(SERDAR DEMİREL/Yeni Akit Gazetesi) Tarihsel olarak Müslüman Maley takımadalarında yerleşik İslâm yapısı genelde üç saç ayağı üzerine kuruludur: Akidede Eşarî, fıkıhta Şafiî ve sulukta da Nakşibendî.
Bu ülkeler Müslüman coğrafyanın
periferisinde olduklarından Ortadoğu’nun çok mezhepli yapısından
yüzyıllarca etkilenmemiştir. Ancak bu dinî homojen yapı özellikle de son
otuz yılda değişime zorlanmaktadır.
Maley takımadalarından kastedilen
Malezya, Endonezya, Güney Filipin, Güney Tayland, Singapor ve
Bruney’dir. İslâm bu bölgeye akidede Eşarî, fıkıhta da Şafi mezhebine
müntesip Yemenli Arap tâcir sufiler vasıtasıyla gelmiş ve istikrar
bulmuştur.
Gezme imkânı bulduğum yerel medreselerde
bu tarihsel İslâmî yapının hâlâ devam ettirildiğini görmüştüm. İmam
Gazali’nin kitaplarının özel bir yere sahip olduğu ise çok âşikâr.
Bu üçlü yapı yüzyıllarca medrese
hocalarının önderliğinde halka nüfuz etmiş, camilerde de halka öğretilen
hâkim anlayış olmuştur. Bu bölgeye göç etmiş Hindistan asıllı
Müslümanlar ise Hanefi mezhebine müntesiptirler. Anayapı içerisinde
Hanefiler azınlığı oluşturmaktalar.
Eşarî ve Şafî olan toplumsal dinî yapı
80’lerden sonra ağır ağır değişmeye başlamıştır. Bir taraftan Suud
menşeyli Selefi / Vahabi hareketi (bölge halkı Vahabi olarak tanımlar)
diğer taraftan da yayılmacı Şiîlik oturmuş dinî yapıyı paranteze
almaktadır. Bunu ifade ederken Şiîlik ve Suud selefiliğini aynı kefeye
koyduğum anlaşılmasın.
Suud selefiliği yukarıda değindiğimiz
geleneksel yapıyı bidat ve kimi radikal unsurları şirk olarak
gördüğünden kendi çizgilerini gerçek İslâm diye yaymaya çalışmaktalar.
Bu çalışmalar iki koldan devam ediyor.
İlki, S. Arabistan’a dinî eğitim almak
üzere gitmiş ve orada selefileşmiş hocalar üzerinden. Bunların bir
kısmının halkın üzerinde hatırı sayılır etkisi var.
İkincisi ise, Avrupa ve Amerika’da
örgütlenmiş davet eksenli selefi hareketleri üzerinden. Mesela Al Mağrib
ve El Kevser hareketleri. Malezya’da eğitimli kesim İngilizce bilir.
Özellikle de İngiltere’deki selefi davet hareketlerinin İngilizce
konuşan kesimde etkisi azımsanamaz. Bu coğrafyada sık sık kurslar,
seminerler düzenleyerek itikattan fıkıha selefi öğretileri muhatap
kitlelerine anlatmaktalar.
İnternet dünyasında da aktif olan bu
yapılar interneti hayatlarının bir parçası hâline getirmiş İngilizce
konuşabilen eğitimli genç kesime günlük olarak ulaşıp
yönlendirebilmektedir.
Batı’da örgütlenmiş selefiler İngilizce
eğitim almış Maleyler üzerinde etkili olurken Arapça ve yerel dille
konuşan S. Arabistan çıkışlı hocalar da avam üzerinde etkili olmaktadır.
Tarihî dini yapıyı göreceli olarak ilk
sarsan aslında Cemaleddin Afgani ve Muhammed Abduh öğretileri olmuştur.
Afganî ve Abduh çizgisi yüzyıldır Türkiye’de de en çok konuşulan
meselelerden birisidir. Afganî ve Abduh rasyonel selefi anlaşıyı, Maley
dünyasında, 1957 bağımsızlık dönemi ve sonrasında göreceli olarak etkili
olmuştur. Daha çok Ezher mezunlarının temsil ettiği bu rasyonel
çizgiyle Suud selefiliği arasındaki farkı da görmek gerek.
Süreç içerisinde Afganî / Abduh çizgisi
akademik dünyada modernist / gelişmeci bir çizgiye evrilmiştir. S.
Arabistan menşeyli selefilikle beraber tarihsel dinî idraki hedef
aldığından sonuç olarak bölge ülkelerinde tarihî Eşarî / Şafî yapıyı
çözülmeye zorlamaktalar. Bu da taraflar arasında bir kutuplaşma meydana
getirmektedir.
Gelecek yazıda ise Şiîliğin bu meyandaki etkisi üzerinde duracağız.
06.12.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder