(YAŞAR TAŞKIN KOÇ/Yeni Şafak Gazetesi) “Toplantıdan ne sonuç çıkar; hangi kararlar alınır; hangileri hayata geçer… hiç
önemli değil. Önemli olan Mısır’ın sahneye yeniden çıkıyor olması.
Üstelik bu sefer bu çıkıştan en çok memnun olan ülke Türkiye. Belli ki
yeni bir Mısır var ve Ankara ile tahminlerimizin ötesinde bir
işbirliğine hazırlanılıyor.
Uçaktan indiğimizde Nuh Yılmaz,
Davutoğlu’na “Daha geçen hafta buradaydım” diyor, Bakan gülüyor ve
gelecekte muhtemelen olacakları anlatan cümleyi kuruyor cevaben; “Bundan
sonra daha çok geleceksiniz buraya… “
Mısır denilince akla gelen piramitler mi artık yoksa 21. yüzyılda bir meydan pabucunu dama mı attı?
Bana sorarsanız attı… artık Mısır denilince ilk akla gelen yer Tahrir…
Geçen yıl bütün dünyanın dikkatini
üzerine toplayan; aylarca canlı ayınlar yapılan; sonunda ne olacağına
dair onlarca yorum yapılan Tahrir Meydanı…
Taksim’den belki biraz büyük sadece.
Yerleşimi de köşesizliği de çok benziyor.
Taksim denize yakın; Nil de Tahrir’in hemen yanı başında.
Daha bir kaç gün önce İslam coğrafyasını
dolayısıyla bütün dünyayı sallayan Hazreti Muhammed aleyhine filmin
yankıları Tahrir’den de izlenmişti.
Oysa bugün ne kadar sakin bu meydan.
Sanki o değil Mısır’ın modern zamandaki makus talihini değiştiren… sanki
o değil bir kaç gün önce yine meydanı coşkulu ve hiddetli
kalabalıklarla dolduran.
Sükunetinin altında biraz da sağına
soluna çekilen tahta perdelerin; tadilat gerekçesiyle hafifçe
daraltılmış olmasının da payı var mı bilmem. Tahrir’e açılan yan
caddelerden birinde hemen iki adım ötede ABD ve İngiliz
büyükelçiliklerinin ve İçişleri Bakanlığı’nın bulunması yoğun polis ve
zırhlı araç varlığının sebebini de anlatıyor.
ABD elçiliğinin her yerinden görünsün
diye iki tarafa Kör İmam olarak da bilinen ve ABD’de hapiste olan İmam
Ömer’e özgürlük çağrılarının olduğu dev posterler göze çarpıyor.
Tahrir sakin ve sessiz ama belli ki bu
sessizlik bir doğumun da habercisi. Uzun yıllar sonra, ta Nasır’dan
sonra içine girdiği sessizliği, güçsüzlüğü yırtıp atacakmış gibi Mısır.
Tahrir, ardından Mursi’nin seçilmesi ve
bugünkü politikalarına baktığımızda bu hiç şaşırtıcı olmayacak, Bir
ayağı Akdeniz, bir ayağı Afrika, bir ayağı Ortadoğu, bir ayağı kadim bir
medeniyette bulunan; hem Filistin’in hem İsrail’in komşusu bir
Mısır’dan bahsediyoruz.
Hem Moğollar’ı hem Napolyon’u mağlup etmiş bir tarihten bahsediyoruz.
Kader modern çağda tarihteki büyük
ortaklıklarının dışına attı Türkiye ile Mısır’ı. Soğuk Savaş döneminde
ayrı ve hatta karşı kamplardaydılar. Gerçi, gayrı resmi bir yorum Soğuk
Savaş’ın nimetinden elden geldiğince yararlandığını yazar Nasır’ın da
Menderes’in de. Belki de buydu suçları… kimbilir.
Düne değil bugüne bakma taraftar şimdi Ankara da Kahire de.
Akşam gazetesi Temsilcisi Çiğdem Toker,
SDE Başkanı ve Yeni Şafak yazarı Yasin Aktay ile Star gazetesi Dış
Haberler Koordinatörü Nuh Yılmaz’la birlikte Mısır Cumhurbaşkanı
Mursi’nin önerisiyle yapılacak Suriye toplantısı için Kahire’deyiz.
Çağrı Türkiye, İran ve Suudi Arabistan’a yapılmıştı. Suudi Arabistan son
anda katılmayacağını belirtti. İran’la aynı masaya oturmamaya büyük
özen gösteriyor şu sıra.
Toplantıdan ne sonuç çıkar; hangi kararlar alınır; hangileri hayata geçer… hiç önemli değil.
Önemli olan Mısır’ın sahneye yeniden çıkıyor olması.
Üstelik bu sefer bu çıkıştan en çok memnun olan ülke Türkiye.
Belli ki yeni bir Mısır var ve Ankara ile tahminlerimizin ötesinde bir işbirliğine hazırlanılıyor.
Uçaktan indiğimizde Nuh Yılmaz,
Davutoğlu’na “Daha geçen hafta buradaydım” diyor, Bakan gülüyor ve
gelecekte muhtemelen olacakları anlatan cümleyi kuruyor cevaben; “Bundan
sonra daha çok geleceksiniz buraya. ."
18.09.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder