(OSMAN AKYILDIZ/Milat Gazetesi) Şehid Abdullah Azzam’ın tanıklığıyla da gördüğümüz gibi İran tarihi ihanetini İslam devrimi olarak isimlendirdiği darbeden sonra da sürdürmüştür.
İran’ın Afganistan ve Irak
işgallerindeki rolü İse tarih boyunca yaptığı hainliklerin toplamından
daha korkunçtur. Irak’ta İran güdümündeki Şii örgütler Sünnilere karşı
tam anlamıyla bir katliam gerçekleştirmişlerdir. Amerika ile kol kola
yaptıkları işgalde Iraklı Şii örgütler yollarda kontrol noktaları
kurarak Sünnileri tutuklamış, Şiilerle Sünnilerin ortaklaşa yaşadıkları
şehirlerden Sünnileri zorunlu göçe mecbur etmişlerdir.
Iraklı Şii merci Sistani, Amerika’dan
para aldığını itiraf etmiş, Şiiler tarafından işgale yönelik bir tane
bile kurşun sıkılmasına izin vermemiştir. Bazı küçük direnişçi Şii
grupları ise tasfiye ettirmiş, onları merciye karşı çıkmakla itham
etmiştir.
Dr. Eymen el-Zevâhiri şöyle diyor:
“Amerikalılar, Necef’te İmam Ali
kerremellahu vechehu’nun türbesine saldırdığında Sistani hemen ameliyat
olma iddiasıyla Londra’ya kaçtı, fakat hakikat Irak’ta verebileceği bir
sınavdı. Böylece, gerçek tüm Müslümanların gözü önünde açığa çıkmış
oldu, bir Şii merci bile Irak’ta da olsa başka bir yerde de olsa- Irak
ve Afganistan’daki işgalci Haçlı Amerikalılara karşı cihad için ve
silahları yüklenmek için bir fetva dahi vermedi, aksine tutarsızlıkları
ifşa oldu.
Lübnan’da ve Filistin’de cihadı helal
sayıyorlar, Irak ve Afganistan’da haram oluyor, daha da kötüsü bunu icra
edenleri tekfirci, Vehhabi ve Saddamcı olarak tanımlıyorlar. Bu, benim
bu mercilere Lübnan ve İran’dan cihadı yasaklarken Amerikalıların
sancakları altında Irak ve Afgan ordularında savaşmaya verilen izne
itaat edenlere Hak Teala’nın buyruğunu hatırlatmamın sebebidir: “Hepsi
kıyamet gününde ona yalnız başlarına gelir. “(19/95) İşte, her insan
kıyamet gününde Rabbine tek başına gelecektir, hiçbir merci onunla
beraber, onun lehine tartışmak ya da onu savunmak için gelmeyecektir,
çünkü o gün herkes kendisiyle meşguldür: “O günde her bir kişinin
kendine yeter birisi vardır. ” (80/37)
Şu dünya üzerinde b ir tane b ile aklın ı kullanan Şii yok mudur, mercilerinin ihanetini görebilecek?
İran, Irak işgalinde Amerika’nın en sadık dostu oldu. Amerika, sömürmesi için İran’a İrak’ı adeta hediye etti.
Kuveytli düşünür Prof. Dr. Abdullah en-Nefîsî şöyle diyor:
“İran ve Amerika arasında memnun
kaldıkları birçok deneyim oluyor. Afganistan’da Taliban’ı vurmak için
İran ve Amerika arasında ittifak oluştu. İki buçuk aylık bir zaman
diliminde Tora Bora’yı, el-Kaide ve Afgan halkını vurması için İran’ın
hava sahasını Amerikan savaş uçaklarına açması gibi… Bütün bunlar
İran’ın işbirliğiyle yapıldı. O zaman, Afganistan’dan sonra önceki Irak
rejimini etkisiz hale getirmek için koordinasyon vardı. Birçok
koordinasyon sağladılar. Nasıriyye çölünden Bağdat’a doğru Kuveyt’ten
havalanan Amerikan kuvvetleri Bedir tugayları tarafından korundu. Onlar
ki bu kuvvetlerin hemen ardından Kuveyt Irak sınırına girenlerdir. Bedir
tugayları, Kutu’l Amara ve Sa’d el-Garbi yoluyla içeri girdiler ve
Bağdat’a ulaşıncaya ve rejimi düşürünceye kadar Amerikan ordusunun
sırtını korudular. Bedir örgütü Amerikalıların Bağdat’a girişini
koruması altına aldı. Bütün bunlarla kastettiğim Amerikalıların ve
İranlıların Afganistan meselesinde ve Irak rejimini düşürme hususunda
memnun kaldıkları birçok deneyim ve koordinasyonları vardı. Bunun
ışığında eğer onlara böyle derseniz- Pentagondaki savaşçılar,
İranlıların kendileriyle iş yapılabilecek makul insanlar olduklarını
söylüyorlar.”
İran, Suriye olaylarında da kötü
duruşunu sergileyerek bütün Müslümanların nefretini kazandı. Şimdiye
kadar İsrail’e karşı direndiği için Sünnilerin de sempatisini kazanmış
olan Lübnan Hizbullah’ının prestiji Müslümanların katında sıfıra indi.
İran’ın tarihi politikaları hakkında yaz
ı imiş çok sayıda kitap var. Bunlar içinde tarih boyunca yaptıkları
ihanetleri toplayan Imâd Ali Abdussemî’ Hüseyn’e ait olan Hıyânâtu’ş-Şîa
ve Eseruhâ fî Hezâimi’l-Ümmeti’l İslâmiyye isimli eser dikkat çeken bir
kitaptır.
27.12.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder