(ERDAL ŞİMŞEK- Milat) Hocalı Katliamı, 21 yüzyılın suratına yapışmış bir kara lekedir. Bu katliam, Rusların destek ve Fransa ile Kanada’nın bilgisi dâhilinde yapılmıştır.
Bugünkü Ermenistan Devlet Başkanlığı koltuğunda oturan Serj Sarkisyan’ın komutasındaki 366. Motorize Alayı tarafından ve bizzat Sarkisyan’ın emri ile Hocalı’da çoluk çocuk, yaşlı ve hastalar katledildi.
25’i 26’ya bağlayan soğuk Şubat gecesinde Hocalı çocuklarının yüreğine, böğürlerine, kafalarına kızgın Ermeni kurşunları saplandı. Ermeniler katliamda o kadar vahşileştiler ki Saddam ve Sırpları geride bırakmışlardı.
Saddam, kimyasalla öldürdüğü Kürtlerin cesetlerine dokunmazken, Sırp katiller de Boşnak hanım ve kızlarımıza tecavüz ediyordu. Bugünkü Ermenistan devlet Başkanlığı koltuğunda oturan katil, Sırpları ve Saddam’ı gölgede bırakan vahşetlere imza atıyordu.
Uluslararası tarafsız örgütlerin Hocalı ile ilgili raporlarında Sarkisyan’ın birliklerinin kadınlara tecavüz ettikleri, çocukların ve yaşlıların gözlerini oyduğu ve cesetlere zarar verdikleri belirtiliyordu.
Daha sonraları ortaya çıktı ki İran’ın da bu katliamdan haberdar olduğu… Israrla söylüyorum, İslam Dünyası’nda olan bütün fitne ve yaralarda İran’ın mutlaka ama mutlaka payı ve parmağı vardır.
Hocalı Katliamı’nı her hatırladığımda yüreğim pare pare olur… Gözleri oyulmuş Azeri çocuklarımızın o oyuklarında utanır kahrolurum. Gözyaşlarıma hâkim olamam çoğu kez. Aradan tam 20 yıl geçmesine rağmen…
Ama Pazar günü Taksim’de yapılacak olan “Hocalı Katliamı Protestosu”na katılmayacağım bu yıl.
Çünkü bu katliamı protestodan çok faşist bir boy gösterme olacaktır. Emin olun, o gösteride hükûmete küfürler edilecek ve Ergenekon terör örgütünün değirmenine su taşınacaktır.
Hâlbuki cançekişecise Demirel, Ermenistan’a “hibe buğday olayı” ortaya çıkınca hemen Türkeş formülüne sarılmıştı: “Sayın Türkeş ile istişare ettikten sonra bu yardımı gerçekleştirdim.”
Merhum Türkeş de cançekişesice Demirel’i yalanlamamıştı.
Çok sonraları ortaya çıktı ki merhum Türkeş ve Ermeni kanaat önderleri üçüncü bir ülkede birçok kez bu düşmanlığın sona ermesi için görüşmüşler.
Yarın Taksim Meydanı’nda yapılacak protesto ile ilgili afişlerden, bu gösterinin tek yönlü, tamamen politik amaçlı olduğu anlaşılıyor.
Afişlerde, Serebrenica ve Bosna katliamları da hatırlatılıyor. Bu katliamların da unutulmaması lazım deniyor. Ancak ne hikmetse aynı dönemde Bosna, Serebrenica ve Hocalı’da Müslüman unsurlara yapılan katliamların totalinden daha büyük bir katliam Kuzey Irak’ta yapıldı. Afiş’te bu katliamlara gönderme yok.
Enfal’de resmi rakamlara göre tam 145 bin, gayri resmi rakamlara göre ise 175 bin Kürt Saddam tarafından kimyasal ve konvansiyonel bombalarla öldürüldü. Yine aynı dönemde Halepçe kasabasına yapılan kimyasal saldırıda bütün kasaba halkı katledilmiş tam 5 bin Kürt öldürülmüştü.
Pazar günü insanımızı “zulme, vahşete ve katliamlara karşı” Taksimde buluşmaya davet eden Hocalı organizatörleri üç bin km ötede, Boşnaklarımıza yapılan zulmü görüyor da, hemen burnumuzun dibinde 200 bine yakın Kürde yapılan katliamı görmüyor.
Bunda kesinlikle bir kasıt vardır. Bu protestonun rengi ve amacı bellidir. Bu, hükûmete karşı bir kışkırtma denemesidir emin olun.
Hocalı Katliamı, Halepçe’den daha vahşicedir. Enfal’i gölgede bırakır. Ancak, Pazar günü yapılacak protestocular, kendi niyetlerini konu ile ilgili afişte açık açık ortaya koymuşlar…
Halkların acıları üzerinden siyasi rant devşirenlere lanet olsun. Amin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder