PKK’nın Suriye uzantısı PYD’nin
hedefinde olan Azadi Partisi Genel Başkanı Mustafa Cuma, “Esad, bazı
yerleri PYD’ye terk etmiş durumda” diyor.
Mustafa Cuma, Suriye’deki Azadi
(Özgürlük) Partisi Genel Başkanı. Partisi, Suriye’deki Kürtlerin ilk
siyasi hareketlerinin başında geliyor. Cuma, 46 yılı aşkın bir süredir
siyasetin içinde. Hayatının büyük bir bölümü sürgünde ve cezaevinde
geçmiş olan 65 yaşındaki Kürt siyasetçi, yine ülkesinden uzakta yaşıyor.
Bu seferki sürgün hayatının sebebi; bir taraftan Baas rejimi, diğer
taraftan ise Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) baskıları. PYD,
Suriye’de başka siyasi hareketlere hayat hakkı tanımama gayreti içinde.
Bu amaçla daha önce Mustafa Cuma’yı alıkoymuştu. Cuma, birçok Kürt
siyasetçi gibi Erbil’de yaşıyor. Halep ve Şam’da rejim güçlerine büyük
kayıplar verdiren Selahattin Tugaylarını kendine yakın gören Cuma,
Türkiye Gazetesine önemli açıklamalarda bulundu.
İşte açıklamalardan bazı bölümleri:
Suriye’deki iç savaşın geldiği noktayı nasıl yorumluyorsunuz?
Ne yazık ki Suriye’de; siyasi bir çözüm
sağlanamadı, sağlanacak gibi de gözükmüyor. BM Suriye Özel Temsilcisi
Akhtar İbrahimi de herhangi bir sonuç elde edemedi. Suriye’de durum her
geçen gün kötüye gidiyor. Yıkım çok fazla ve ölümler sürekli artıyor.
Bugün Suriye’de en ciddi mücadeleyi Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) veriyor.
ÖSO, her bölgede etkin olmayı istiyor. Ama bünyesinde bulunan El
Kaideciler, Selefiler ve başka cihatçı gruplar sebebiyle dünyanın
desteğini alamıyor. ÖSO’nun değişimi sağlamaya çalışması takdir edilecek
bir husus. Fakat son zamanlarda yüzünü Kürt bölgesine çevirmiş.
Suriye’de her şeyi güç kullanarak değiştirebileceğini sanmak yanlıştır.
Kürtlerle, ÖSO’nun düşman olmaması gerekir. Bu iki gücün birbiriyle dost
olması gerektiği görüşündeyim. Eğer Kürtler için siyasi bir çözüm
ortaya konulmaz ise; Kürtlerle ÖSO ileride ciddi şekilde çatışabilirler.
Bu Suriye için büyük tehlikedir.
Direniş başlayalı 20 ay olmasına rağmen Suriye muhalefeti neden bir birlik oluşturamadı?
Birincisi Suriye’de herkes muhalefete
destek vermedi. İkincisi, muhalefet içinde çok farklı gruplar bulunuyor.
Muhalefetin bir kısmı Türkiye’den, bir kısmı Katar’dan, bir diğer kısmı
Suudi Arabistan’dan yardım görüyor. Avrupa devletlerinin desteklediği
gruplar da var. Bir de bazı muhalif gruplar, kendilerini açık şekilde
ortaya koymuyorlar. Esad sonrasının ne olacağını kestiremedikleri için
kendilerini gizliyorlar. Durum böyle olunca güçlü bir birlik ortaya
koymaları neredeyse imkânsız hâle geldi.
Dünyadan gereken destek geldi mi?
ABD, muhalefet içinde yeni kapıların
açılmasını istedi. Katar’daki toplantıda yeni bir oluşum meydana
getirildi. Fakat bu da çok ciddi bir kabul görmedi. Şu anda muhalefetin
en güçlü kanadı, İslami kesimlerdir.
Suriye’de rejime destek sunanlar kimlerdir?
Esad’a destek vermekten ziyade ona karşı
savaşmayı tercih etmeyip evinde oturanlar var. Alevilerin bir kısmı
Esad’ı iyi görüyorlar. Bir kısım, Esad’ın diktatör olduğu kanaatindeler
ama yine de savaşmıyorlar. Dürzîler bugüne kadar rejime karşı herhangi
bir mücadele sergilemediler. Hıristiyanların büyük bir bölümü de. Suriye
muhalefeti özellikle Sünni Arapların geleceği konusunda kafa yoruyor.
Diğer unsurları hesaba katmıyorlar. Oysa ‘Kürtlerin, Dürzîlerin,
Hıristiyanların ve Ermenilerin her türlü temel hak ve özgürlükleri
verilecek’ deseler durum değişir.
Kürtler, ÖSO gibi silahlanıp rejime karşı savaşsalardı durum farklı olur muydu?
Rejimin daha erken devrilmesi bile
mümkün olabilirdi. Ama Kürtler, muhalefetin içinde kendi problemlerinin
çözümünü göremediler. Hâlâ muhalefetin lider kadrosunun kafasında;
Kürtlerin sorunlarının nasıl çözüleceğine dair proje yok. İkinci büyük
engel, PYD’dir. PYD, Kürt bölgesinde; rejime karşı hiçbir etkinliğin
ortaya konulmasını istemiyor. Kürtlerin yaşadıkları bölgelerin bir
kısmında Esad rejimi yok. Rejim bazı yerleri tümüyle PYD’ye terk etmiş
durumda. PYD ile Esad resim arasında gizli, üstü örtülü bir işbirliği
var. PYD otoriter, totaliter bir örgüt.
Suriye’deki Kürtler niye birlik oluşturamıyorlar?
Sebepleri çoktur. Suriye Kürt Ulusal
Meclisi adında bir birlik oluşturuldu. Oluşumda 16 parti ve bazı
bağımsız siyasi kişiler yer aldı. Ancak iş uygulamaya gelince, birlikte
hareket edilemedi. Çünkü aralarında siyasi ihtilaflar var. Bir diğer
oluşum olan Batı Kürdistan Meclisi ise başka hesaplar peşinde. Tek
taraflı düşünüyor ve tek yönlü karar alıyor. Kendi bakış açısına göre
hareket ediyorlar. Mesut Barzani’nin girişimleri sonucunda; Suriye Kürt
Ulusal Meclisi ile Batı Kürdistan Meclisi bir araya geldi. Netice
itibarıyla Kürt Yüksel Konseyi oluşturuldu. Kararlar alındı ama hiçbiri
yürürlüğe konulmadı. Sebebi de PYD’nin tek yönlü hareket etmesiydi.
Bunlara göre Suriye’deki tüm Kürt bölgesinde tek söz sahibi kendileri
olacak. Herkesin kendilerine hizmet etmesini arzuladıkları için ihtilaf
noktaları çoğaldı ve birlik sağlanamadı.
Barzani’nin girişimleriyle oluşan Kürt Yüksek Konseyi, fiyasko ile sonuçlandı mı?
Kürt Yüksek Konseyi, görüntüde var ama
uygulamada yok. Bir etkinliği, gücü kalmadı. Hiçbir ortak karar alıp
uygulayamıyor. PYD ilk başta çok istekli bir şekilde girişime dahil
oldu. Buna ihtiyacı vardı. Çünkü bir meşruiyeti olmadığı gibi Kürtler
nazarında da makbul değildi. Önce birlikte hareket ederek meşruiyet
sağladı sonra ise alınan kararların hiçbirini hayata geçirmedi.
PYD’nin, Suriye Kürt Ulusal Meclisi’ni ele geçirdikleri doğru mu?
PYD ve YPG güç kullanarak bizlerin
oluşturduğu siyasi organizasyonu ele geçiremez. Ancak silah onların
elinde olduğu için fiili olarak böyle bir görüntü var. Şu anda perde
gerisinde rejimin bunlara verdiği destek ve silahlı oluşları sebebiyle
ortaya çıkmış bir çaresizlik var.
Şam ve Halep’teki Kürt mahallelerindeki çatışmaları kimler başlatıyor?
Çatışmalar; Kürtlerle, Araplar arasında
değil. Buradaki savaş, rejimin ordusundan ayrılıp, ÖSO içinde yer alan
bazı Kürt gruplarla PYD arasında yaşanıyor.
PYD, Halep’teki Kürt mahallelerine yönelik eylemlerde partinizi suçluyor?
Bu yöndeki iddialar yalan, iftira ve
bühtandır. Türkiye’nin partimizi desteklediği PYD’nin koca bir yalandır.
Beni kaçırdıkları zaman da benzer sorular sordular. O zaman üzerimde
üstünde bir telefon numarası yazacak bir tek beyaz sayfa olmadığı halde,
‘Mustafa Cuma’nın üzerinde Türkiye’ye çalıştığına ilişkin belgeler
çıktı’ diye iddiada bulundular. Azadi Partisi, bölgede güçlü bir
harekettir. Üyeleri mücadelecidirler. Bundan dolayı bizleri rakip
görüyor ve iftira, yalanlarla itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. Biz
demokrasiyi savunuyoruz. PYD diktatörlük sistemini tercih etmiş durumda.
Türkiye size yardım ediyor mu?
Hiçbir zaman yardım etmedi. Türkiye’yi
hiç görmüş de değilim. Türkçe bilmiyorum. Bizi ‘Türkiyecilikle’
suçlayanlar, Türkiye’ye gidip gelmişler ve Türkçe de biliyorlar.
Suriye’de Kürt siyasetçilerini kaçırıp öldürenler kimlerdir?
Siyasetçilerin öldürüldükleri yerlerin
hepsi PYD’nin kontrolünde. Cinayetler, PYD’nın denetimi altındaki
yerleşim birimlerinde olduğundan şunu rahatlıkla söyleyebilirim: PYD
yapmamışsa bile sorumludur.
Baas rejiminin akıbetini nasıl görüyorsunuz?
Hiçbir zalim ilelebet iktidarda kalmaz.
Rejimin önünde sonunda yıkılacağını düşünüyorum. Dünyanın baskısıyla
süreç hızlandırılabilir. Rejimin yıkılıp zalimlerin gitmesiyle birlikte;
eşitlikçi, demokratik ve laik bir devlet kurulursa iç savaş son bulur.
İran, Suriye’de gelecek kavgası veriyor
Cuma, “İran, Baas rejiminin ayakta kalmasını kendi geleceği için istiyor. Esad giderse, İran’ın yıkımı hızlanacak.”
İran, Suriye’ye niçin açıktan her türlü desteği Esad’a sunuyor?
İran, teokratik bir rejimdir. Kapalı bir
sistemdir. Kendi halkına zulüm ediyor. İnsanlarını idam etmekte ve
zindanlarda çürütmekte sınır tanımıyor. Aynı düzenin Orta Doğu’daki
devletlerde de olmasını istiyor. Suriye’de ayırımcı bir grubun hüküm
sürmesini, kendi geleceği açısından kârlı görüyor. Aslında verilmek
istenen görüntü; Şii ve Alevilerin birbirine yakınlığıdır. Bu
aldatmacadır ve desteğin sebebi başkadır. Esad, Suriye’de Tahran’ın her
dediğini yerine getirdiğinden İran da Şam’a destek veriyor. Eğer
Suriye’deki Baas rejimi düşerse Orta Doğu’da İran’ın yıkımını
hızlandıracak yeni bir kapı daha açılmış olacak. Dolayısıyla teokratik
ve totaliter Tahran rejimi, Suriye üzerinden geleceğinin kavgasını
veriyor.
Kaynak: Türkiye Gazetesi – 06.12.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder