2 Ocak 2013 Çarşamba

İran: Dün neyse bugün de o… (2)

(OSMAN AKYILDIZ/Milat Gazetesi)          Şehid Abdullah Azzam’ın tanıklığıyla da gördüğümüz gibi İran tarihi ihanetini İslam devrimi olarak isimlendirdiği darbeden sonra da sürdürmüştür.

İran’ın Afganistan ve Irak işgallerindeki rolü İse tarih boyunca yaptığı hainliklerin toplamından daha korkunçtur. Irak’ta İran güdümündeki Şii örgütler Sünnilere karşı tam anlamıyla bir katliam gerçekleştirmişlerdir. Amerika ile kol kola yaptıkları işgalde Iraklı Şii örgütler yollarda kontrol noktaları kurarak Sünnileri tutuklamış, Şiilerle Sünnilerin ortaklaşa yaşadıkları şehirlerden Sünnileri zorunlu göçe mecbur etmişlerdir.

Iraklı Şii merci Sistani, Amerika’dan para aldığını itiraf etmiş, Şiiler tarafından işgale yönelik bir tane bile kurşun sıkılmasına izin vermemiştir. Bazı küçük direnişçi Şii grupları ise tasfiye ettirmiş, onları merciye karşı çıkmakla itham etmiştir.

Dr. Eymen el-Zevâhiri şöyle diyor:

“Amerikalılar, Necef’te İmam Ali kerremellahu vechehu’nun türbesine saldırdığında Sistani hemen ameliyat olma iddiasıyla Londra’ya kaçtı, fakat hakikat Irak’ta verebileceği bir sınavdı. Böylece, gerçek tüm Müslümanların gözü önünde açığa çıkmış oldu, bir Şii merci bile Irak’ta da olsa başka bir yerde de olsa- Irak ve Afganistan’daki işgalci Haçlı Amerikalılara karşı cihad için ve silahları yüklenmek için bir fetva dahi vermedi, aksine tutarsızlıkları ifşa oldu.

Lübnan’da ve Filistin’de cihadı helal sayıyorlar, Irak ve Afganistan’da haram oluyor, daha da kötüsü bunu icra edenleri tekfirci, Vehhabi ve Saddamcı olarak tanımlıyorlar. Bu, benim bu mercilere Lübnan ve İran’dan cihadı yasaklarken Amerikalıların sancakları altında Irak ve Afgan ordularında savaşmaya verilen izne itaat edenlere Hak Teala’nın buyruğunu hatırlatmamın sebebidir: “Hepsi kıyamet gününde ona yalnız başlarına gelir. “(19/95) İşte, her insan kıyamet gününde Rabbine tek başına gelecektir, hiçbir merci onunla beraber, onun lehine tartışmak ya da onu savunmak için gelmeyecektir, çünkü o gün herkes kendisiyle meşguldür: “O günde her bir kişinin kendine yeter birisi vardır. ” (80/37)

Şu dünya üzerinde b ir tane b ile aklın ı kullanan Şii yok mudur, mercilerinin ihanetini görebilecek?
İran, Irak işgalinde Amerika’nın en sadık dostu oldu. Amerika, sömürmesi için İran’a İrak’ı adeta hediye etti.

Kuveytli düşünür Prof. Dr. Abdullah en-Nefîsî şöyle diyor:

“İran ve Amerika arasında memnun kaldıkları birçok deneyim oluyor. Afganistan’da Taliban’ı vurmak için İran ve Amerika arasında ittifak oluştu. İki buçuk aylık bir zaman diliminde Tora Bora’yı, el-Kaide ve Afgan halkını vurması için İran’ın hava sahasını Amerikan savaş uçaklarına açması gibi… Bütün bunlar İran’ın işbirliğiyle yapıldı. O zaman, Afganistan’dan sonra önceki Irak rejimini etkisiz hale getirmek için koordinasyon vardı. Birçok koordinasyon sağladılar. Nasıriyye çölünden Bağdat’a doğru Kuveyt’ten havalanan Amerikan kuvvetleri Bedir tugayları tarafından korundu. Onlar ki bu kuvvetlerin hemen ardından Kuveyt Irak sınırına girenlerdir. Bedir tugayları, Kutu’l Amara ve Sa’d el-Garbi yoluyla içeri girdiler ve Bağdat’a ulaşıncaya ve rejimi düşürünceye kadar Amerikan ordusunun sırtını korudular. Bedir örgütü Amerikalıların Bağdat’a girişini koruması altına aldı. Bütün bunlarla kastettiğim Amerikalıların ve İranlıların Afganistan meselesinde ve Irak rejimini düşürme hususunda memnun kaldıkları birçok deneyim ve koordinasyonları vardı. Bunun ışığında eğer onlara böyle derseniz- Pentagondaki savaşçılar, İranlıların kendileriyle iş yapılabilecek makul insanlar olduklarını söylüyorlar.”

İran, Suriye olaylarında da kötü duruşunu sergileyerek bütün Müslümanların nefretini kazandı. Şimdiye kadar İsrail’e karşı direndiği için Sünnilerin de sempatisini kazanmış olan Lübnan Hizbullah’ının prestiji Müslümanların katında sıfıra indi.

İran’ın tarihi politikaları hakkında yaz ı imiş çok sayıda kitap var. Bunlar içinde tarih boyunca yaptıkları ihanetleri toplayan Imâd Ali Abdussemî’ Hüseyn’e ait olan Hıyânâtu’ş-Şîa ve Eseruhâ fî Hezâimi’l-Ümmeti’l İslâmiyye isimli eser dikkat çeken bir kitaptır.

27.12.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder