(SERDAR DEMİREL/Yeni Akit Gazetesi) Geçen yazımızda Maley dünyasında (Malezya, Endonezya, Güney Filipin, Güney Tayland, Singapor
ve Bruney) Eşarî / Şafiî olan İslâmî toplumsal yapının çözülmeye
zorlandığını yazmış, bu bağlamda selefilik hareketinin etkisini tahlil
etmiştik. Bugün ise Şiîliğin etkisini ele alıp bunun ne anlama geldiğini
izaha çalışacağız.
Önce bir gerçeğin altını çizelim; Maley
takımadaları tarihî olarak Şiî fırkalardan hep âzade yaşamış geniş bir
coğrafyadır. İran İslâm Devrimi sonrası bütün Sünnî dünyada olduğu gibi
Maley dünyası da bu devrimden etkilendi.
Bu coğrafya halkı Şiîliği, bu fırkanın
oluşumunu, temel kaynaklarını, usûl prensiplerini, masum imamlar
inancını, tarihî Ehli Sünnet ve Şiî ilişkilerinin tabiatını bilmez.
İslâmî literatüre vâkıf insanların bile pek bilmediğini söyleyebilirim.
Toplumda Şiîliğe müntesip insanlar yaşamayınca meseleye ilgi duyulmaması
da doğal karşılanmalı.
Biraz da bu yüzden olsa gerek İran İslâm
Devrimi sonrası büyük ümitler oluştu bu dünyada. Devrimin tüm dünya
Müslümanlarının hamiliğini yapacağını, dar Şiî çıkarları Ümmetin
çıkarlarının önüne geçirmeyeceğini, bu devletin inisiyatifiyle Şiî Sünnî
kardeşliğin pekişeceğini, 20 yüzyılda İslâm devlet fıkhının ete kemiğe
bürünerek İslâmî devlet modelinin bir çekim merkezi olacağını umdular.
Eşarî geleneğin temsilcisi birçok
liderin İran inkılâbına duydukları sempatiyi açıktan dile getirdiği,
devrimin çakıl taşı kadrolarının kitaplarını okuduğu bilinir. Hindistan
Diyobend medresesi çıkışlı, aynı zamanda Mısır Ezher mezunu Malezya
İslâm Partisinin (PAS) rehberi, yaşayışıyla da örnek bir kişiliğe sahip
Allâme Nik Abdulaziz bin Nik Matın duruşunda bunu görmek mümkün.
Maley dünyasındaki bu sempati ve güzel
temenniler, bu fırkanın tanınmaması, tarihî olarak Şiîliğin girmediği bu
coğrafyada Şiî yayılmacılığa kapıların açılmasını kolaylaştırdı
diyebiliriz.
Gençler devrim sonrası Şiî ilmî
havzalara dini eğitim almak üzere gitmeye başladılar. Tabii, Kumda Sünnî
medreselerin de olduğu ve eğitimi kendi mezheplerine göre verdiği
propagandasının da bunda etkisi vardı.
Dini eğitim amaçlı gidişler sonraki
yıllarda dikkat çekmemek için daha organizeli yapıldı. Kum medreselerini
ziyaretimde dini eğitim almak üzere orada bulunan birçok Maley
öğrenciyi bizzat kendim görmüş ve çok şaşırmıştım. Şiîleşmiş Maley
gençler buralarda molla olup geçiş yaptıkları yeni fırkanın
doktrinlerini yaymak üzere geri dönmekteler.
Şiî camilerden âzade Maley dünyasında,
Şiî camiler Sünnî asıllı Maley mollaların dönüşüyle açılmaya başladı.
Devlet bu gidişattan rahatsız olduğu için bir defasında eğitimini
İran’da tamamlayıp dönen 11 kişiyi havaalanında yakalayıp sorguladığını
bazı dostlar anlatmıştı. Bunun üzerine eğitimini tamamlayan gençler
artık dikkat çekecek şekilde topluca geri dönmüyorlar.
Bir diğer husus da Avrupa ve Amerikaya
eğitim amacıyla gidemeyen ama yurtdışında üniversite okumak isteyen
İranlı gençler Malezya’yı tercih ediyorlar; hem daha ucuz hem de eğitim
İngilizce yapılıyor diye. Bugün 150 binin üzerinde İranlı Malezya’da
yaşıyor. İranlıların önemli bölümünü üniversitelerde okumak amacıyla
gelmiş gençler oluşturmakta. Bu gençlerin bir bölümünün ise Şiîliğin bu
coğrafyada kök salması için çaba sarf ettiği bilinen bir olgudur. Bir
kıyaslama yapılması için zikretmekte fayda var; burada yaşayan Türkiyeli
sayısı binin altında.
Yeni dönemde, Şiîlik, Sünnî Maley toplumunda ağırlığını hissettirebilecektedir. Gelecek yazımızda konuya devam edeceğiz.
09.12.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder