3 Eylül 2012 Pazartesi

Suriye’de ABD ile İran’ın dediği oldu

(ERDAL ŞİMŞEK/Milat Gazetesi)          Suriye’nin kanlı diktatörü, İran maşası Beşşar Esed’in sonu çok yaklaştı. Bir pürüz çıkmazsa, 2013′ü görmeyecek.

İran’ın müdahil olması ile sanırım ömrünün geri kalanını Tahran’da, Moskova ve Pekin’de geçirecek. Tabi hakkında uluslararası tutuklama kararı olmasına rağmen bu katil buralarda fink atacak. Çünkü uluslararası kararlar zayıf ülkelere etkisini yapar. Hangi güç veya irade Rus veya Çin uçağını zorla indirebilir?
Suriye’de halk ayaklanmaya başlayınca, dönemin İsrail Savunma Bakanlığı “Esed’in devrilmesi demek, İsrail’in çok ciddi bir tehlike ile karşı karşıya kalması demektir” mealinde bir açıklama yapmıştı. Açıklamayı yapan, özetle, “şeriatçılar gelecek, İsrail’le ilişkileri kesecek, Golan Tepeleri’ni isteyecek ve bizim yaşama şansımız kalmayacak” şeklinde bitirmişti.

Bu gün ise İsrail bambaşka telden çalıyor. Tamamen Suriye’deki devrimi destekleyenlerin safına geçti.

Tevafuk’a bakın ki İsrail Başbakanı ile yardımcısının bu açıklaması ajanslar tarafından servis edildiği gün Suriye’deki muhalefet cephesinde bir değişim yaşanıyordu. Değişim, Türk basının dikkatini çekmedi. Çekemez çünkü basının ağababaları, cephe ve sokak yerine sırça saraylarında ve ellerine tutuşturulan monşer notları ile salon istihbaratı raporlarına göre yazılarını dizayn ediyorlar.

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ve Başbakan Yardımcısı Şaul Mofaz, Suriye’de Esed’in yaptıklarının bir zulüm ve katliam olduğunu, ona destek veren ülkelerin de bu katliama ortak olduklarını” söylediler.

Pardon ama Gazze’de tam 2009 ve 10’da bir ay boyunca Occopucktus Bomb (Ahtapot Bombası) adlı kimyasal bombayı kim kullandı?

Kim 70 yıldır Filistin’de soykırım uyguluyor?

Filistin’de kim Devlet Terörü uyguluyor?

Tabi ki Siyonist İsrail.

Düne kadar Suriye’deki devrime şiddetle karşı çıkan, hatta Esed’e destek veren İsrail ne oldu da devrimin saflarına geçti?

Netenyahu ile Mofaz’ın açıklamalarının ajanslara düştüğü gün, İstanbul’da Suriye Direniş Cephesi’nde enteresan bir değişiklik oldu. Cephe’nin resmi temsilcisi olan Ulusal Konsey’in başına “ılımlı” olduğu söylenen bir Kürt soydaşımın geldiği açıklandı.

Haberde, Suriye Ulusal Konseyi’nin başına Abdulbasit Seyda geçti dendi. Bazıları çalakalem “ılımlı Kürt, liberal Kürt” diye laflarla Seyda’ya tazimlerini sundular.

Hâlbuki evrakı metrukesi veya cemayizzelevveline bakarsak, Suriye Ulusal Konseyi’nin başına Amerikan ve Batı muhibbi bir yeni Celal Talabani geçtiği görülecektir.

Bir buçuk yıllık özgürlük savaşında, anti Amerikancı ve Müslüman muhaliflerin tümü ya şehid edildi ya da tasfiye edildi. Ulusal Konsey’in “Müslüman rengi” böylece “Batı Rengi” ile örtüldü.

Yani Golan Tepeleri’nin geri istenmesi ile Hizbullah’ın can damarı kesilmemiş olacak.

ABD ve İran sonunda Suriye’den istediğini elde etti.

Tek umudum “Kâfirlerin bir hesabı varsa Allah’ın da bir hesabı vardır” ayetidir.

Yoksa Golan bir 50 yıl daha İsrail’in elinde kalacak, İran’ın Arap dünyasındaki fitnesinin adı olan Hizbullah adlı yapılanma bir 10 yıl daha kendini güvenceye aldı.

Hadi yine iyisin İbrahim Karagül.

12.06.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder