(OSMAN AKYILDIZ/Milat Gazetesi) Pragmatik
Fars politikası kadim Pers medeniyetinin uzantısı olarak tarih boyunca
farklı isimler altında klasik siyasetini yürütmüştür. Değişen sadece
isimler olmuştur. Persliler, Safeviler, Şah dönemi ve İslam Cumhuriyeti
dönemi bu minvalde hep aynı kalmıştır. Tarih boyunca bir kez olsun Batı
ile savaşmayan İran, takiyyeci anlayışı sayesinde sürekli Sünnileri
yanına çekmeyi bilmiştir. Özellikle devletsiz kalan Sünnilerin ilk defa
Humeyni devriminden sonra heyecana kapılması ve İran’a yönelik bir
sempati duymaları sonrasında İran devleti, Batı’ya karşı devrimin
sıcaklığını çok iyi kullandı, Sünni coğrafyada alttan alta Şii
yayılmacılığına başladı. Mesela Bosna-Sırp savaşında savaşmış olan Yahya
Konuk, Bosna cihadından Afgan tecrübesine kadar, üstelik önceleri bir
İran sempatizanı olmasına rağmen İran’ın rolünü ve cihad karşısındaki
tutumunu, bunun yanında nasıl da işgalcilerle birlikte olduğunu çok acı
bir şekilde Cihadın Mahrem Hikâyesi kitabında uzun uzun anlatır.
Yeni değil devrimin olduğu 1979 yılında
şehid âlim Abdullah Azzam’ın İran hakkındaki sorulara verdiği cevaplar
aslında İran’ın tarihi duruşunu gözler önüne sermektedir:
-İran Afganistan’a herhangi bir yardımda bulundu mu?
-Hayır
-Afganistan’da yedi liderlik var, nasıl olur da dünyadaki Müslümanları birleştirebiliriz?
-İran, Afganistan’da gerçek bir Sünni
İslami devletin kurulmasını istemiyor. Çünkü bu İran’daki Şiilerin
zayıflığını ortaya koyacaktır. İnsanlar Afganistanlı Müslümanlar ile
İranlı Müslümanlar arasında yakınlaşma olduğunda İranlıların Allah
Taala’ya karşı yalan söylediklerini göreceklerdir.
-İslamabad Şura’sında Mücahidlerin
geçici hükümet kurulmasında ittifaka vardı. Neden sonrasında ihtilafa
düştüler ve İran’ın onlara karşı duruşu neydi?
-İran’ın duruşu gerçekten son derece
kötü olup kesinlikle tek bir silah dahi vermemiştir, yine Mücahidlerin
çoğunun yiyecek için Herat’a ulaşmalarına izin vermemiştir.
-Peki neden?
-İlk olarak: çünkü onlar hemen yanı
başında bir Sünni devletin kurulmasından nefret etmekte, bunun bölgede
Şii yayılmacılığını durduracağına inanmaktadırlar. İran kendisinin
İran’dan Pakistan’a oradan Irak’a, sonra Suriye, sonra Lübnan, sonra
güney Türkiye’ye kadar yayılan bir Şii imparatorluğu rüyasına sahiptir.
Türkiye’nin güneyinde Nusayriler (Aleviler) yaşamakta olup bunlar
gelecekte İran’ın yanında duracaklardır.
Suriye Nusayri’dir, Emel ve Hizbullah
Şii’dir, Irak’ta Saddam’a karşı savaş açarak onun burayı kendilerine
teslim etmesini ve burada Şii devleti ilan etmelerini beklediler. Yine
yaklaşık 10 ila 13 milyon arasında Şii Pakistan’da yaşamaktadır. Bunlar
Büyük Şii İmparatorluğu hayali kurmaktadırlar.
Peki, bunların rüyalarını kim
durduracak, önlerinde kim duracaktır? Elbette hemen yanı başında
kurulacak bir Sünni devlet, yani Afganistan’daki Sünni devlet. Bu
nedenle onlar yanı başlarında güçlü bir Sünni devletin kurulmasından
nefret etmektedirler.
İkinci olarak: İran ümit etmekte ve
zannetmekteydi ki cihad başarısızlığa uğrayacak ve Afganistan
bölünecektir. Sanırım Rusya eğer Afgan cihadına karşı durursa ve Afgan
cihadına yardımcı olmazsa İran’a söz verdi. Afganistan bölündüğünde
kuzey kısmını Rusya alacak, güney kısmı ölü devlet olacak ve batı kısmı
da İran’a verilecekti. Şimdi yanımda bir komutanım var. Şunları söyledi:
Pakistan’dan askeri elbiseler, ayakkabılar ve yiyecekler satın aldık,
bunları Ribat’a gönderdik, ancak İran hükümeti bunlara el koydu ve aldı.
Ribat aracılığıyla yardımları Herat’a gönderdim, dört ay boyunca İran
sınırında bekletildi. Soğuktan ölen mücahidlere ayakkabıların ve
elbiselerin ulaştırılmasına izin vermediler.
Neden?
Bunun Amerikan ürünü olduğunu
söylediler?! Kendilerine şunu söyledik: Bunlar Pakistan’da üretildi. O
zaman da şu cevabı verdiler: Onlar Amerikan uşaklarıdır!!
Bu nedenle şimdi İran içerisinde
muhacirler için mülteci kampları var, ismi Muhammed, ismi Ayşe olan
Afganlı mülteciler yaşıyor buralarda. Kızı Hatice ya da Hatice’nin oğlu
Muhammed. Aralarında üç kilometre olmasına rağmen Muhammed’in kız
kardeşi Hatice’yi ziyaret etmesine izin vermiyorlar. Sadece eğer hükümet
kendisine izin verirse bu gerçekleşiyor!!! Devletin kararına göre
Afganlıların çalıştırılması yasak, lokantalar ve oteller yasak, eğer
herhangi bir Afganlının lokantada çalıştığı tespit edilirse lokanta
sahibi İran devletine ceza olarak 4.000 tümen ödemek zorunda. Onlar
Afganlılara hakaret etmekte, onları küçük görmektedirler. Gazeteleri
bile yazdı, Afganlıları hastalıklı, musibet gibi görmektedirler.
İranlılardır ilk olarak cihadın başarılı
olduğu ortaya çıkınca en kötü şekilde tutum sergileyenler. Irak savaşı
sona erince bu sefer Afganistan’a dadandılar, şimdi Amerika ile birlikte
hareket ediyor.
Onlar Amerika’ya karşı olduklarını
söylüyorlar! Yalan söylüyorlar… Yalan söylediler. Onlar aynı
Batı-Amerika-İran planını taşımakta; Afganistan’da bir İslam devletinin
kurulmasını engellemeye çalışmaktadırlar. (Devam
edecek)
20.12.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder