Erzurum’da hakim karşısına çıkan
terörist, PKK’nın İran’da ki faaliyetleri ile ilgili olarak şok
itiraflarda bulundu. Terörist, 1996′da Şemdinli’de bir karakola düzenlenen saldırıda 40 askerin teslim olmamak için uçurumdan aşağı atladığını iddia etti.
İşte O “Şok” İtiraflar
Erzurum 2′nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde
‘Silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçundan hakim karşısına çıkan PKK
terör örgütünün İran’daki kolu PJAK üyesi Ahmet Güreş, itiraflarda
bulundu. Urumiye’de teröristlerin kendisini alıkoyduklarını ve Hakurk
kampında zorla asker yapıldıklarını ifade eden Güreş, İran’ın Şehidin
kampında 2-3 yıl kadar kaldığını söyledi.
‘Beni havaalanında İran istihbarat resmi görevlileri karşıladı’
PKK terör örgütünün İran’daki kolu PJAK
üyesi Ahmet Güreş, İran Bazargan sınır kapısındaki yetkililerce, 24
Nisan günü Gürbulak Hudut İlçe Emniyet Amirliği’ne teslim edildi. Siyasi
iltica ile Fransa’ya giden ve 2003 yılında Türk vatandaşlığından
çıkarılan 51 yaşındaki Kahramanmaraşlı Ahmet Güreş, 1994 yılında İran’a
gittiğini söyledi. Diyarbakır’da Fırat Dağıtım ve Gündem Denge Velat
Dağıtım şirketlerinde yapılan aramalarda ele geçirilen DVD’de ‘Gerilla’
adlı klasörde örgüt mensupları arasında yer alan Ahmet Güreş’e ait
örgütsel bilgiler Erzurum Cumhuriyet Savcılığı tarafından hazırlanan
iddianameye eklendi. Kod adı ‘Şexo Tercan’ olarak gösterilen Ahmet
Güreş’in örgütten ödül olarak bir silah ve terfi aldığı belirtildi.
İran’da PKK’nın resmi evleri olduğunu anlatan Güreş, şunları söyledi:
“1994 yılında İran’a gittiğimizde beni
havaalanında İran istihbarat resmi görevlileri karşıladı. Daha doğrusu,
İran istihbaratı PKK örgütünden gelen tüm şahısları karşılıyor, ilgili
yerlere götürüyordu.
‘İran’da PKK’nın resmi evleri vardı’
İran’da PKK’nın resmi evleri vardı.
Irak’tan Türkiye’ye kaçak yollardan küçükbaş hayvan gelirdi. Büyük ve
küçükbaş hayvanlardan örgüt yüzde 3 gümrük vergisi alırdı.
‘Karakoldan alınan Termal Kamera İran İstihbaratına verildi’
1996 yılında örgütün Avaşinde bulunurken
oradaki güçlerden duyduğuma göre ve ‘Ekrem’ kod isimli kişinin anlatıma
göre, Hakkari Yüksekova tarafında Kürtçe ismi ‘Vargeminan’ olan askeri
karakola bir saldırı yapıyor. Bu karakoldan diğer eşyalar ile birlikte
termal kamera alınıyor. Termal kamera o dönemde örgütün İran sorumlusu
olan Mustafa Karasu’yu veriliyor. Bunu haber alan İran İstihbaratı bu
kamerayı geri isteme talebinde bulunuyor. Bu termal kamera İran’a
verilmeyince İranlı yetkililer ‘hastanenizi kapatırız’ diye örgütü
tehdit etti. Hastane’nin kapanmaması için bu termal kamerayı İran
İstihbarat Örgütü’ne teslim ediyor. Bildiğim kadarı ile İsrail malı olan
termal kameranın aynısından İran’da da üretiliyor.
Benim PKK’nın Şehriban kampında
bulunduğum dönemde Şemdinli bölgesinden Kuzey Irak’a yakın tarafta
bulunan bir askeri karakola 1996 yılında ‘Ekrem’ kod isimli Hıdır
Sarıkaya’nın talimatı ile bir saldırı düzenlendi. Ancak, bu saldırıyı
kimlerin ayrıntılı olarak yaptığını bilmiyorum.
“şemdinli’de 40 asker uçurumdan atladı!” iddiası
Bu saldırıda 40 askerin kayıp olduğu
söylenmişti. İran askerlerine verildiği belirtilmiş idi, daha sonra
duyduğumuza göre, askerler teslim olmamak için uçurumdan aşağı atlayarak
canlarını kıymışlar.
‘İran Devleti ile İstihbaratı bize ısrarla Ateşkes yapmayın’
1999 yılında Abdullah Öcalan’ın
yakalanmasından sonra, PKK ile Türkiye arasında üstü kapalı olarak bir
ateşkes ilan edildi. Ancak, İran Devleti ile İstihbaratı bize ısrarla
‘Ateşkes yapmayın. Türkiye ile savaşın tehditlerinde bulundu ve hatta
kamplarımızın da dağıtılacağı talimatı geldi. Bu tehdit nedeniyle bin
500 örgüt üyesi Kuzey Irak’taki kamplara gitmek zorunda kaldı.
‘örgüt mensuplarına yaptırılan mezarlar, şirin görünmek için yaptırıldı’
İran’daki Şehidan kampını boşaltmadık.
İran İstihbarat’ı siz iş yapmıyorsunuz diyerek kampa karşı savaş
başlattı. Açıkça ‘bize savaşmayacaksanız kampları boşaltın’ diyorlardı.
Bunun üzerine kampta 300 kişiden 60 örgüt elamanı kaldı. Ben de bu örgüt
üyelerinin arasındaydım. Kamptan ayrılanları İran Devleti araçları ile
Kuzey Irak’a kadar bizzat götürdü. Yine o tarihlerde örgüt mensuplarına
ait mermerden yapılan mezarları İran Hükümeti tarafından Türkiye’ye
şirin görünmek için yaptırıldı.
PKK’nın Ermenistan’da iki derneği ve iki katlı evi var
PKK’nın Ermenistan ülkesinde iki derneği
ve birde satın aldığı iki katlı evi var. Burada Ermenistan İstihbarat
Birimlerine ait binalara yaklaşık 5-6 metre mesafe uzaklığında
bulunuyor. Bu evde genelde örgüt mensuplarının tedavilerine yönelik
kullanılır. Tedavisi ağır olan örgüt üyeleri Ermenistan’da, durumu hafif
olanlar ise Kuzey Irak’taki Mesut Barzani yönetimindeki hastanelerde
yapılmaktadır.
‘İran ve Irak Hükümetleri bize silah ve malzeme konusunda yardımcı olurdu’
‘Ape’ Hüseyin kod isimli örgüt mensubu
bize otomatik Doçkaların ne şekilde kullanılacağını ve uçaklara karşı
nasıl isabet ettirileceğini konusunda bilgi veriyordu. Buna göre
tüneller kazılarak, zikzaklar yapılıyordu. İran ve Irak Hükümetleri bize
silah ve malzeme konusunda yardımcı olurdu. Mesut Barzani’nin alt
kadrosunda çalışanlar Barzani’nin talimatı ile bizzat gelerek
görüşürlerdi. İran İstihbarat Birimi bir kez 200-300 adet kaleşnikof
silah, otomatik bixi, suikast silahı, kanas, roketatar ve mühimmatı, el
bombalarını getirerek örgüte teslim ediyorlardı. Bu teslimatı Zınere
kampına 10 kilometre yakınlarında PKK nizamiyesinde teslim ediliyordu.
Para olarak da yaklaşık 500 dolar para alıyorlardı. Bu alışverişleri
1998-2003 yıllarında yine Zınere kampında gördüm, bu kampa geliyorlardı.
Bu kampların elektrik enerjilerini
kendileri, üretirlerdi. Gıda ve yiyecekler ise İran hükümeti ve Barzani
grubunca verirlerdi. Elektriği ise jeneratörlerle üretilirdi.
‘Hava saldırısının yapılacağı istihbaratı iki gün önce gelirdi’
PKK’lı Ahmet Güreş, hava saldırılarının
yapılacağı istihbaratını iki gün önce aldıklarını belirterek, “2002
yılında Zinere kampında çok kez hava saldırısı oldu. Ancak, biz hava
saldırılarının yapılacağını iki gün önce haber alıyorduk. Bizlere bu
bilgileri ‘Botan’ kod Nizamettin Taş, isimli örgüt lideri getiriyordu.
Biz uçakla bombalama olma ihtimali bulunan tarihten en az iki gün önce
önlemimizi alıyor ve kayıp vermiyorduk. Bir gün bir saldırıda TSK’nın
savaş uçakları çadırları vurdu, 12-13 sivil çoban öldü.
‘Biz haber aldık. Zayiat olmayacak. Bu nedenle uçaklara ateş etmeyin’
Hava saldırılarında Doçkacılar ateş
açmazdı, ‘Botan’ kod Nizamettiş Taş, dockaları kullanan örgüt
mensuplarına ‘Biz haber aldık. Zayiat olmayacak. Bu nedenle uçaklara
ateş etmeyin’ uyarısında bulunuyordu. Bu dönemde ciddi sıkıntılara neden
olmuştu.
Hava saldırıları haberini bizim yönetim
kadromuzda bulunan örgüt yöneticileri bize yapmış oldukları
açıklamalarda Kürt devleti içindeki ajan ile istihbaratçılardan
aldıklarını söylüyorlardı. Gerçekten de önlemlerimizi alıp hava
saldırılarında kayıp vermiyorduk.
‘İran hükümeti hiçbir zaman Türkiye ile dost olmadı’
İran hükümeti hiçbir zaman Türkiye ile
dost olmadı ve devamlı olarak terör örgütlerine Türkiye aleyhine yardım
eder, zaten verilen silahlar ve yapılan yardımlar bunu doğrulamaktadır.
Örgüte en çok Türkiye’den katılım vardı. Van üzerinden sağlanır.
Katılımların yüzde 80’i korucuların refakati ile gerçekleşmektedir. O
dönem bağımsız milletvekillerinden örgüt hoşlanmış ben de hoşlanmazdım.
Hiç de güvenmem. Örgüt kendisine içinden birini lider olarak görmek
ister, siyasilere güvenmez.
2005 yılında örgütten ayrılarak 2007
yılına kadar İran’da kaçak olarak yaşadım. İran’dan çıkış yolu
bulamıyordum. Bu nedenle kaldım. Bu yaşadığım süre içinde imam nikâhlı
İranlı bir kadınla evlendim. Benim araçta yakalattığım silah, bomba ve
şarjörden bilgim yoktur. Silahlar bindiğim araç sahibine aittir. Beni
Tahran’a götürecekti. Bu silahların ‘Mako’ isimli bayana ait olduğunu
düşünüyorum. Şoför silahların kendisine ait olduğunu itiraf etmişti.
Ben İran’da PKK’ya üye olmaktan
yargılandım. Silahlar ve diğer ele geçen malzemeler konusunda herhangi
bir yargılama konusu olmadı. Ancak, bunlarla ilgili bana ceza verilmedi.
Benim olduğuma ilişkin mahkeme sonuca ulaşmış olsaydı en az 15-20 yıl
ceza verirlerdi.
Ailem bana banka yoluyla para
gönderirdi. Ben cezaevinde bulunduğum sırada görevliler kart verirlerdi,
bir tane de bana verdiler. Diğerini ise tanıştığım biri kredi kartı ile
birlikte şifresini verdi. Bu kart İran devleti bankalarına aittir. Ben
cezaevineyken bu kartları kullandım. İran Cezaevi içinde dükkanlar
vardı. Bu kart ile alışveriş yapardım.”
Kaynak:haber3.com – 23.11.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder