ABD’nin çekilmesinin ardından Irak’ı adım adım diktatörlüğe götüren Başbakan Nuri El Maliki Sünnilere ve Türkmenlere yaptığı baskılardan geri adım atmıyor. Bu sebeple Irak’tan ayrılmak zorunda kalan Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık Haşimi Türkiye’de bulunuyor.
Tarık Haşimi Yenişafak’tan Hatice Kılıç’a yaptığı değerlendirmede İran yanlısı Şii Nuri El Maliki’yi ABD’nin de desteklediğini, dönemin ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rise’ın Maliki’ye dokunmayın dediğini anlattı.
Haşimi ayrıca, Genelkurmay Başkanı olan abisini Maliki’nin öldürdüğünü ve elinde Maliki ile ilgili dosyalar olduğunu da ifade etti.
Haşimi Türkiye’yi de uyardı. Eğer böyle devam ederse Ermeni Meselesi ve PKK kozunu daha fazla kullanırlar
İşte o röportaj:
Maliki nasıl bu kadar güçlendi. Arkasında kim var?
İran ve ABD’nin desteği açıktır. Ve maalesef bizim oradaki siyasi kitlelerin hataları da bunda etkili oldu. Maliki yavaş yavaş tekelini oluştururken biz zamanında dur demedik. Sitemim özellikle cumhurbaşkanlığı divanınadır. Çünkü bu tekelleştirme anayasa dışıdır.
Talabani’nin bir etkisi oldu mu?
Cumhurbaşkanlığı makamının bu konuda bir müdahalesi gerekirdi ve tekelleşmeye dur demeliydi. 2006-2010 arası bu gidişata dur demek için girişim başlattım. Hatta Maliki hakkında güvenoyu önerisi sunduk. Ama İran ve ABD’nin engellemesiyle karşılaştık. Bir gün Condoleezza Rice’ın (Eski ABD Dışişleri Bakanı) kendisi bizzat gelip benden Maliki’nin iktidarını korumamı, buna karşı çıkmamamı istedi. Ardından da Dick Cheney geldi ve iktidarın devam etmesi için benden muhalefet etmememi istedi. Bugün İran ve ABD statükonun devamı için diğer siyasi gruplara baskı yapıyorlar.
Bir yandan Suriye’de Beşşar Esed gerçeği varken ABD nasıl oluyor da Şii Maliki’yi destekliyor?
ABD Suriye için ne yaptı? Laf? Propoganda? Basın? İnsanlar orda ölüyor. Bosna Hersek’te de yaşandı bunlar. Bekliyorlardı. Etnik motivasyonlu ölüm makineleri vardı orda. Seneler sonra müdahale ettiler. ABD’nin her zaman kendine ait ayrı bir gündemi vardır.
O halde Esed düşerse İran-Irak denklemi nasıl etkilenecek? Ve düşmezse nasıl etkilenecek?
Suriye çok kritik durumda. Komşu ülkeleri de olumsuz etkiliyor. Öncelikle ölümlerin durdurulması gerekiyor. 1990′da nasıl ki Kürtleri koruma önlemi aldılar aynısı Suriye için de yapılmalı. Güvenli bölgelerin oluşturulması gerekli. Türkiye bu konuda hazır. ABD ve Avrupa ciddi bir adım atmadı. Esed’in düşmesi, umut ediyorum ki Irak’ta iç çatışmaya dönüşmez. Suriye’deki isyan hareketinden önce biz Irak’ta değişim hareketi başlatmıştık. Maliki’den bu yöndeki reformları yapmasını çok önceleri istemiştik. Suriye’de olumlu yönde değişim olursa bu Irak’ı da olumlu yönde etkileyecektir.
Benim de elimde dosyalar var
Maliki hakkında sizin de elinizde gizli bilgiler veya bir dosya var mı? Irak’a dönmeniz durumunda somut projeniz nedir?
Maliki hakkında çok dosya var.
Açıklayacağınız dosyalar mı?
Birleşmiş Milletlerin masasında duran çok dosya var. Onlar biliyor. Uluslararası mahkemelere verilmek üzere hazır bekliyorlar. Mesela Barzani ‘Şiileri öldüren Maliki’nin etrafındaki adamlardır’ dedi. Bilgileri belgeleri var bu konuda. Zamanı gelince ortaya çıkar. Bana gelince, ben herşeyimi, neyim var neyim yok, üç kardeşimi feda ettim.
Maliki yüzünden mi?
İsim vermeyeyim. Büyük kardeşim, abim, Irak’ın genelkurmayıydı. Katiller devlet üniformasıyla girip öldürüp çıktılar. Maliki o dönem başbakandı ve güvenlikten sorumlu kişiydi. Elimizde katiller hakkında deliller vardı. Ama dosya, ‘faili meçhul’ olarak kapatıldı. Üst rütbeli kişiler bu işin içinde. Ama hükümet diğer konularda birkaç hafta içinde olayı aydınlatabildiler… Ben memleketime hizmet için bu görevimi sürdüreceğim. Eğer yetkilerim alınırsa o zaman sivil toplum kuruluşu bünyesinde memleketime hizmet etmeye devam edeceğim.
Türkiye’ye bedel ödetirler
‘AB İran-Irak-Suriye’yi kapsayan bölgede, birbirini sürekli olarak etkileyen krizlerin ve anlaşmazlıkların makul seviyede tutulmasında, hatta giderilmesinde Türkiye anahtar rol oynayan ülkedir diyebilir miyiz?
Kesinlikle. Bu ülkeler öyle bir ortak arıyorlar ki temiz, ciddi ve değişime destek verecek bir ülke. Türkiye tabi tek başına karar almıyor bu konularda. Arabistan’ın da etkisi var. Belki Türkiye bir bedel de ödeyecek bu bölgesel desteği için.
Nasıl bir bedel?
Baskı yaparlar Türkiye üzerinde. Türkiye’nin kendi hassas konuları üzerinden.
PKK?
PKK veya Ermeni meselesi. Ama Türkiye bir yandan da hem kendisi hem bölge için karlı bir iş yapmış olur. Türkiye bölgesel bir güç olarak büyür.
ABD’nin amacını ben de bilmiyorum
Irak’ta meclisteki Şii ve Sünni grupların aynı zamanda silahlı birliklere sahip olduklarını biliyoruz. Yani Irak’ta her gün haberini yaptığımız şiddet olayları aslında meclisteki siyasi grupların sokaktaki çatışması. Bu durumda kendi silahlı gücünü kullanarak merkezi yönetimi ele geçirmek fikrine kapılabilir mi bazıları. Irak’ta asıl savaş şimdi başladı diyebilir miyiz?
Bunun gerçekleşeceğini zannetmiyorum ama barış ve uzlaşı sahamızı genişletmemiz gerekiyor. Bu sorunları aşmamız gerekiyor. Her ne kadar sorunlar çok büyükse de. Irak anayasası sorunların çözümüne imkan sağlıyor. Eminim, kendi aramızda oturup konuşur uzlaşırsak iyi bir sonuç elde edebiliriz. Silahın hükümet üyelerinde değil sadece devlette olması gerekir.
ABD’nin Kürt bölgesiyle ilgili ne düşündüğü ve ne yapacağı merak konusu. Ayrıca daha önce Kuzey Irak’ta bir Kürt bölgesinin kurulmasını önlemeye dönük bir politika izleyen Türkiye bugün Barzani’nin ‘istikrar’ çabalarıyla paralel ilerliyor. Bu noktada, ABD’nin Irak politikasıyla da uyuşuyor mu?
ABD’nin Kürtler hakkında ne düşündüğünü ben de bilmiyorum. Ama Türkiye’nin tavrı ortada. O, tüm Iraklıların taleplerinin karşılanmasını savunuyor. Türkiye Irak’ın içişlerine karışmıyor ama birlik içinde bir Irak istiyor. Ve etnik, mezhepsel çatışmanın olmaması için çaba gösteriyor.
Katar-Riyad-İstabul rotası önceden planlanmış mıydı. Neden Erbil’de kalmayı sürdürmediniz?
Bu ziyaretim daha önce planlanmıştı. Kriz çıkmadan önce, hatta geçen seneden planlanmıştı. Sadece en uygun zaman için bekledim. Arap zirvesi sonrasına bıraktım.
Başbakan’dan Komite Sözü
Barzani İstanbul’a gelecek dediniz. Bu ziyaretin önemi nedir? Ve onunla birlikte Erbil’e dönmeyi düşünüyor musunuz?
Bu şart değil, belki… İstanbul’a geldiğinde kendisiyle mutlaka görüşeceğim. Görüşmemiz ağırlıklı olarak onun Washington ve Avrupa ziyaretleri ile ilgili olacak. Ayrıca benim Katar ve Suudi Arabistan ziyaretimle ilgili bilgi alışverişi de olacak. Barzani Beyaz Saray’a Irak’ın kritik durumunu anlatmak için gitti. Çünkü bununla ilgili ABD’nin görüşünü almak gerekiyor. Sorunun çözümü için ne düşündüğünü bilmek gerekiyor. Türkiye Irak’ta olup bitenlerden ötürü çok endişeli. Böyle kritik konularda komşular belirleyicidir. Aynı konuları Barzani ile de konuşacağız. Türkiye- Irak Kürdistan’ı arasındaki ilişkiler de görüşülecek.
Barzani’nin haberi olmadan Erbil’den çıktığınız söylendi. Acaba Barzani geldiğinde, Türkiye’den kendiniz için arabulucuk yapmasını mı isteyeceksiniz?
Barzani’nin kesinlikle haberi vardı. Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanlığı bir basın bildirisi dağıttı… İki taraf da, ister Barzani ister Talabani benim bu ziyaretlerimden haberdardılar. Anlaşmıştık. Onların bilgisi dahilinde oldu.
Başbakanla görüşmeniz nasıl geçti? Bir görüşme daha gerçekleştireceksiniz sanırım. Somut talebiniz nedir Başbakan’dan?
Daha önce de olduğu gibi çok başarılı bir görüşmeydi. Açıktı. Çok samimiydi. Sayın Erdoğan’dan benim olayımla ilgili çok yakın bir destek gördüm. O çok iyi biliyor ki ben bu konuda mazlum durumdayım. Kendisi mert bir kişidir. Ezilenlerin, mazlumların yanında duran biri. Daha önce Gazze’deki mazlumların yanında durdu. Bugün Suriye’deki mazlumların yanında duruyor. Irak’ın mazlumlarının yanında da duruyor. Bu yüzden Haşimi’nin yanında duruyor. Barzani de, ‘Haşimi şuan Irak mazlumlarının sembolüdür.’ demişti.
Sayın Başbakan Irak’taki sorunu çözmek için elinden geleni yapmayı ve tam destek vermeyi taahhüt etti. Konunun ele alınması içn kendi başkanlığında bir komite, bir heyetin oluşturulaması sözü verdi. Bunun dışında bölgesel ve uluslar arası konuları konuştuk. Açık ve samimiyet duygusu içinde bir görüşmeydi. Yakında yeni bir görüşme daha gerçekleştireceğiz.
Irak’ta mezhep çatışmasının körüklendiği bir gerçek. Ancak asıl sorunun kapsayıcı bir merkezi otorite kurulamaması olduğunu kabul edersek krizin odağında hükümetten desteğini çeken Barzani’nin, yani Kürtlerin olduğunu söyleyebilir miyiz?
Aslında Kürtlerin desteği çekme durumları yok. Ama Kürtler şu an Irak’ta gerçek çözüm arayışı içindeler. Anayasanın elverdiği ölçüde.
Yani çözüm konusunda sadece Kürtler mi samimi demek istiyorsunuz?
El-Irakiye (Haşimi’nin üyesi olduğu, Ankara’nın destek verdiği koalisyon) listesi de aynı çaba içinde. Hatta Şii koalisyon içindeki bazı gruplar da bunu istiyor. Sadr grubu da bu konuda ciddi arayış içinde. Dolayısıyla yeni koalisyonlar oluşturmanın arifesindeyiz. Tüm bu gruplar, çözümün tartışılacağı bir toplantı yapılsın dediler. Maliki’yi de çağırdılar. Ancak cevap alınamadı.
Eskiden Şiiler Ve Kürtler Şimdi Sünniler Ve Türkmenler Acı Çekiyor
Barzani böyle bir toplantı için ‘Maliki ya masaya oturur ya da başka bir yola başvururuz’ dedi. Bağımsızlık ilanını mı kastetti?
Hayır, şuan böyle bir talebi yok. Bu hoş bir durum da değil. Bence Irak anayasası çerçevesinde bir çözüm umudu hala var.
‘Eskiden Şiiler ve Kürtler acı çekiyordu, şimdi ise Sünniler ve Türkmlenler acı çekiyor’ şeklinde bir sözünüz var. Doğru mu?
Evet, aynen öyle. Eskiden Şiilerle Kürtler yönetime karşı bir tavır almışlardı. Bugün gerçekten de Sünnilerle Türkmenler zulüm görüyor. Bu durumdan kurtulmak için de ellerinden geleni yapmaya hazırlar. Eğer Irak anayasası haksızlığı gidermeye yetmezse alternatif yollara başvurulur. Bölgedeki ülkelerle birlikte bir çözüm bulmaya çalışırız. O da olmazsa uluslararası platforma taşıyıp orada destek arayacağız. Şu nokta önemli ki ben Şiilere karşı değilim. Şia mezhebine karşı değilim. Irak toplumunun en önemli bölümünü temsil eder Şia. 1920′den bugüne dek iktidardan uzak kalmanın acısını çekiyorlarsa bugün iktidar talep etmelerini anlayabiliyorum. Olabilirler de. Ama bunu yaparken diğer grupları da ‘ötekileştirme’ çabasında olmasınlar. Tekel oluşturmasınlar. İktidara ortak olmak adalettir. Bugün Irak’ta bu durum söz konusu değil. Bunun sorumlusu Şiiler değil, Maliki ve etrafındakiler. Adalet ve hak mazlumun kim olduğunu sorar. Ayrıca Şiiler ve Kürtlerin zulüm gördüğü dönemde de Sünniler yine zulüm görüyordu. Ama 2003′ten sonra Sünni ve Türkmenler üzerindeki zulüm aleni bir hale geldi. Ama ben etnik bir çaba içerisinde de değilim. Milli kimlik üzerine oturan bir adalet istiyoruz. Din, dil, ırk esası üzerine kurulu bir adalet değil. Yarın şii kardeşlerimiz zulme uğrarsa onların da yanında olacağız. Yarın Hristiyanların da yanında olacağız, olduk da…
Madem Sünniler eziliyor ve haklarını arıyor. Peki o halde Kürtler ne istiyor?
Irak’ın idaresinde Kürtler önemli bir aktördür. Mevcut hükümetin kurucuları arasında yer alanlardır. Anayasanın yazımında da yer aldılar. Irak’ta medeni bir devletin kurulmasını istiyorlar. Maliki bir ortaklık anlaşması olan Erbil anlaşmasını ihlal edince Kürtlere de itiraz hakkı doğdu. Kürtlerin petrol ve doğalgazla ilgili görüşleri açıktır.
En büyük anlaşmazlık da bu kaynak paylaşımından mı kaynaklanıyor?
Birkaç anlaşmazlık konusu var. 2006′dan bu yana kalan sıkıntılar var. Pertol ve doğalgaz ihtilafı, gelir dağılımı konusundaki anlaşmazlık, güvenlikle ilgili sorunlar. Bugün Erbil anlaşmasının kendisi de bir ihtilaf konusu haline geldi. Özellikle bu, değerli kardeşimiz Barzani’nin Maliki rejimine karşı sesini yükseltmesine ve güçlü bir muhalefet oluşturmasına neden oldu. En önemli şey, Barzani’nin bu tavrını tek başına değil, El-Irakiye listesi ve Sadr grubuyla istişare ederek ortaya koyması.
Davutoğlu’dan Gelen Telefonu Hiç Unutmam
Türkiye’deki ağırlanmadan memnun musunuz?
Türkiye yönetimine memnuniyetimi arz etmek istiyorum. İçimdeki duyguları söylemeye kelimeler yetmez. Söz veriyorum, bundan sonraki yıllarda çalışmalarımı Türkiye-Irak ilişkilerinin geliştirilmesine adayacağım. Bu millete şükranlarımı sunarken sayın kardeşim Recep Tayyip Erdoğan’a özellikle teşekkür ediyorum. Hep yanımda durdu, destek verdi. Meselemi kendi meselesi gibi gördü. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na da saygı ve şükranlarımı sunuyorum. Onun benimle yaptığı bir telefon görüşmesini hiç unutmam. Erbil’e daha ilk gittiğim gün beni aradı ve söylenenlerin yalan olduğunu, hiç birine inanmadıklarını benim yanımda olduklarını söyledi. Tam destekle senin yanındayız dedi. O telefon görüşmesini hiç unutmam.
HATİCE KILIÇ/Yeni Şafak Gazetesi-18.04.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder