(ABDURRAHMAN DİLİPAK/Yeni Akit Gazetesi) Esad’ın açıklamalarına, “Aklınca, şöyle bir oyun kurguluyor. Bir yandan batılılara; “Ben gidersem
radikal İslam geliyor” diyor, dönüyor, Ahmedi Nejadçılara; “Ben
gidersem Amerika gelir” diyor.. Yani ölümü gösterip hastalığa razı
etmeye çalışıyor..” ifadeleri ile cevaplandırıyor Dilipak yazısında.
İşte yazısının tamamı:
“Suriye’de savaşın durdurulması için,
Suudi Arabistan ve Katar’ı silahlı muhalefeti desteklemekten vazgeçirmek
gerektiğini söyleyen Esad, Suriye’yi Ortadoğu bölgesinde laik
ideolojisinin son kalesi olarak adlandırdı ve muhalefetin kazanması
durumunda İslami radikalizmin güçleneceği ve tüm bölgeyi tehdit edeceği
konusunda uyardı.”
Bunu diyen Esad’ın hamisi kim? İran!
Peki bu durumda İran ne yapmış oluyor?
“Laikliğin yılmaz savunucusu ve koruyucusu radikal İslam diye tüm Sünni
dünyasını karşısına alan zulüm kalesinin muhafızının muhafızlığı” nasıl
bir şey oluyor..
Suriye rejiminin Rusya ile içli dışlı
olduğunu biliyoruz.. Humeyni’ye göre Rusya “küçük Şeytan”dı.. İran ve
Suriye “küçük Şeytan”la işbirliği yapınca bir şey olmuyor mu yoksa?..
Türkiye’nin ABD ile ilişkisi, bir uşaklıksa, Esad rejiminin ya da İran’ın Rusya ile ilişkisi ne oluyor?
İhvan, yarın eğer Tartus’un Ruslar için
ikmal üssü olarak kullanılmasına izin verecek olsa, sanırım bugün
seslerini çıkarmayanlar yarın İhvan’ı eleştirmek için ülkeyi sattı,
emperyalizme uşaklık ediyor diye yaygarayı basarlardı.. Ama Esad
yapınca!
Evin hanımı kırınca, “hayırdır inşallah” diyenler, hizmetçi kırınca, “kör müsün” diye çıkışırlarmış.. Bu hesap da o hesap işte..
Birileri İhvan’ı terörist görüyor, Esad’ı barış elçisi!
Esad’ın sözlerinin hiçbir akli temeli yok.. Esad giderse iç savaş olurmuş!
Eee, zaten Esad varken iç savaş var! Daha kötüsü olamaz ki!
Esad’ın söylediği ve İran’ın destek verdiği tek şey var: Benim diktatörlüğümü kabul etmek zorundasınız..
Aklınca, şöyle bir oyun kurguluyor. Bir
yandan batılılara; “Ben gidersem radikal İslam geliyor” diyor, dönüyor,
Ahmedi Nejadçılara; “Ben gidersem Amerika gelir” diyor.. Yani ölümü
gösterip hastalığa razı etmeye çalışıyor..
Erdoğan’ı PKK ile diyalog kurmakla
eleştirenler, dün Ahmedi Nejat PEJAK’la anlaşırken seslerini
çıkarmadılar. Bugün de Esad’ın Suriye’deki PKK yandaşlarına silah ve
destek vermesine ses çıkarmıyorlar..
İran yönetimi burnunun dibindeki
Afganistan’daki Amerikan işgali konusunda nedense hep sessiz kaldı..
Suriye’ye gösterdiği ilgiyi Afganistan’dan esirgedi hep.. İsrail’e
meydan okumalarını hep sürdürse de, durum ortada.. Ama Esad konusunda
İhvan’la hesaplaşma konusunda çok heyecanlı!
Oysa İhvan, İsrail’e karşı bugün
bölgedeki en büyük güç.. Mısır, Gazze, Filistin, Ürdün ve Suriye’de
İsrail’e karşı yükselen ses İhvan’ın sesi. Türkiye’nin sesi…
İran yönetimi ve onu destekleyenler, nedense Arap intifadasından ve Türkiye’nin yükselişinden çok fazla rahatsız..
Kaddafi ya da bin Ali, Hüsnü Mübarek sanki çok iyiydi?! Ya da bunların Esad’dan ne farkı var?..
Eğer Esad görevinde kalması gerekiyorsa,
o zaman b. Ali’nin de, Kaddafi’nin de, Mübarek’in de görevinde kalması
gerekir! Bu kişiler zaten Müslümanlara zulmeden, batının doğrudan ya da
dolaylı bir şekilde uşaklığını yapan diktatörler değil mi idi? Bu zulüm
iktidarlarını yıkan halkın özgürlük taleplerine, direnişine karşı nasıl
bu kadar yabancı kalabilirsiniz.
Elbette muhalefet içinde her türlü insan
var. Elbette batılılar bu süreçte kendi yandaşlarını iktidara getirmek
için çalışacaklar. Böyle bir durumda bizim kardeşlerimize destek
vermemiz gerekirken, kendi kardeşlerimizin elini – ayağını bağlama,
onlara karşı bir kampanya yürütmenin nasıl bir mantığı olabilir?
Ahmedi Nejad ne yapmak istiyorsa, hem kendi iktidarına, hem ülkesine, hem de Suriye’ye zarar veriyor..
İran derin devleti ya da ulusal
çıkarlarının savunuculuğunu yapmak istiyorsa da bu yol değil. Çünki bu
İran’a da zarar veriyor. Müslümanlara da!
Ahmedi Nejad İran devriminin Sünni
dünyasındaki itibarını yerle bir etti. Humeyni’nin kazanımlarını
tüketti. Yetmedi, İran halkının temsilcisi olan parlamentoda da
desteğini kaybetti, Şia’nın üst otoritesi olan Hamaney’le de ters düştü
ve onun yetkilerini sınırlandırmak, Kum’u devre dışı bırakmak istiyor.
Peki bütün bunlar ne için ve kimin adına.. “Kayıp Mehdi’nin gizli
mesajları” bütün bu olanları açıklamaya yeter mi?
Ahmedi Nejad yeniden aday olamayacak,
ama partisinin kazanması da mümkün değil. Bütün bunları yapabilen bir
adam, kaybedeceğini gördüğü bir seçimi erteletmek için dilerim çılgınca
bir şeyler yapmaz.. Hani bu bizdeki Ergenekoncu / ulusalcı mantıkla her
şey mümkün.
Ahmedi Nejat bana bugün Ahmet Necdet’i
(Sezer) hatırlatıyor. Nejat sonrası İran ve Suriye bölge için inşallah
hayırlı olur.. Selâm ve dua ile..
06.03.2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder