“Suriye’de halkın yüzde 85’i Esad yönetimine karşıdır. Rejime karşı gelen iki kadının saçlarını tıraş ettirip başörtülerini attılar”
“Suriye’de 1960 yılından beri tek parti iktidarı var. 1973′ten günümüze kadarda tek adam diktatoryası hakim: O da sosyalist Baas Partisi’dir. Arap Cumhuriyeti olarak geçer ama cumhurun yani halkın söz hakkı yoktur, Baba Hafız Esad’dan oğul Beşar Esad’a geçen faşist bir saltanat söz konusudur. 1980′deki Hama Katliamı’nda düzene karşı yapılan barışçıl harekete silahla karşılık veren Hafız Esad, resmi kayıtlara göre 40 bin sivili katletti ve birçok Suriyeli başka ülkelere giderek mülteci konumuna düştü.” diyen Suriye hakkında uzman araştırmacı yazar Bülent Şahin Eşdeğer, Esad ailesi, Hıristiyanlık ve Yahudilikten etkilenen ve genelde sapkın olarak nitelendirilen Nusayrilik koluna mensup olduğunu, Nusayriler’in ise Suriye halkının yüzde 12′sini oluşturduğunu söyledi.
İran’ın, Suriye’ye olan bakışından da bahseden Eşdeğer, “Afganistan ve Irak’ın işgalinde ABD’ye ses çıkarmayan İran’ın Esad yönetimine olan desteği İslam devletinin tutumuymuş gibi göremeyiz. Bu siyasi bir tavırdır. Mezhebe indirgememek gerekir.” İfadelerini kullandı.
Yeni Akit Gazetesi’nden Abdulkadir Polat’ın, Bülent Şahin Eşdeğer ile yaptığı o röportaj:
Suriye’deki intifada hareketi nasıl başladı?
Suriye’de despot Beşar Esad’a bağlı ordu ile muhalifler arasındaki çatışmalar şiddetlenirken Abdulkadir Polat, Suriye hakkında uzman araştırmacı yazar Bülent Şahin Erdeğer ile son gelişmeleri görüştü.
- Şam ‘da yıllarca Arapça eğitimi aldığınızı ve Suriye konusunda birikimli olduğunuzu biliyoruz. Bizlere Suriye’de, hâli hazırda devam etmekte olan intifada hareketinden önceki, sosyal ve siyasi durumdan bahseder misiniz?
- Suriye’de 1960 yılından beri tek parti iktidarı var. 1973′ten günümüze kadarda tek adam diktatoryası hakim. Suriye’de yönetimde söz hakkı olan tek bir parti vardır: o da sosyalist Baas Partisi’dir. Aslında kâğıt üzerinde burası Arap Cumhuriyeti olarak geçer ama cumhurun yani halkın söz hakkı yoktur, Baba Hafız Esad’dan oğul Beşar Esad’a geçen faşist bir saltanat söz konusudur. Tabi bu durum toplum üzerinde çok büyük bir etki yaptı. Bunun en önemli göstergesi 1980′deki Hama Katliamı’dır. Düzene karşı yapılan barışçıl harekete silahla karşılık veren Hafız Esad, resmi kayıtlara göre 40 bin sivili katletti ve birçok Suriyeli başka ülkelere giderek mülteci konumuna düştü.
Halkın yüzde 85′i Esad yönetimine karşı
- Suriye halkının yönetime, özelde Beşar Esad ve ailesine bakışı nasıl?
- Esad ailesi, Hıristiyanlık ve Yahudilikten etkilenen ve genelde sapkın olarak nitelendirilen Nusayrilik koluna mensuptur. Nusayriler, Suriye halkının yüzde 12′sini oluşturmaktadır. Tabi bunların bir kısmı Esad yönetimini destekliyor. Ayrıca merkezi yerlerdeki ekonomik çıkarlarını gözeten bazı Sünnî tüccarlar ve Hıristiyan Kıptî kesimde Esad yönetimini destekliyor. Bir bütün olarak Suriye halkının geneli oranladığımızda yüzde 85 gibi ciddi bir oranın Esad yönetimine karşı olduğunu görüyoruz.
- Suriye’de azınlıkta olan Kürd nüfus Esad yönetimine nasıl bakıyor?
- PKK’nın etkisinde kalan küçük bir kısım haricindeki tüm Kürd Suriyeliler Esad yönetimine baş kaldırmış durumdalar. Hatta bunların bir kısmı kendi ordularını kurup silahlı harekete bile katıldılar.
İntifada Dera şehrinde başladı
- Suriye’deki intifada hareketi nasıl başladı?
- Mısır’daki dikta Hüsnü Mübarek rejimi devrildikten sonra Suriye’nin Dera kentinde iki kadın telefon görüşmesi yapıyor. Bu esnada konu Mübarek’in devrilmesine geliyor. Kadınlar biri; “Darısı bizim başımıza” diyor ve görüşme normal şekilde bitiyor, Tüm konuşmaları dinleyen Suriye istihbaratı bahsi geçen iki kadını yakalayıp sorguya çekiyor. Daha sonra hakaret olsun diye saçlarını tıraş edip başörtülerini atıyorlar, kadınların genç akrabaları daha fazla dayanamayıp Dera’daki merkezi bir lisenin duvarına “Halk rejimin düşmesini istiyor” gibi sloganlar yazıyor. İstihbarat bu defa sloganları yazan gençleri yakalayıp günlerce işkence yapıyor, Tüm bunların ortaya çıkmasından sonra bir Cuma günü Dera’nın Ömeriye Camii’nde ilk eylem yapılıyor ve eylemler silsilesi birbirini takip ediyor. Tabi bu devrim hareketinin olmasındaki bir diğer önemi etkende 50 yıllık dikta yönetiminin yaptığı hukuksuzluklardır.
- Özgür Suriye Ordusu nasıl kuruldu?
- Geçtiğimiz Temmuz ayında, ordudaki bazı subaylar halka karşı yapılan zulme sessiz kalmayıp “ordu halkı öldürmemeli aksine korumalı!” diyerek ordudan ayrıldı. Bu subaylar, Özgür Subaylar Hareketi ve Özgür Suriye Ordusu diye iki silahlı hareket kurdu. Bir süre sonra tek çatı altında birleştiler. Bu grup katliamı durdurmak ve sivil halkı korumak görevini yürütüyor.
- El Kaide’nin Özgür Suriye Ordusuna siyasi desteğin yanı sıra askerli destekte verdiği söyleniyor. Bu İddia doğru mu?
- El Kaide lideri Eymen Ez Zevahiri son konuşmalarında intifada hareketine destek verdiğini söylemişti. Bundan yola çıkarak Özgür Suriye Ordusu’na El Kaide’den bazı katılımlar oldu ancak çeşitli sebeplerden ötürü kabul görmedi. Bunun üzerine Selefi savaşçılar kendi ordularını kurup mücadeleye katıldılar.
Bu durumu El Kaide’nin küresel siyasetinin bir gereği olarak görüyorum.
Lübnan Hizbullahı ile İran’ın bakışı bir
- Lübnan Hizbullah’ının Suriye’ye bakışı hakkında neler söyleyeceksiniz?
- Hizbullah tamamen kendi maslahatına göre hareket ediyor. Dolayısıyla Esad yönetiminin yanında yer aldığını görüyoruz. Bu yönüyle eleştirilmelidir ancak bu durum Hizbullah’ı İslamcı bir yapı olmadığı anlamına gelmez, Nihayetinde bu durumu mezhepsel olarak değil de siyasi olarak değerlendirmek lâzım diye düşünüyorum.
- İran’ın Suriye hakkındaki tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
- İran’ın tutumunu da tıpkı Hizbullah’ın tutumu gibi değerlendiriyorum. Lübnan Hizbullah’ı ve İran bir bütündür. Tıpkı Türkiye ve KKTC’nin bir bütün olması gibidir. Afganistan ve Irak’ın işgalinde ABD’ye ses çıkarmayan İran’ın bu tutumunu İslam devletinin tutumuymuş gibi göremeyiz. Suriye’deki durumda böyledir yani siyasi bir tavırdır, mezhebe indirgememek gerekir.
Hamas, Suriye İntifâdasını destekliyor
- Hamas İslami Hareketi geçtiğimiz gün Suriye’yi terk etti. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Suriye birçok Filistinli’nin sığınmacı olarak yaşadığı bir ülkedir ve Hamas’ın burada siyasi bürosu bulunmaktadır. Mecburen bir süre sessiz kalarak eşit bir tavır izledi. Daha sonra Hamas, Suriye’yi terk edip merkezini Mısır’a taşıdı. Son olarak geçtiğimiz Cuma günü İsmail Haniyye’nin Suriye karşıtı tavır alması Hamas’ın duruşunu netleştirdi. Bunun dışında diğer Filistinli İslami hareketlerin Suriye intifâdasına en başından beri destek verdiğini söyleyebilirim.
- Arap medyası olayları, katliammış gibi gösterirken Esad rejiminin kanalları, her şeyi güllük gülistanlıkmış gibi gösteriyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Suçlu suçunu inkâr eder, hırsız asla “ben hırsızım” demez ve en azılı katil bile ben katil değilim der. Esad yönetiminin arkasında Uluslararası Rus haber ajansları, İran haber ajansları, Hizbullah’ın El Menar kanalı, Türkiye’deki Hüsnü Mahalli gibi belli başlı yazarlar var. Ayrıca Esad yönetiminin kendi haber ajansları da bulunmaktadır. Dolayısıyla tüm bu kaynaklar olayları rahatlıkla çarpıtabiliyorlar. Ama mızrak çuvala sığmıyor, dün Bosna’da ne yaşandıysa bugünde Suriye’de o yaşanıyor, Neyin ne olduğu açık ve net bir şekilde ortada.
- Suriye’de sular ne zaman durulacak?
- Bu konuda muhaliflerin çeşitli önerileri var. Bir grup art niyetli muhalif dış müdahale istiyor ama bunlar halkı temsil etmiyor. Genel olarak intifada hareketinin içindeki halk, direniş yoluyla zafer kazanmak istiyor. Gönül ister ki olaylar kan akmadan durulsun ve Esad inadından vazgeçsin ama bu ihtimal uzak görünüyor.
Kırsal bölgeler muhaliflerin elinde
Suriye intifâdası ilk başlarda barışçıl sivil gösterilerle başladı. Halk Esad’dan Tunus, Libya ve Mısır gibi ülkelerdeki kıyamların kendi ülkesinde olmaması için ciddî reformlar yapmasını istiyordu. Ancak Esad yönetimi bu çağrılara silahlarla karşılık vermeyi tercih etti ve reform sözü de boş vaatleri geçmedi. Şu an resmi kayıtlara göre 8. 500 sivil Esad ordusu tarafından katledildi. Esad müttefiklerine güvendiğinden kimseden korkusu olmadan fütursuzca hareket ediyor. Şu an Özgür Suriye Ordusu, ülkenin kırsal bölümünü ele geçirmiş durumda. Bu yerler, Halep kırsalı, Şam kırsalı, Hama, Humus, Bab-ı Amr gibi yerlerdir. Tabi bazen alıp-verme durumları da olmuyor değil.
Türkiye maddi ve manevi olarak Suriye halkının yanında
- Türkiye’nin ve halkının Suriye’ye bakışı nasıl olmalıdır?
- Türkiye halkı, mazlum Suriyeli kardeşlerinin yanında yer almalı ve desteklerini mitingler, toplantılar, kermesler vs. düzenleyerek göstermeliler ki intifada hareketinin içindeki halk bu desteği hissetsin ve yalnız olmadıklarını anlasın. Ayrıca Hatay’da sayıları binleri bulan Suriyeli mülteci kardeşlerimize de hem maddi hem manevi destek olunmalıdır.
- Son olarak Arap devrimleri hakkında genel bir değerlendirme bulunur musunuz?
- İnsanlar empati yapmalıdırlar. Türkiye’de 1980 darbesinden sonra on binlerce faili meçhul cinayetler oldu. Bu durum Arap ülkelerinde 50 yıldır var ve “Yeter artık” demeleri çok fıtrî bir durumdur. Doğal olarak Amerika, Rusya ve Çin gibi devletler bu devrimleri kendi lehine çevirmeye çalıştı. Müslümanlar olarak bizler yanlış tespitlerden yola çıkarak olaylara paranoyak gibi yaklaşıp her taşın altında bir gedik ararsak sömürgecilerin lehine hareket etmiş oluruz. Ben, Arap baharlarını küresel bir intifada hareketi olarak değerlendiriyorum. Nasıl ki bizler Filistin intifâdasına destek veriyorsak Suriye ve diğer ülkelerdeki ezilmekte olan Müslüman kardeşlerimize destek vermeliyiz.
Kaynak: Yeni Akit Gazetesi – 18.03.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder