11 Eylül gecesi, ABD’nin Mısır’daki
Kahire Büyükelçiliği’ne ve Libya’daki Bingazi Konsolosluğu’na yönelik
saldırılarla patlak veren protesto dalgası, 1979 yılını hatırlattı.
16 Ocak 1979′da Şah Muhammed Rıza
Pehlevi’nin yerini şubat ayında sürgünden dönen Büyük Ayetullah
Humeyni’nin almasının ardından İran İslam Devrimi’nin ilanıyla başlayan
süreç, yıl sonuna kadar İslam dünyasında son derece kritik gelişmelere
sahne oldu. Devrik Şah’ın kanser tedavisi için ABD’ye kabul edilmesinin
ardından İranlı üniversite öğrencileri 4 Kasım’da ABD’nin Tahran
Büyükelçiliği’ni bastı ve 52 diplomatı rehin aldı. Rehineler ancak 444
gün sonra salıverildi. ABD o tarihten bu yana ülkede temsilcilik
bulundurmuyor.
Büyükelçiye suikast
Yine şubat ayında Sovyet destekli bir
hükümet darbesinden kısa süre sonra ABD’nin Afganistan Büyükelçisi
Adolph Dubs, Kabil’deki odasında kaçırılarak öldürüldü. Dubs, önceki gün
Bingazi’de hayatını kaybeden Libya Büyükelçisi Christopher Stevens’tan
önceki öldürülen son ABD elçisiydi.
Tahran elçiliği baskınından tam
16 gün sonra Cuheymen el Uteybe ve destekçilerinin gerçekleştirdği Kabe
işgali ancak Suudi Arabistan’ın Fransız özel timinden yardım istemesiyle
bastırıldı. İslam dünyasına yayılan ABD karşıtı dalga birkaç gün
içerisinde Libya ve Pakistan’a da ulaştı ve her iki ülkenin
başkentindeki ABD büyükelçilikleri ateşe verildi. 1979 yılındaki
saldırıları art arda yazınca, son iki günde Mısır’dan Libya’ya,
Yemen’den Fas’a uzanan gösterilere benzer bir tablo oluşuyor.
‘Holiganlar sorumlu’
Foreign Policy yazarı Ty McCormick
farklı bir tablo çizerek Mısır’daki gösterilerin, futbol liginin
ertelenmesine kızgın ‘ultras’ adlı taraftar grubunun katılmasıyla
büyüdüğünü iddia etti. Yazar, Libya’daki saldırılar için, ‘anti-Amerikan
gözü dönmüşlükten’ ziyade ‘yerel milislerin kontrol edilememesiyle
alakalı’ dedi.
Kaynak: Akşam Gazetesi-14.09.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder