(EBUBEKİR SİFİL/Milli Gazete)
İran’ın İslam dünyasıyla ilişkisinin “mezhebe dayalı devrim ihracı”
politikası üzerine oturduğu gün gibi
aşikâr iken, bu gerçeği görmeyenlerin kendilerine şu soruları sorup
cevabını “hakikati rencide etmemeye özen göstererek” vermeleri gerekir:
1. Devrim sonrası İran’da Sünnî kesim ne
durumdadır? Devrimin ölüm cezasına çarptırıp infaz ettiği Sünnî
âlimlerin suçu neydi, sayıları kaçtı? Şu andaki ahvalleri nedir?
2. İran Şiiliğinin Sünnîliğe bakışında
devrim öncesiyle devrim sonrası arasında herhangi bir farklılık var
mıdır, varsa nedir? Bu sorunun “söylemden öte”, somut hadise ve
icraatlar üzerinden cevaplandırılması son derece önemli. Zira
Humeyni’den itibaren İran Şiiliğinde bir “Sünnî kardeşlerimiz” söylemi
bulunduğu herkesin malumu. Bunun -takıyye değil- somut tezahürlerini
kast ediyorum.
3. Bir önceki soruya bağlı olarak
devrimin lideri Humeyni’nin sahabe-i kiram ve bilhassa Hz. Ebû Bekir,
Hz. Ömer ve Hz. Aişe validemiz (Allah hepsinden razı olsun) hakkındaki
inanç ve kanaatinden haberdar mısınız? Mesela şu ifadelerinden: “Biz
burada Şeyhayn , ve onların Kur’an’a muhalif icraatları, İlah’ın
ahkâmıyla nasıl oynadıkları, kendi nefislerine göre (birtakım konularda)
nasıl helal ve haram hükmü verdikleri, Nebi (s.a.v)’in kızı Fâtıma’ya
ve evladına yaptıkları zulümler üzerinde duracak değiliz. Burada sadece
onların İlah’ın hükümleri ve din konusundaki cehaletlerine işret
edeceğiz…”
Hemen söyleyeyim ki, bu ifadeler sadece
bir örnek. Bunun daha ötesi Şia’nın temel kaynaklarından naklen bizzat
Humeyni’nin eserlerinde mevcut.
4. Humeyni’nin, “Kur’an’ın sahabe
tarafından tahrif edildiği”!! iddiasını ispatlamak amacıyla
Faslu’l-Hitâb fî İsbâti Tahrîfi Kitâbi Rabbi’l-Erbâb adında bir eser
yazan et-Takiyyu’n-Nûrî et-Tabersî’ye son derece büyük bir hürmet
beslediğini biliyor musunuz?
5. İran’ın, Sünnî-Şii yakınlaşması
amacıyla Sünnî dünya tarafından ortaya konulan her girişimi Şiiliğe
hizmet gibi amacı doğrultusunda manipüle ettiğini, hatta bu sebeple
Yusuf el-Karadâvî gibi eleğinin gözenekleri -bize göre- hayli geniş bir
âlimin bile isyan noktasına geldiğini unuttunuz mu?
Devam edecek…
16.10.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder