(MEHMET ŞEVKET EYGİ/Milli Gazete)
“İran Şiî uleması eskiden Nuseyrîliği İslamî bir fırka olarak kabul etmezdi. Sonra siyasî maksatlarla onları da Müslüman kabul ettiler.
Osmanlı devleti Şiî İranla asırlar boyu savaşmamış olsaydı, bütün gücüyle Avrupa’ya yüklenecek ve Tevhid bayrağını çok uzak iklimlerde dalgalandırabilecekti.
Türkiyenin laik hükümetinin İran’daki yirmi milyon Sünnî için ne yaptığını bilmiyorum ama İran Şiî rejiminin Anadoludaki faaliyetlerinin bir kısmından haberim var.
Alevîleri Şiî yapmak istiyorlar.Bir kısım tarikatlara el atmışlardır.Seyyid ve Şerif ailelerini çekmeye çalışıyorlar. Günümüzde Sünnî Müslümanlar, Şiîler kadar uyanık ve aktif değil.”
Âşâyiş berkemâl diyenlere aldanmayınız. Ülkemiz şu anda bir cadı kazanı gibi fokurdamaktadır. PKK (Ermeni) terörü devam ediyor. Çeşitli yerlerde bombalar patlıyor. Dış güçler ve içteki yardakçıları etnik gruplar arasına girip fitne ve fesat tohumları ekiyor.
Hatay ilimizi, hele Antakya’yı çok severim. İmkanım olsa sık sık Antakyaya gitmek, hatta senenin bir kısmını orada geçirmek isterim.
Antakya, Lozan andlaşmasına tâbi olmadığı için orada çok canlı bir çeşitlilik vardır. Türkmenler, Hıristiyan Araplar (Mârunîler vs), Ermeniler, Kürtler, Çerkesler, Nuseyrîler, Yahudiler ve daha başka cemaat (Osmanlı tâbiriyle millet) orada birlikte yaşarlar.
Nuseyrî vatandaşlarımızdan bir kısmı Suriye’deki Nuseryî azınlık iktidarını destelemektedir. Hattâ bir rivayete göre iki bin beş yüz Türkiye Nuseyrîsi Suriyeye geçerek rejimin hizmetine girmiş.
Suriye’den kaçarak Türkiyeye sığınmış Sünnî Müslyümanların kamplardaki durumları parlak değilmiş. Bizim Nuseyrîler onlara pek iyi gözle bakmıyormuş.
İran Şiî uleması eskiden Nuseyrîliği İslamî bir fırka olarak kabul etmezdi. Sonra siyasî maksatlarla onları da Müslüman kabul ettiler.
Adana Nuseyrîlerinden bir kısmının Sünnîleştiklerini ve namaza başladıklarını biliyorum.
Suriyedeki durum yüzünden bir Ortadoğu savaşı patlayabilir ve ardından üçüncü dünya savaşı olarak genişleyebilir mi? Kâhin değilim ama havada savaş kokuları var. Tam tam sesleri geliyor kulaklarıma.
Bir tarafta İran ve Şiî dünyası, öbür tarafta Türkiye, Suudî Arabistan, Körfez ülkeleri ve ABD.
Suriye yüzünden çıkacak bir savaş Büyük Ortadoğu Projesi’nin hayata geçirilmesini kolaylaştıracaktır.
Sünnî Müslümanlar bu tuzağa düşerler mi?
Çok kolay düşerler… Vaktiyle İran ve İrak sekiz yıl boyunca savaşmadılar mı?
Osmanlı devleti Şiî İranla asırlar boyu savaşmamış olsaydı, bütün gücüyle Avrupa’ya yüklenecek ve Tevhid bayrağını çok uzak iklimlerde dalgalandırabilecekti.
Türkiyenin laik hükümetinin İran’daki yirmi milyon Sünnî için ne yaptığını bilmiyorum ama İran Şiî rejiminin Anadoludaki faaliyetlerinin bir kısmından haberim var.
Alevîleri Şiî yapmak istiyorlar.
Bir kısım tarikatlara el atmışlardır.
Seyyid ve Şerif ailelerini çekmeye çalışıyorlar.
Günümüzde Sünnî Müslümanlar, Şiîler kadar uyanık ve aktif değil.
İran devleti, Osmanlılarla yaptığı bir anlaşma ile Tahran’da bir Sünnî camii yapımına izin vermişti ve bu cami yapılmış, ibadete açılmıştı. Sonra kapandı, şu anda Şiî İslam Cumhuriyeti’nin başkentinde bir tek Sünnî camii yok. Aynı andlaşma ile Sünnî Osmanlı İslam devleti İstanbul’da bir Şiî camii açılmasına izin vermişti, o ise açık duruyor. Ülkemizdeki Şiî camileri hızla çoğalıyor. Bu gibi işlerde mütekabiliyet olması gerekmez mi?
Türkiye’deki Şiî faaliyetleri konusundaki nadir uzmanlardan biri, merhum Sadreddin Yüksel hocaefendinin mahdumu Müfid Yüksek beydir. Hükümetimiz ondan bir rapor istese ne iyi olur.
Ülkemizde çok güçlü cemaatler, tarikatlar, İslamî baskı grupları var ama onların en az onunun başkanlarını yılda bir kere bile bir çay sohbetinde bir araya toplayamazsınız. Hepsi mutlak bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir ve birbirleriyle buluşup konuşup müzakere etmezler, birlikte hareket etmek için bir plan ve program yapmazlar.
İnşaallah Ortadoğuda bir Sünnî-Şiî savaşı çıkmaz.
13.04.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder