ABDURRAHMAN DİLİPAK/Yeni Akit Gazetesi) “Bakmayın İran’ın laik, sosyalist/Şurevi, Esad’ın diktatörlük rejimine destek
verdiğine, rahmetli Yazıcıoğlu, “Türkiye İran olmayacaktır” diye sokağa
dökülen CHP yandaşı, Ergenekonculara karşı “Türkiye Suriye de
olmayacaktır” diyordu. Gel gör ki bugün İran yönetimi CHP’nin tek parti
zihniyetinin Arap dünyasındaki karşılığı olan Esad rejimi ile yan yana
duruyor.. Bir bakıma AK Parti’ye karşı, CHP’yi destekliyor..” diyen yazar Dilipak’ın ilginç analizi ve işte o yazının tamamı;
Hareketli günler yaşıyoruz.
Önce iyi bir haber: Açlık grevleri sona erdi. Suriye’de rehin tutulan gazeteci CHP-TFC işbirliği ile kurtarıldı.
Bu arada ne terör bitti, ne de Suriye’de akan kan durdu..
Bu arada Gazze’ye yönelik İsrail
saldırısı ile başlayan gerilim tırmanıyor.. İsrail birkaç günlük bir
operasyonla Gazze’yi ortadan kaldırmayı planlarken, Mısır restini çekti.
Erdoğan’ın Mısır ziyareti de tam zamanında gerçekleşti.. Türkiye de
İsrail’e karşı net bir tavır ortaya koydu.. İran ise suskun..
İran gelişmeler karşısında zor durumda..
Suriye’nin İsrail sınırındaki Golan Tepeleri muhalefet güçlerinin eline
geçti.. Gazze İhvan’ın kontrolünde. Mısır da öyle. Filistin davasını
artık İhvan temsil ediyor. Ürdün’deki Filistinliler de Filistin
diasporası da artık İhvan’ın liderliğinde bir araya geliyor..
İsrail tam anlamı ile bir İhvan kuşatması altında. Ve tabii ki, Filistin davasının kalbi Kudüs davasıdır..
İran, şimdi, bir yandan Esad’ın Nuseyri
çeteleri ile İhvan’a karşı savaşırken, Filistin ve Kudüs müdafaasında
nasıl İhvan’ın yanında yer alacak?.. İhvan’ın yanında yer almadan Kudüs
davasını nasıl savunacak? Ahmedinejad, Müslüman Kardeşler’e karşı,
Esad’ın yanında yer aldı. Eli kanlı bir diktatörlük rejimine destek
verdi. Bu kanlı işbirliğine Lübnan Hizbullahı’nı da alet etti!
Ahmedinejad Esad için Filistin ve Kudüs
davasından da vazgeçecek mi? İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları
karşısında sessiz mi kalacak!
İran, devrimden bu yana ilk defa bu
kadar büyük ve yaman bir çelişki içinde yalnız ve çaresiz bir duruma
düştü. Sünni dünyadaki devrimin tüm kredisini hoyratça tüketti ve
İsrail’in en büyük umudu olan Sünni-Şii ayrışması konusunda tarihi bir
hata yaparak, bu günahın vebalini üslendi..
Ahmedinejad Irak’taki Şii-Sünni ayrışmasının da sorumluluğunu taşıyor, Türkiye’ye yönelik PKK terörünün de..
Bu arada Gazze-Özgür Suriye Ordusu
arasında ilginç bir dayanışma söz konusu. Gazze’de direnişçiler, bir
yandan İsrail’e karşı öz savunma çabasında iken, öte yandan Suriye
direnişine destek veriyorlar. Özgür Suriye Ordusu da Cuma namazı sonrası
Halep’te “Gazze’ye Selam” gönderirken, Gazze için toplu dualar ettiler.
Aslında bu insanların gözünde İsrail ve
Suriye iki ayrı cephe değil.. İkisi de tek cephe! İslam dünyası bunu
öyle görüyor. İran bu algının dışında başka yerlere savruluyor
uyguladığı siyasetle..
Geçen gün İstanbul’da Ali Şeriati’yi
anma toplantısı vardı. Şeriati’nin eşi, “eğer Şeriati yaşasaydı, onun
ÖSO’nun yanında Esad rejimine karşı savaşmak için tereddüt etmeyeceği”ni
söylüyordu forumda.. Sayıları giderek artan Şii mollalar ve İranlı
vicdan sahibi münevverler de Ahmedinejad’ın uyguladığı politikaya karşı
seslerini yükseltiyorlar..
İran ve İran’ın etki alanı içinde
hareket eden Irak başbakanı siyaseten yanlış yerde duruyorlar. Lübnan
Hizbullahı olup bitenler karşısında sesini çıkarmamakla bu yanlışa ortak
oluyor.. Kum sessiz kalarak artık İran siyasetinde etkin olma iddiasını
kaybediyor.. Artık kimse Kum’un görüşünü sormuyor, merak da etmiyor..
Geçen gün yazdım. Yine yazıyorum:
İsrail’in bu saldırıları, korku ve panik içinde, ne yaptığını bilmeden
yaptığı bir şey. ABD’yi ve batıyı tavır almaya zorluyor. Dünyayı ateşe
vermekle tehdit ediyor. Her yeni doğan günün kendisi için daha büyük bir
tehlikeyi beraberinde getirdiğini görüyor.. Korkusu umudundan büyük
olduğu için böyle davranıyor.
Korkunun ecele faydası olmadığını bilmiyor..
Bize hayır gibi gelen şeylerde Allah bizim için hayır murat etmiş olabilir. Bunu bir kenara not edelim.
Onların bir planı varsa, bizim için bir
tuzak kazmışlarsa, Allah’ın da bir planı vardır ve galib olacak olan
O’dur. O, tuzak kuranların tuzaklarını başlarına geçirendir.
Mekerallhu!..
İsrail, esbabı cefasın toplasın gelsin,
Müslümanlar yollarından dönmeyecekler.. İsrail’in zulmümün şiddeti,
kendini kahredecek ateşin şiddetini belirleyecektir. İsrail yönetimi, bu
saldırgan politikası ile aslında İsrail halkını gömecek kadar büyük bir
mezar kazmaktadır.
İsrail yönetimi saldırgan politikaları
ile aslında kendi cehennemlerine kendi sırtlarında odun taşıyorlar..
Gazzeliler, Suriyeli mücahidler ise, kendi sırtlarında kendi
cennetlerine tuğla taşıyorlar..
ABD ve batı eğer İslam’a karşı İsrail’in
tarafını tutacaksa, buyursun o da safını belli etsin.. İsrail’in
akıbetine ortak olsun..
Bu durumda batının durumu, Suriye konusunda Esad’ın tarafını tutan İran’dan daha iyi olmayacaktır..
Tamam, Çin’i de alsınlar yanlarına,
Rusya’yı da.. Bu adamlara söyleyecek tek sözümüz olmalı: “Tak
işbirlikçilerini koluna, herkes kendi yoluna.”
Bu süreçte herkesin çok dikkatli olması
gerek. Unutmayalım ki, “Allah cahil ve zalim bir topluluğa hidayet nasib
etmeyecektir.” Fasıklar bize bir haber getirdiklerinde dikkatli olmamız
gerek.
Bakmayın İran’ın laik, sosyalist/Şurevi,
Esad’ın diktatörlük rejimine destek verdiğine, rahmetli Yazıcıoğlu,
“Türkiye İran olmayacaktır” diye sokağa dökülen CHP yandaşı,
Ergenekonculara karşı “Türkiye Suriye de olmayacaktır” diyordu. Gel gör
ki bugün İran yönetimi CHP’nin tek parti zihniyetinin Arap dünyasındaki
karşılığı olan Esad rejimi ile yan yana duruyor.. Bir bakıma AK Parti’ye
karşı, CHP’yi destekliyor..
Her şeye rağmen sabırlı olmalıyız.
Merhametimiz gazabımızdan büyük olmalı. Sevgimiz nefretimizden büyük
olmalı. Affedici olmalıyız.
Bu dünyada tartışıp durduğumuz
şeylerin hakikati öbür dünyada bize gösterilecek. Önemli olan o gün
başları önlerine eğik olmamak..
Bugünlerde çokça dua etmemiz lazım.. Saflarımızı sıklaştırmamız gerek..
Selâm ve dua ile.
19.11.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder