Milat Gazetesi’nden İsmail Yaşa, gazeteciler Adem Özköse ve Hamit Coşkun’un, yakalandıkları andan itibaren, Suriye rejimi tarafından bugüne kadar Türkiye’ye yalan söylediğinin ortaya çıktığına vurgu yaparak, “Suriye’nin artık Şam’dan değil Tahran’dan yönetildiği”nin altını çizdi.
Suriye’deki birçok yerleşim
merkezinde işlenen vahşetin ardında İran’ın parmağının olduğuna dikkat
çeken Yaşa, Suriye topraklarının İran işgali altında olduğunu ve
Suriyelilerin topraklarını işgalden kurtarmak için yaptıkları mücadelede
haklı olduklarını söyledi.
İşte o yazının tamamı:
(İSMAİL YAŞA/Milat Gazetesi)
Adem ve Hamit kardeşlerimiz nihayet Baas zindanlarından kurtulup ülkelerine, ailelerine ve sevenlerine döndü.
Allah’a hamdolsun.
Hepimiz çok mutluyuz.
Adem ve Hamit’in dönüşüyle ilgili
haberleri ve fotoğrafları elimden geldiğince Twitter aracılığıyla Arap
kardeşlerimizle de paylaştım. Daha önce sağ-salim dönmeleri için bizimle
birlikte dua ettikleri gibi döndüklerini duyunca yine bizimle birlikte
sevindiler. Adem ve Hamit’e çok selamları var.
Bu arada en çok merak ettikleri neden
doğrudan Türkiye’ye değil de Tahran’a götürüldükleri oldu. Bir de Adem
ve Hamit’in ne karşılığında salıverildikleri… Çünkü daha düne kadar Baas
rejimi Türk gazetecilerin nerede olduklarını bilmediğini iddia
ediyordu.
Adem ve Hamit’i serbest bırakma
karşılığında Özgür Suriye Ordusu’ndan bazı subayların tesliminin talep
edildiği haberleri yayılmıştı. “Harmuş ihaneti” Türkiye’de unutulmaya
yüz tutsa da Arap sokağında bu tür durumlarda ilk akla gelen olay
oluyor. Bu nedenle Adem ve Hamit’in serbest bırakılış süreci hakkında
kamuoyuna yeterli bilgi verilmeli.
Süreç içerisinde ayrıntıların kamuoyuyla paylaşılması doğru olmayabilir fakat şimdi konuşma zamanı.
Arap kardeşlerimiz Adem ve Hamit’ten
Suriye’de gördüklerini ve duyduklarını, başlarından geçenleri ayrıntılı
bir şekilde anlatmalarını bekliyor. Kaçırılmadan önce şahit oldukları
Suriye gerçeğini aktarmalarını istiyorlar.
Adem, yaşananları yerinde görmek ve
belgelemek için Suriye’ye gitmeden önce Suriye halkının özgürlük
mücadelesine destek amacıyla düzenlenen etkinliklerde hep ön plandaydı.
Baas zindanlarını yakından müşahade ettikten ve özgürlüğün ne demek
olduğunu daha iyi anladıktan sonra mazlum Suriye halkına destek
mücadelesine kaldığı yerden devam edecektir.
İki kardeşimiz Baas cehenneminden
kurtuldu fakat Suriye’de hâlâ çok daha kötü şartlar altında yaşayan
binlerce kardeşimiz var. Katliamlar tüm dünyanın gözü önünde olanca
hızıyla sürüyor. Onlar için de dua etmeye ve elimizden geleni yapmaya
devam edeceğiz.
Adem ve Hamit olayında yaşadıklarımız
Suriye’de bir devletle değil mafya düzeniyle karşı karşıya olduğumuzu
bize bir kez daha gösterdi. Gazeteciler kaçırılıyor, rehin alınıyor ve
pazarlık konusu yapılıyor. Karşımızda mafya yapılanması değil de ciddi
bir devlet olsaydı ne yapardı? En fazla gazeteci kardeşlerimizi sınır
ihlalinden gözaltına alır ve kısa sürede mahkemeye çıkarırdı.
Yakalandıkları andan itibaren Türkiye’ye bilgi verirdi. Oysa Baas
çetesinin dışişleri sözcüsü Cihad Makdisi, Türk gazetecilerin
kendilerinde olmadığını ve bulurlarsa Türkiye’ye göndereceklerini
söylüyordu, daha birkaç gün önce… Yalan söylediği açıkça ortaya çıktı.
Aslında tâ o gün biliyorduk yalan
söylediğini. Hangi konuda doğru söylüyorlar ki?! Adem ve Hamit’in
özgürlüklerine kavuşması sürecinde bir gerçeği daha net bir şekilde
gördük.
Suriye artık Şam’dan değil
Tahran’dan yönetiliyor. Hama’da, Humus’ta, Deraa’da, Deyr Ez-Zûr’da,
İdlib’de ve daha birçok yerde işlenen vahşetin ardında doğrudan İran’ın
parmağı var.
Suriye topraklarının İran işgali
altında olduğunu ve topraklarını işgalden kurtarmak için mücadele
ettiklerini söyleyen Suriyeliler sonuna kadar haklılar.
Adem ve Hamit döndü. Mutluyuz ve
sevinçliyiz. Fakat bugün yaşadığımız buruk bir sevinç. Suriye’nin
işgalden ve zulümden kurtulduğunu gördüğümüz gün sevincimiz tam olacak.
Dileriz o gün çok gecikmez.
14.05.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder