ABD’li siyasetçiler ve analistler,
yıllardır İran’ın desteğiyle yükselen “İsrail ve Batı düşmanı Şii
hilali”ni Ortadoğu’daki en büyük sorunlardan biri olarak gösterirken, bugün özellikle liberal basında Mısır-Katar-Türkiye üçgeninde yükselen yeni bir eksenden bahsediliyor.
New York Times’da yer alan “Sünni liderler Ortadoğu’da nüfuz kazanıyor” başlıklı haber analiz de bunun örneklerinden biri.
Ayaklanmalar, savaşlar ve ekonomik
meselelerle bölgedeki tablonun değiştiği ifade edilen haberde, bu
sürecin sonunda öne çıkan Mısır, Katar ve Türkiye’nin İsrail ile Gazze
arasındaki sekiz günlük çatışmanın sona erdirilmesinde lider rol
oynadığı belirtildi.
Kahire, Doha ve Ankara’nın bu süreçteki
başarısının sırrının ise diplomatik güçlerini ortaya koyup yardım
önererek Hamas’ı İran-Suriye-Hizbullah üçlüsünün kollarından çekmek
olduğu ifade edildi.
“Radikal, din temelli bir ideoloji”
Habere göre, ABD ve İsrail için bölgede
dengelerin değişmesi, İran’ın yalnız bırakılması, Arap dünyasına
erişiminin önlenmesi ve Tahran’ın İsrail sınırındaki maşalarını
silahlandıramaması anlamına geliyor. Ancak Sünni liderler “İran’daki
mollaların aksine” Washington’la işbirliği yapmaya hazır olsalar da
“bölge genelinde Batı karşıtlığını alevlendiren radikal, din temelli bir
ideolojiyi de destekliyor”.
Mısır-Katar-Türkiye
Geçen kış Suriye lideri Beşar Esad’ın
iktidarına karşı ayaklanmaları destekleyerek İran ekseninden koptuğunu
açıkça ortaya koyan Hamas’ın, Mısır-Katar-Türkiye üçlüsüyle yakınlığı
geçtiğimiz haftalarda meyvelerini verdi.
Uluslararası Kriz Grubu Ortadoğu
Programı’nın direktörü Robert Malley, New York Times’a yaptığı
açıklamada, “Hamas’ın siyasi, diplomatik, maddi açılardan İran’a kıyasla
bu grupla paylaşabileceği çok daha fazla şey var. Müslüman Kardeşler
İran’a göre onların dünyasında daha çok yere sahip” dedi.
Gazze’de Mısır, Katar ve Türkiye’nin
ateşkes yönündeki ortak tavrı önemli bir gösterge olsa da gazeteye göre
asıl düello Suriye konusunda yaşanıyor. Düelloyu kazananı ise ödül
olarak stratejik kavşaklar üzerinde sağlanacak kontrol bekliyor.
Yerine ne gelecek?
Haberde, ABD’nin bu kaymayı şaşkınlıkla
takip ettiği zira toz bulutları dağıldıktan sonra oluşacak tablonun ne
şekilde olacağının belirsiz olduğu da ifade edildi. Ortaya çıkacak yeni
düzende Amerikalıların kabul edilemez bulacağı yeni bir dini ideolojinin
etkin olabileceğine, ABD’nin çok daha muhafazakâr bir Ortadoğu’yla da
karşılaşabileceğine dikkat çekilerek şu tespite yer verildi:
Model olan Türkiye
“Mısır, Libya ve Tunus’ta İslamcılar
iktidara geldi, Suriye muhalefetinde El Kaide sempatizanı Sünniler başı
çekiyor, bölgedeki önemli bir ABD üssü olan Katar ise İslamcıları
finanse ediyor. Bu ülkelerin çoğunluğu için bir model olan Türkiye ise
Washington’la güçlü ilişkilerini sürdürürken, Amerika’nın köklü
müttefiklerinden olan generallerin otoritesini zayıflattı.”
Malley, “ABD ciddi anlamda değişen bir
tablonun parçası. Washington, geçmişte geçerli olan ılımlı-radikal
ayrımıyla yerine gelen dini ve mezhepsel ayrımın arasında kaldı” dedi.
Filistinlileri de etkileyecek
Bölgedeki bu değişim sadece Şiileri değil Filistinliler arasındaki El Fetih-Hamas ayrılığını da etkiliyor.
Bugün Birzeit Üniversitesi’nde görev
yapan Filistin Yönetimi hükümetinin eski sözcüsü Gassan Hatib, “Hamas
devrimci doğası gereği her zaman bölgede değişimin geleceği olduğunu
savundu” dedi.
İstikrarlı bir Ortadoğu
Mısır, Katar ve Türkiye’nin sakin ve
istikrarlı bir Ortadoğu için İsrail işgalinin sona ermesi gerektiği
yönündeki kanaati ve iki devletli çözüm seçeneğini dile getirmediği
düşünüldüğünde, analistler uzun vadeli bir ateşkes ihtimalinin daha
olası olduğunu belirtiyor.
Arap-İran ilişkileri uzmanı Lübnanlı
akademisyen Telal Atrisi, “Hamas, Türkiye, Mısır ve Katar’a yaklaştıkça
‘direniş’ hareketi olmaktan uzaklaşacak çünkü bu üç ülke bir direniş
hareketi istemiyor” dedi.
İlişkiler eskisi gibi olmayacak
Bu ülkelerden Hamas’a doğrudan silah
yardımı gelmediğine dikkat çekilen haberde, bu nedenle Tahran’la
ilişkilerin sürdürüleceği de ifade edildi. Hamas lideri Halid Meşal
CNN’e yaptığı açıklamalarında “İlişkiler eskisi gibi olmayacak ama
bağları koparmak diye bir şey de yok” diyerek bunun işaretini verdi.
Kaynak: hürriyet.com – 28.11.2012