7 Kasım 2012 Çarşamba

Suriye’deki savaş neden uzuyor?

(HAKİ DEMİR/Yeni Şafak)          Suriye’deki iç savaşın uzamasının temel nedeni Esed güçlerine destek için ülkeye gelen İran ve Hizbullah güçleridir. Bunlar Suriye cephesinden çekilmesi durumunda Esed bir ay dayanamaz.

Siyasi rejimlerle halk arasındaki çatışmalar umumiyetle iç savaşa dönüşmez. İç savaşın tabiatı, siyasi iktidar (rejim) ile halk arasındaki çatışmanın iç savaşa dönmesine engeldir. Halkın siyasi rejime karşı isyanı muayyen bir sınırı aştıktan sonra ordu ve polis birlikleri mutlaka halkın tarafını tutar. Küçük gösterilerde ülkenin silahlı birliklerinin (ordu, jandarma, polisin) göstericilere karşı şiddet kullanması, siyasi iktidar ve rejimin meşruiyetinden kaynaklanan asayişi temin çabasıdır. Halk ayaklanması, siyasi rejimin ve iktidarın meşruiyetini ortadan kaldıracak seviyeye, yoğunluğa, derinliğe, yaygınlığa ulaştığı andan itibaren ülkenin silahlı birimleri halkı tercih eder. Bu durum, devrimlerin tamamında görülen hadisedir, başka şekilde olduğuna dair misaller yoktur. Bu misallerde devrimler, iç savaşa savrulmadan başarıya ulaşır.

İç savaş nasıl çıkar? 

Fakat iki ihtimal devrim süreçlerini iç savaşa dönüştürür. Bu ihtimaller, halkın bölünmesi ve birbirine karşı savaşacak hale gelmesi veya ülkeye yabancı silahlı güçlerin girmesidir.

Mısır’da büyük kütleler hareket geçtiğinde ordunun tarafsız kaldığı hatırımızda. Aynı durum Tunus’ta da gerçekleşti. Libya’da da aynı hadise gerçekleşti ve siyasi rejimin direnmesiyle ordu hızlı şekilde dağıldı. Şimdi soru şu; Suriye’de neden takıldı?

Suriye’de de o kadim kural işledi, halk artan sayıda sokağa çıktıkça ordu çözülmeye başladı. Ordudan ayrılan milletperver askerler direniş cephesini kurdu ve çatışmalar başladı. Başlangıçta her geçen gün ordunun çözülmesi artıyor, direniş cephesi derinleşiyor, ülkedeki kurtarılmış bölgeler genişliyordu. Gelişmelerin bu seyri takip etmesi yani muhaliflerin hızlı şekilde ilerlemesi ne zaman yavaşladı veya durdu? Suriye’ye yabancı askeri güç gelmeye başlayınca. . . Kim onlar? İran devrim muhafızları ile Hizbullah savaşçıları. Suriye ordusunun Suriye halkına yapamadığını, İran ile Hizbullah’ın askerleri yapıyor.

Ordu çözülüyor 

Bir ordu kendi halkına neden kurşun sıkmaz? Çünkü kendi halkıdır, kendi milletidir, kendi akrabasıdır, kendi tanıdığı insanlardır. Bir ordu başka ülkelerin halkına neden kurşun sıkar? Çünkü kendini onlar beslemiyordur, çünkü üzerindeki elbiseyi, elindeki silahı o halk vermemiştir, çünkü o halkı koruma sorumluluğu yoktur. Bunlara rağmen başka ülkelerin kadınlarını, çocuklarını, ihtiyarlarını, sivil insanlarını öldürmeli midir? Tabii ki hayır… Bir ordunun kendi halkına kurşun sıkamaması, anlaşılabilir bir “yakınlık” meselesinden kaynaklanıyor. Bu tavrın, akrabalık gibi, kavmiyetçilik gibi, milliyetçilik gibi sebepleri olabilir. Sebebi ne olursa olsun, neticesi güzel olan bir davranıştır. Fakat marifet, neticesi ile birlikte sebebinin de (niyetinin de) doğru ve güzel olmasıdır. Bir ülkenin ordusu ve askeri, komutanı emretse bile, sadece kendi ülkesinin değil herhangi bir ülkenin kadın, çocuk, ihtiyar, sivil insanlarını öldürmekten imtina ediyorsa, emrinde ısrar eden kumandanına isyan ediyorsa, o ordu, İslam ordusu, o asker Müslüman askerdir. Bir İslam Cumhuriyetinin askerleri olma iddiasındaki İranlı askerlerin, suni sınırları aşıp Suriye’ye geldiğinde, oradaki halkı, sivilleri, kadınları, çocukları, ihtiyarları öldürmesi, bu işi de şiddetle ve vahşetle yapması, İslam ile telif edilebilir bir durum değil.

Anlaşılan o ki, İran ve Hizbullah askerleri İslami hassasiyete sahip değiller, bu hassasiyet olmadığı için de Suriye halkını “yabancı” görüyorlar ve okuma yazma bilmeyen cahil askerlerde bile meşru görülmesi zor bir durumu gönüllü olarak göğüslüyorlar.

Hem İslami hassasiyete sahip olmayan hem de Suriye halkını “yabancı” gören İran yönetimi, İranlı asker, Hizbullah yönetimi, Hizbullah askerleri bize “yabancıdır”. Bu yabancılık ise akrabalık, kavim, millet çerçevelerinde değil, din çerçevesindedir. Ne var ki biz, “yabancılara” bile İslami ölçü ve hassasiyet ile yaklaştığımız için, halka, sivillere, kadınlara, ihtiyarlara, çocuklara husumet beslemeyiz, düşmanlık yapmayız, kurşun sıkmayız.

Yabancı güçler çekilirse 

Suriye’deki devrim sürecinin iç savaşa dönüşmesi, “yabancı asker” müdahalesindendir. Devrim süreçlerinin iç savaşa dönüşmesinin diğer ihtimali, yani halkın birbiriyle savaşacak kadar büyük kütleler halinde ayrışması durumu Suriye’de mevcut değil. Suriye’deki nüfus yapısı, halka dayalı bir iç savaşın altyapısını ve kaynaklarını oluşturamaz. Hala da Suriye’de halka dayalı iç savaş başlamış değildir. Halka dayalı iç savaşlarda, halk ikiye veya daha fazla fırkaya ayrılır ve birbiriyle savaşır. Esed’in organize ettiği “şebbiha” katilleri, halkın birbiriyle savaştığını göstermez. Onlar da rejim tarafından organize edilen silahlı ve görevli birimlerdir. Suriye’deki Nusayri azınlık, halka dayalı bir iç savaşı taşıyamaz, böyle bir çılgınlığa da kalkışamaz. Siyasi rejimin hala yıkılmamış olmasının tek sebebi, “yabancı” askerlerdir. Bu sebeple de Suriye’de katledilen her can, Esed Yezid’i ile birlikte İranlı ve Hizbullah mensubu Yezid mollaların da hesabına yazılmaktadır.

İran ve Hizbullah askerleri Suriye cephesinden çekilmesi durumunda Esed bir ay dayanamaz. Savaştıracak insan kaynağı bulamaz. İranlı askerlerin ülkeye yaydığı moral, Nusayri azınlığın da direnmesine yol açıyor. İran ve Hizbullah güçleri, sadece kendi öldürdükleri canlardan değil aynı zamanda Nusayrilerin öldürdükleri canlardan da sorumludur.

03.11.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder