1982′de İsrail Lübnan’ı işgali etmiş ve Lübnan’da iç karışıklıklar yaşanmaya başlamıştı. İran, Devrim’in üçüncü yılında Lübnan Hizbullah’ını kurarak ve Lübnan’da bulunan Şii grupları Müslümanlara karşı silahlandırarak, kendi politikalarını uygulayacak yeni bir güç odağı oluşturdu. Bu vesileyle, İran ve İsrail’in bölgedeki faaliyetlerinin karşılıklı olarak birbirlerine etki alan açtığını hatırlatmak gerekir.
İran – İsrail Arasında Hizbullah Paslaşması
İran, İsrail’in Lübnan’ı işgali bahanesiyle, 1.000 civarındaki Devrim Muhafızını Lübnan’a gönderdi. Gönderilen Devrim Muhafızları, burada Şiilere askeri ve ideolojik eğitim vererek Şii nüfusu terörize etti.Normalde İsrail ile savaşmak için Lübnan’a gittiği duyurulan İran Devrim Muhafızları İsrail’e tek kurşun bile sıkmadı. Bunun yerine Beka Vadisinde binlerce Şii’ye eğitim vererek, Lübnan’da büyük bir Şii örgütü kurdu.
Uzun yıllar süren savaş neticesinde yüz elli bin Müslüman öldü. 1989’da Taif Anlaşması ile savaşa son verildi. Taif Anlaşması ile Lübnan’da, İran’ın kurduğu Lübnan Hizbullahı hariç bütün grupların silahsızlandırılması kararı verildi. Sonuç olarak, İsrail’in eliyle Hizbullah Lübnan’da tartışmasız bir güç haline getirildi.
Lübnan Hizbullahı, İslamiyete çok büyük zararlar vermiştir. Lübnan Hizbullahı’nın sivillere yönelik gerçekleştirdiği bombalama eylemleri ve intihar eylemleri sonucunda, Lübnan Hizbullahı birçok devlet tarafından terörist ilan edildi. Böylece dünya ilk kez Müslüman terörist ve Müslüman intihar bombacısı kavramıyla tanıştı.
Lübnan Hizbullah’ının kurulması ve silahlanması, İsrail dış politikalarının en büyük gerekçesi oldu. İsrail, Filistin’e ve Lübnan’a gerçekleştirdiği birçok operasyonda Lübnan Hizbullah’ının İsrail düşmanlığını bahane gösterdi.
Lübnan’da en son gerçekleştirilen seçimlerde Hizbullah önderliğindeki 8 Mart Koalisyonunun seçimi az farkla kaybetmesi, İsrail’de şaşkınlıkla ve endişeyle karşılandı. Seçim sonuçlarını İsrail’in stratejileri açısından yorumlayanlara göre, Hizbullah’ın seçimi kazanması halinde Ortadoğu’da İsrail’in eli rahatlayacak ve İsrail marjinal dış politikalarını dünya kamuoyuna daha rahat anlatabilecekti. İsrail, nükleer silah üretmesine ve bulundurmasına gerekçe olarak, halen İran Hükümeti ve Lübnan Hizbullahı tarafından tehdit edilmesini göstermektedir. Aynı şekilde İran da nükleer silaha sahip olmak için İsrail’in varlığını gerekçe göstermektedir. Oysa her iki tarafın sahip olduğu nükleer güç birbirlerini değil, bölgedeki Müslümanları tehdit etmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder