düzey bir yetkili, bunun büyük bir bölgesel operasyon olduğunu kaydederek, “Görünen amaç, Suriye rejimini desteklemek. Ancak İran’ın için çok daha önemli olan, Esad’ın ardından ülkede hâlâ güvenebileceği bir güç bulundurmak” ifadelerini kullandı.

Esad meydan okudu

Gazete, ABD yönetiminin Suriyeli Alevi ve Nusayrileri rejimin safından ayrılmaya ikna çabalarının başarısızlığa uğradığını da ifade ederek, Esad rejiminin dini azınlıklar arasında hâlâ çok güçlü bir tabana sahip olduğunu yazdı.

Öte yandan, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, başında bulunduğu rejimin dış baskılara ve tuzaklara direnmeye devam edeceğini vurguladı. Dün Şam’da Ürdünlü bir heyeti kabul eden Esad, ülkesindeki son gelişmeler hakkında da açıklama yaptı. Esad “Suriye iki yıldır kendisine karşı kurulan bütün tuzaklara direnmeyi başardı. Bundan sonra da sadece Suriye’yi değil, bütün Arapları hedef alan saldırılara karşı koyacaktır” şeklinde konuştu.

Fırat barajı muhaliflerin kontrolü altında 

Suriyeli muhalif savaşçıların, ülkenin en büyük enerji kaynaklarından biri olan Fırat Barajı’nın kontrolünü sağladıkları bildirildi. Merkezi Londra’da bulunan Suriye İnsan Hakları İzleme Örgütünden yapılan açıklamaya göre, muhalifler Rakka’daki barajın giriş ve çıkışlarını tuttu, ancak bombalı saldırı ihtimaline karşı içeri henüz girmedi. Nusra Cephesi’nin ise Haseki’de düzenlediği çifte intihar saldırısında 14 istihbarat uzmanı öldü.

Kaynak: Sabah Gazetesi – 12.02.2013
Share

Suriye ve İran’a tehdit, Türkiye’ye teşekkür

ABD Başkanı Barack Obama, Suriye ve İran’a yönelik tehditlerini sürdürürken, Türkiye’ye teşekkür etti… ABD Başkanı Barack Obama, Milliyet Washington temsilcisi Pınar Ersoy’un sorularını yanıtladı. Sorulara verdiği yanıtlarda Suriye ve İran’a yönelik tehditlerini sürdüren Obama, Patriot’ların Türkiye’yi korumak için geldiğini öne sürerken, ABD’nin bölgedeki saldırgan politikalarına destek veren Türkiye’ye de takdirlerini sundu.

‘Patriot’ları Türkiye talep etti’ 

Suriye’ye yönelik saldırganlığın açık bir karşılığı olarak Türkiye’ye konuşlandırılan Patriot’lara ilişkin sorulan bir soruya yanıt veren Obama, şöyle konuştu: “Bu konuda çok net olmak istiyorum: NATO ve ABD’nin, Türkiye’yi balistik füzelerden korumaya yardımcı olmak için Patriot füzelerini konuşlandırmasını, Türkiye talep etti. Türk topraklarını korumak için tasarlanmış bir NATO konuşlandırması. ABD, ittifak’ımızın (NATO) Türkiye’nin güvenliğine olan bağlılığının bir kanıtı olan bu projeye Almanya ve Hollanda’yla birlikte katılmaktan gurur duyuyor.”

‘Esad er ya da geç gidecek’ 

ABD’nin Suriye’ye müdahale edip etmeyeceği bir sorusuna da yanıt veren Obama, “Esad ve rejimi tüm meşruiyetini kaybetti, bu yüzden Esad’ın gitmesi gerekiyor” dedi. Obama şöyle devam etti: 1!ABD o zamandan beri Esad rejiminin sonu ve barışçıl, kapsayıcı, demokratik bir Suriye’ye geçiş için çalışan uluslararası gayrete liderlik ediyor. Esad rejimini politik olarak izole etmek için uğraştık. Rejimi finansal olarak aç bırakmak için yaptırımlar uyguladık. Suriye halkının meşru temsilcisi olarak gördüğümüz Suriye Muhalefet Konseyi’ni desteklemek için çabaladık. Ben Başbakan Erdoğan ve Türk hükümetine, Suriye’de şiddeti bitirme ve politik geçiş sürecine başlama yönündeki çabalara liderlik ettikleri için takdirlerimi sunmak istiyorum. Ancak Esad rejiminin zayıflamaya ve toprak kaybetmeye devam ettiğini de biliyoruz. Kimse yanılmasın, Esad rejiminin sonu er ya da geç gelecek.”

İran‘a tehdit 

İran’a yönelen ABD tehdidi artarak sürmeye devam ederken, bu konuda da değerlendirmelerde bulunan Obama, şöyle konuştu: “Tahran maalesef her seferinde meydan okuma yolunu seçerek İiran halkını daha da fazla zorluk yaşamaya mecbur bıraktı. İran’ın nükleer programı büyük bir endişe kaynağı olmaya devam ediyor. iran’ın liderleri ne yapmaları gerektiğini biliyor: Nükleer sorumlulukları yerine getirmeleri ve uluslararası camiayı nükleer programlarının barışçıl yöntemler için olduğuna ikna etmeleri gerekiyor. Eğer bunu yaparlarsa, İran için küresel camiaya tekrar katılma ve diğer ülkelerle daha fazla ticaret ve bağlantının getirdiği avantajlar doğuyor. Eğer yapmazlarsa, İran üzerindeki benzeri görülmemiş baskı yalnızca daha da artacak”

Büyükelçilik krizi bitirildi 

Obama’nın Türkiye’ye yönelik övgüleri, Türkiye’nin bölgedeki misyonlarını motive etmenin yanı sıra, ABD-Türkiye ilişkilerindeki gerilim iddialarını da ortadan kaldırma hedefi taşıyor. Son olarak, ABD Ankara Büyükelçisi Ricciardone, Türkiye’deki adalet sistemini eleştiren açıklamalar yapmış; AKP yöneticileri, bu açıklamalara sert tepkiler vermişti.

Kaynak: Sol  – 11.02.2013

İran kanalına ABD’den sansür

İran kanalı Press TV, ABD ve Kanada’ya yayın yapan uydu servis sağlayıcısından çıkartıldı. Press TV’den yapılan açıklamaya göre, İran’ın İngilizce yayın yapan televizyon kanalı Press TV, ABD ve Kanada’dan yayın yapmalarını sağlayan uydu platformundan çıkartıldı.

Kanalın Kuzey Amerika’dan yayın yapmasını sağlayan Galaxy 19 platformu konu hakkında açıklama yapmazken, Press TV yaptırımın düşünce ve ifade özgürlüğüne aykırı olduğunu savundu.

Geçtiğimiz hafta ABD Hazine Bakanlığı tarafından kabul edilen yeni yaptırımlarda, İslami Cumhuriyet İran Yayını (IRJB) ve onun şefi Ezatullah Zarğami ABD’nin “kara listesi”ne alınmıştı. Galaxy 19′un hamlesinin bu kararın ardından gelmesi dikkat çekiyor.

Kaynak: Birgün – 11.02.2013

Irak işgalinde İran ve Şii zulmü

Irak Müslüman Alimler Kurulu Sözcüsü Beşşar el-Feydi: Maliki, Iraklılara zulüm ediyor… “Iraklılar, barışçıl gösteriler dışında hiçbir güce sahip değil. 2011 yılında kapsamlı olarak 18 ilde gösteriler düzenledik. Ancak bu gösteriler, güç kullanılarak bastırıldı” ifadesini kullanan Peydi, “Devrim, küllerinden yeniden doğacak. Devrimi asıl harekete geçiren, Maliki rejiminin tüm Iraklılara uyguladığı zulümdür. Halk, elektrik, su gibi en temel ihtiyaçlarını karşılayamazken, devlet içinde milyarlarca dolarlık yolsuzluklar yapılıyor” dedi. Amerika ve İran arasında açık bir işbirliğinin varlığını ileri süren Feydi, İranlı komutanların Amerikan askerleri ile birlikte Iraklı direnişçileri sorguladığını iddia etti.

Irak Müslüman Alimler Kurulu Sözcüsü Muhammed Beşşar el-Feydi, “Irak devrimini silahlı çatışmaya dönüştürmek isteyenler var” dedi. Feydi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Irak’taki artan siyasi gerilim ve bölgesel düzeydeki gelişmeleri değerlendirdi.

Irak’ta son haftalarda Maliki hükümetini hedef alan gösterileri değerlendiren Feydi, “Irak devrimini silahlı çatışmaya dönüştürmek isteyenler var” dedi. Feydi, Suriye devriminde ortaya çıkan Özgür Suriye Ordusu’na benzer bir yapılanmanın Irak’ta da oluştuğu yönündeki iddiaları yalanladı, Irak Müslüman Alimler Kurulu’nun 2010 yılından bu yana “Irak halkını, hakkını araması” için teşvik ettiğini kaydeden Feydi, “Iraklılar, barışçıl gösteriler dışında hiçbir güce sahip değil. 2011 yılında kapsamlı olarak 18 ilde gösteriler düzenledik. Ancak bu gösteriler, güç kullanılarak bastırıldı” ifadesini kullandı. “Devrim, küllerinden yeniden doğacak” diyen Feydi, “Devrimi asıl harekete geçiren, Maliki rejiminin tüm Iraklılara uyguladığı zulümdür. Halk, elektrik, su gibi en temel ihtiyaçlarını karşılayamazken, devlet içinde milyarlarca dolarlık yolsuzluklar yapılıyor” iddiasında bulundu. “Maliki’nin güç kullanarak gösterileri bastırması bizi engelleyemez” diyen Feydi, devrimin hedeflerini gerçekleştirmeden, başladıkları yoldan dönmeyeceklerini kaydetti.

Suriye rejimi meşruiyetini kaybetti 

Suriye’deki krizi de değerlendiren Feydi, “Suriye’deki rejim kendi halkını savaş uçakları ile bombalamaya başladığı anda meşruiyetini kaybetmiştir” dedi.

Suriye yönetiminin şiddet politikasını sert dille eleştiren Feydi şunları söyledi: 

“Kendi halkına bunu yapan hiçbir rejimin ayakta kalması mümkün değildir. Suriye’de yaşananlar büyük güçler tarafından oynanan bir kart oyunu gibi. Ne yazık ki bu oyunun bedelini masum Suriye halkı ödüyor. Suriye’deki rejim muhakkak yıkılacak. Bu bir zaman meselesi. Ne yazık ki pek çok masum insan bu zamana kurban verilecek,”

Irak’ın Suriye meselesindeki tavrının oldukça açık olduğunu belirten Feydi, “Irak hükümetine ait araçlar, Suriye rejimine yakıt ve silah taşıyor” iddiasında bulundu. Feydi, Maliki’nin Suriye ve İran ile birlikte tek bir cephe gibi hareket ettiğini ileri sürdü.

İran kötü komşu!..

İran’ın Irak’taki nüfuzunun yeni olmadığını, aksine ABD’nin Irak’ı işgali ile başladığını anlatan Feydi, Amerika ve İran arasında acık bir işbirliğinin varlığını ileri sürerek, İranlı komutanların Amerikan askerleri ile dirlikte Iraklı direnişçileri sorguladığını iddia etti.

“İran, Irak işgalinin başından beri yürütülen tüm siyasi operasyonları destekliyor” diyen Feydi, “Hükümetin oluşturulması aşamasında Irak’ı işgalcilerin kucağına attı. Kendi topraklarında kurduğu ve finanse ettiği milisleri, Amerikalıların ordu ve polis birimlerini oluşturması için ırak’a gönderdiği açık bir gerçektir” ifadesini kullandı. Feydi, Irak’ın içişlerine müdahale eden İran’ın büyük bir sorun haline geldiğini vurgulayarak, İran’ı “kötü komşu” olarak nitelendirdi ve “Olması gereken komşunun komşuya yardım etmesidir. Ancak İran bunun tam tersini yapıyor. Komşusu Irak’a taş atıyor ve yüzüne toprak saçıyor” diye konuştu,

İran’ın yürüttüğü politikanın sadece Irak’ı kapsamadığını belirten Feydi, İran’ın Suriye ve Lübnan’da da nüfuzunu arttırma çabası içinde olduğunu kaydetti. Suriye muhalefetinin başarılı olmasının, İran’ın bölgedeki etkinliğini kaybedeceği anlamına geldiğini öne süren Feydi, “Irak da İran için kilit noktadır. İran, Irak’taki nüfuzunu kaybederse bütün dünyada etkinliğini kaybedecektir. Irak, ya İran’ın dünyaya açılan kapısı ya da mezarı olacaktır” görüşünü ifade etti.

Kaynak: Yeni Akit Gazetesi – 11.02.2013

El Maliki’den yeni salvo

Sünni bölgelerinde yoğunlaşan gösterilerde on binlerce kişi El Maliki’nin istifasını istiyor. Hükümet, yolsuzluk ve tekel suçlamalarıyla da karşı karşıya.

Irak Başbakanı Nuri el Maliki, Türkiye’ye yönelik sert eleştirilerine bir yenisini ekledi. El Maliki, Türkiye’nin Irak, Suriye, Mısır ve bazı diğer ülkeleri kontrol etmeye çalıştığını öne sürdü. Londra’da Arapça yayın yapan El Şark el Avsat gazetesine konuşan El Maliki, Türkiye’nin Irak’ın içişlerine karıştığı yolundaki suçlamasını da tekrarladı. El Maliki, “Türkiye, Irak’ın içişlerine karışırken mezhepsel unsurlara ve mali desteğe güveniyor. Muhalifler ve radikaller devamlı Ankara’da toplanıyor” diye konuştu. El Maliki, iç politikayla ilgili de “Karar Irak halkının, benim değil. Biz tek partili bir sistem değiliz, birçok siyasi parti, siyasi güç ve unsur da var” dedi. Irak Başbakanı, Irak ordusunun protestoculara karşı yumuşak davranmasının ve kolaylık göstermesinin yanlış değerlendirildiğini belirtti. Ülkede milis güçleri oluşturmaya çalışanlara en ağır karşılığın verilmesini isteyen El Maliki, protestoların bazı kesimler tarafından ülkede fitne çıkarmak ve gerginliği artırmak için vesile yapıldığını öne sürdü.

Esad düşmez’ 

El Maliki, iki yıl önce ABD Başkanı Barack Obama ile yaptıkları görüşmede, Obama’nın “Beşşar Esad iki ay içinde düşecek” dediğini, ancak kendisinin “2 yılda bile düşmez” yanıtını verdiğini de söyledi. El Maliki, “Suriye’yi iyi biliyorum. O zaman da savaşacaklarını, Hıristiyanların, laiklerin ve diğerlerinin yönetimin yanında olduğunu söyledim” diye konuştu.

Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi – 11 Şubat 2013

Despot Maliki yönetimine öfke sürüyor

Despot Şii Irak Başbakanı Nuri el Maliki hükümetine karşı, Iraklıların öfkesi sürüyor. “Despot Maliki yönetimine hayır cuması” adıyla düzenlenen gösterilere katılan yüzbinlerce Iraklı, Maliki yönetiminin istifasını istedi. Bu arada Sünnilere destek veren birçok Şii, Sünnilerle birlikte cuma namazı kılarak gösterilere katıldı.

Ramadi, Felluce, Samarra, Musul, Bağdat, Kerkük, Bakuba gibi birçok şehirde gösterilere katılan yüz binlerce Iraklı, despot Maliki’nin istifasını isteyen sloganlar attılar.

Irak’ın birçok şehrinde dün de cuma namazının ardından “Despot Maliki yönetimine hayır cuması” adı altında düzenlenen gösterilere yüzbinlerce kişi katıldı.

Ramadi, Felluce, Samarra, Musul, Bağdat, Kerkük, Bakuba gibi birçok şehirde gösterilere katılan yüz binlerce Iraklı, “Despot Yöneticiye Hayır” adı altında düzenlenen cuma gösterilerine katılmak için cuma namazının kılınacağı meydanlara akın etti. Eylem ve gösterilerin yapıldığı meydanlara akın eden Iraklıların, Cuma namazından sonra gerçekleşen gösterilerde, despot Maliki hükümetinin istifasını istedi.

Irak ordusuna ve içişleri Bakanlıklarına bağlı özel kuvvetlerin, Irak’ın başkenti Bağdat’taki Sünni çoğunluğa sahip Azamiye, Gazaliye ve Seydiye semtlerini kuşatarak bu semtlere girişlerde zorluk çıkardığı bildirildi. Bağdat’ın kuzeyindeki Tarmiye bölgesinde ise güvenlik güçlerinin camilerin çevresine konuşlandığı ve bazı camilerde cuma namazının topluca kılınmasını engellemeye çalıştığı öğrenildi. Bağdat’ın 160 kilometre kuzeyinde bulunan Samarra’da düzenlenen gösteride ise Maliki hükümeti protesto edildi. Şehrin merkezinde bulunan ve eylemin düzenlendiği Hak Meydanı’nda Şiiler ve Sünniler ortak cuma namazı kıldı. Cuma hutbesini okuyan Hatip Dr. Muhammed Cuma, Maliki hükümetinin yaptığı baskılar, zulüm ve ayırımlar karşısında suskun kalmayacaklarını belirtti.

Irak’ın kuzeyindeki Kerkük şehrinde de cuma namazı öncesi bir araya gelen binlerce kişi de, Bağdat yönetimini protesto etti. Kerkük’ün Karnaval alanında bulunan El Hulafa Camii’nde namaz kılan kalabalık, ülkenin değişik yerlerinde yapılan hükümet aleyhtarı gösterilere destek sloganlarını attı. Cuma hutbesinde konuşan El Hulafa Camii İmamı Erkan Elizzi, hükümete yüklenerek özellikle kadın tutukluların bir an önce serbest bırakılmasını istedi. Ülkedeki baskılara dikkat çeken İmam Elizzi, amaçlarına ulaşmadan alanlardan ayrılmayacakları mesajını verdi.

Kaynak: Yeni Akit Gazetesi – 09.02.2013

“İran casusları suikast hazırlığındaydılar”

Dün devam 2’si İranlı 11 sanığın, İran adına ajanlık yaptıkları iddiasıyla yargılamalarında, GPS cihazıyla kaydettikleri koordinatların suikast planı için yapıldığı değerlendirildi.

Devletin sır niteliğindeki askeri ve siyasi bilgileri, İran istihbarat servislerine aktarlıkları iddiasıyla yargılanan 2′si İranlı 11 sanığın Erzurum 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davasına dün devam edildi.
Mahkeme Başkanı, savcılığın MİT’ten istediği rapor duruşmada okundu. Raporda, İran ajanı olduğu iddia edilen 2 şahsın çektiği fotoğrafların ve GPS cihazıyla kaydettiği koordinatların suikast planı hazırlamak amacıyla kullanılabileceği üzerinde duruldu. Suça ek olarak da kaçakçılığın bilgi sızdırma yöntemi olduğu belirtildi. İran istihbaratının, kaçakçılık yapan Türk vatandaşlarından yardım veyahut şantaj yoluyla bilgi almaya çalıştığı kaydedildi.

Sanık avukatları ise MİT tarafından gönderilen raporun delil ve belgelere dayandırılmadan hazırlandığını öne sürüp, delil olarak kabul edilemeyeceğini belirttiler.

İran liderine bir saldırı daha

İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad’a, Mısırlılarla selamlaşması sırasında saldın teşebbüsünde bulunuldu. Kimliği henüz bilinmeyen saldırgan, Ahmedinejad’a, İran’ın Kahire’deki çıkarlarını koruma bürosu başkanı Emani’nin evininin bahçesine girdiği sırada, saldırı teşebbüsünde bulundu.

İran liderine yumruklu saldırı, girişimde kaldı İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad, Mısır’da “Nejad’a ölüm, Beşar’a ölüm” sloganı atan bir kişinin fiziksel saldırı teşebbüsüyle karşı karşıya kaldı.

Saldırgan, Ahmedinejad’a çok yaklaşmasına rağmen korumalarca etkisiz hale getirildi. İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’a, Mısırlılarla selamlaşması sırasında fiziksel saldırı teşebbüsünde bulunuldu. Kimliği henüz belirlenemeyen saldırgan, Ahmedinejad’a, İran’ın Kahire’deki çıkarlarını koruma bürosu başkanı Mücteba Emani’nin evinin bahçesine girdiği sırada saldırı teşebbüsünde bulundu. “Nejad’a ölüm, Beşar’a ölüm” diye slogan atan saldırgan, Mısır ve İranlı emniyet yetkililerince etkisiz hale getirildi.

Silah bulunmadı 

Bahçenin dışına çıkarılarak gözaltına alınan saldırganın kimliğiyle ilgili bilgi verilmezken, saldırı anında üzerinde herhangi bir saldırı aracı bulunmadığı kaydedildi. İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, daha önce de Kahire’de Hz. Hüseyin Camii’nden çıkışı sırasında Suriyeli bir gencin ayakkabılı saldırısına maruz kalmıştı.

Kaynak: Habertürk – 09 Şubat 2013

“İran İslam rejimi insanlığa karşı suç işledi”

İran’da İslam Devrimi’nin ardından işlenen şuçların açıklığa kavuşturulması için Lahey’de kurulan İran Mahkemesi nihai kararını açıkladı. Mahkeme 1979’da gerçekleşen devrimin ardından 80’li yıllarda 15 bin ila 20 bin arasındaki politik tutuklunun öldürülmesinden İslami Cumhuriyeti suçlu buldu.

İngiliz filozof Bertrand Russell önderliğinde kurulan ABD’nin Vietnam’da işlediği savaş suçlarını araştırmak için kurulan Uluslararası Savaş Mahkemesi’nden ilham alınarak oluşturulan İran Mahkemesi, İslam rejiminin insanlığa karşı işlediği suçları belgelere dayandırarak ortaya koydu. Mahkeme, işlenen suçları Balkan Savaşları sırasında Srebrenitsa’da yaşayan Müslümanların maruz kaldığı katliama benzeterek “İran’ın Srebrenitsa’sı” olarak değerlendirdi.

Mahkemenin İdari komitesinde yer alan İngiliz hukukçu Sir Geoffrey Nice Independent gazetesine yaptığı açıklamada “Dünya çapında bu tarz mahkemeleri görüyoruz fakat bu mahkemenin diğerlerinden farkı yalnızca hukukçular tarafından değil İran diasporası tarafından, işkenceye maruz kalmış insanlar tarafından sonuçlarını vermiş olmasıdır” dedi. 1981’de Ayetullah Hamaney’in başında olduğu İslami Cumhuriyet’in başa geçmesiyle ülkedeki solcuların ve İslam karşıtlarının tutuklama ve yargısız infaz dalgasından geçtiklerini bildiren Nice, “Önemli olan insanlar geçmişte ne olduğunu konuşabiliyor. Şimdi Birleşmiş Milletler de soruşturma için kendi komisyonlarını oluşturabilir” açıklamasında bulundu.

Kaynak: Hürriyet – 08.02.2013

İran liderinden İsrail’e kritik güvence

Mısır’ın başkenti Kahire’de düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı zirvesi öncesi Mısır’ın saygın gazetesi El Ahram’a uzun bir röportaj veren İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, ülkesinin şu anda nükleer bir güç olduğunu ancak İsrail’e saldırma gibi bir niyetinin olmadığını söyledi.

Dünyanın İran’ı nükleer bir ülke olarak düşünmesi gerektiğini söyleyen Ahmedinejad, “İran’ın geçmişte olduğu gibi geriye gitmesini istediler ama başarılı olamadılar. Biz artık sanayileşmiş ve nükleer bir ülkeyiz. Uzaya gitmiş bir ülkeyiz” dedi.

Siyonistlerin dünya genelinde güç ve zenginliği ele geçirmeye çalıştığını iddia eden İran Cumhurbaşkanı, Filistin halkına verdikleri desteğin ise bir insanlık görevi olduğunu söyledi.

Kaynak: Yeni Şafak Gazetesi – 07.02.2013

CIA’nın 11 Eylül sonrası terör operasyonlarına İran’dan dolaylı destek

CIA’in 11 Eylül sonrası dünya çapında giriştiği operasyona, Tahran ve Şam yönetimlerinin de “dolaylı destek” verdiği ortaya çıktı

ABD’nin 11 Eylül saldırıları sonrası dünya genelinde başlattığı ‘terörle önleyici mücadele’ konsepti kapsamında yaptığı operasyonlara, ABD’yle diplomatik ilişkisi bulunmayan İran’ın da “dolaylı destek” verdiği ortaya çıktı. Suriye’nin, 9 şüpheliyi ABD adına sorguladığı anlaşıldı.

ABD merkezli sivil toplum örgütü Açık Toplum Adalet Girişimi’nin açıkladığı rapora göre İran, en az 10 terör şüphelisini dolaylı yoldan CIA’in gizli sorgulama merkezlerine gönderdi. Raporda, Mart 2002′de İran güvenlik güçlerince yakalanan 15 kişinin Afgan yetkililere teslim edildiği, bu kişilerden 10 tanesinin sonunun CIA hapishaneleri olduğu anlatılıyor.

Afganistan işgali sırasında yaşanan olay, dönemin Tahran yönetiminin söz konusu şahısların Amerikan ajanlarının eline geçeceğini bildiği halde Afgan yetkililere teslim ettiğini gösteriyor. O dönem Mahmud Ahmedinecad hükümeti görevde olmasa da İran’ın Amerikan karşıtlığıyla bilinen dini lideri Hamaney koltuğundaydı.

ABD ile gerilimli ilişkilere sahip diğer Ortadoğu ülkesi Suriye de CIA’e yardım etmiş. Raporda CIA’in Aralık 2001 ile Ekim 2002 arasında en az 9 şüpheliyi sorgu için Suriye’ye gönderdiğine, Suriye’de bu kişilere işkence yapıldığına yer veriliyor.

‘Mezar’da tutulmuş

Suriye doğumlu Kanada vatandaşı Mahir Arar adlı şahıs New York’ta yakalandıktan sonra Suriye istihbaratına teslim edilenlerden biri. Amerikan gizli servisinin bunu yapmasının sebebi ise ABD topraklarında suç olan işkence gibi insan hakkı ihlallerinden kaçınmak. Zanlıların, Suriye’de işkenceli sorgulardan geçirildiği ve ëmezarí adı verilen tabut büyüklüğündeki hücrelerde tutulduğu raporun detaylarında yer buluyor.

Raporda, Batı Avrupa ülkelerinin ve Türkiye’nin de, yakaladıkları şüphelileri ABD istihbarat yetkililerine teslim ettiği ve şüphelileri taşıyan uçaklara havaalanlarını ve hava sahalarını açtığı hatırlatılıyor.

Kaynak: Akşam Gazetesi – 06.02.2013