Sabah Gazetesi yazarı Taha Özhan bugünkü yazısında, Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık Haşimi için idam kararının çıkmasıyla beraber Maliki yönetiminin bölgeye çok açık bir işaret verdiğine dikkat çekti.
Özhan, Maliki’nin sadece Haşimi
içerisindeki/etrafındaki aktörlerle köprüleri atmasının yanında aynı
zamanda Haşimi dışındaki siyasal, etnik ve mezhebi aktörlere de Baas’ın
ruhunun geri döndüğünü ilan ettiğini belirtti.
İran’ın ise bölgemizdeki sıcak
krizde rol aldığını söyleyen Özhan, İran’ın hem Irak’ta hem de Suriye’de
yaşananlardan etkisinin olduğuna vurgu yaparak, İran’ın, Irak’ta
Baas’ın siyasal reenkarnasyonuna yardımcı olurken Suriye’de ise doğrudan
Baas rejiminin arkasında durduğuna dikkat çekti.
Taha Özhan’ın o yazısının tamamı:
Irak Cumhurbaşkanı yardımcısı Tarık
El-Haşimi için idam kararı çıkmasıyla beraber Maliki yönetimi bütün
bölgeye çok açık bir işaret vermiş oldu. Maliki sadece Haşimi ve
dolayısıyla Haşimi parantezinin içerisindeki veya etrafındaki aktörlerle
köprüleri atmadı aynı zamanda Haşimi dışındaki siyasal, etnik ve
mezhebi aktörlere de Baas’ın ruhunun geri döndüğünü ilan etmiş oldu. Irak’taki
bütün aktörler gıyabında bir mahkeme marifeti ile Cumhurbaşkanı
yardımcısının idama mahkûm olduğu bir ülkede yaşadıklarının farkında
olmak zorundalar.
Irak başbakanı Nuri Maliki, 2010 seçimleri sonrası iktidara geldi. Aylar
süren hükümet kurma döneminden sonra başbakan olan Maliki, seçimleri
kazanan partinin başkanı olduğu için değil; Irak’ta dengelerin
oluşturduğu siyasetin imkânlarını kullanarak başbakan oldu. Farklı etnik, mezhebi, dini ve siyasi eğilimleri içerisinde barındıran Irakiyye hareketi,
o dönemde imkânsızı başararak sadece seçimleri kazanmamış aynı zamanda
da hem Iraklılara hem de bölgesel aktörlere Irak’ın çıkış yolunu
göstermişti. Irakiyye neyi temsil ediyordu? Irakiyye, Irak içerisindeki
farklı etnik, mezhebi ve dini grupların ortaklaşa kurdukları bir siyasi
hareketti. Kurulduğunda Irak seçimlerinde fazlaca başarı şansı
tanınmayan parti, 2010 seçimlerinde birinci gelmesiyle Irak’a dair
ezberler bozulmuş oldu.
Maliki demir yumruk bir lidere dönüştü
Etnik-mezhebi şablon ve siyasetin ölümü Irak’a yapılabilecek en büyük kötülük etnikmezhebi siyasi şablonu dayatmaktır. Maalesef
bu şablon 2010 seçimleri sonrası siyasetin yok edilmesi maliyetine
Irak’ın geleceğini rehin alacak şekilde dayatıldı. Neticede
etnik-mezhebi şablon, yapılmış olan seçimleri anlamsız kıldı. Hem seçim
sonuçlarına saygı gösterilip Irakiyye’nin hükümet kurmasına müsaade
edilmedi hem de etnik ve mezhebi şablona göre siyasi pozisyonlar
belirlendi. Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Bakanlıklar, Meclis
başkanlığı gibi makamlar siyasi temsile göre değil etnik-mezhebi güç
dengesine göre dağıtıldı. Maliki mezkûr siyasal düzlemin sağladığı
kırılgan yapı içerisinde demir-yumruk bir lidere dönüştü.
ABD, İran’ın siyasal derinlik kazanmasından rahatsız olmadı
ABD Maliki’nin iktidar temerküzü sürecini çok bilinçli bir şekilde destekledi. Irak’tan
aktif askeri varlığını çekme sürecinde Maliki tarzı otoriter bir
liderin varlığını çıkarlarıyla uyumlu gören ABD; İran’ın aynı lider
üzerinden Irak’ta siyasi derinlik kazanmasından da hiç rahatsız olmadı. İran’ın
Irak’ta siyasi bir derinlik kazanması elbette şaşılacak değil aksine
beklenen bir durumdur. Hatta İransız bir Irak tahayyül etmek sadece
bizleri kör siyasi dünyaya hapsetmekle kalmaz; düzen kurucu bir imkânı
da yok saymamızı sağlar. Lakin sorun kazanılan İran derinliğinin
Irak’ın bütününde düzen kurucu değil etnik-sekteryen bütün fay
hatlarını harekete geçirme potansiyeline sahip Maliki yönetimi üzerinden
olmasıdır.
Irak’ta Baas ruhu dolaşmakta
Geldiğimiz noktada, Irak’ta yeniden Baas
ruhu dolaşmaktadır. Maliki yönetimi, özellikle son bir yıldır, oldukça
sıradan bir Baas yöntemine sarılmış durumda. Baskı ve şiddeti en geniş
şekilde yaygınlaştırma eğilimi göstermektedir. Medyada yer alan
haberlere göre, “insan hakları savunucuları, Maliki yönetiminin, idam
edilenlerin kimlikleri ve onlara yöneltilen suçlamalar hakkında çok az
bilgi vermesinden yakınıyor. Irak Adalet Bakanlığı 2012 yılının ilk
sekiz ayında 96 kişinin idam edildiğini açıkladı. Bu yıl 196 kişinin
daha cezasının infazı gerçekleşecek. Ancak birçok Iraklı her iki sayının
da resmi rakamlardan çok daha yüksek olduğunu iddia ediyor.”
Maliki’nin totaliter yönetim
tarzına mezhepçi bir isim takmak ise en az Maliki’nin uygulamaları kadar
yanlış olacaktır. Zira Maliki yönetiminin zulmünden aynı anda Sünni
Araplar, Şii Araplar, Kürtler ve Türkmenler şikâyet ediyorlar. Maliki
güçleri bir gün Tarık Haşimi ile boğaz boğaza geliyor, diğer gün Sadr
grubuyla çatışmanın eşiğinden dönüyor. Bir taraftan El-Hekim ile
tartışmaya giriyor diğer taraftan Barzani ile atışmasına şahitlik
ediyoruz. Irak’ta yaşananların bizlere söylediği tek bir şey var: Maliki’nin bünyesinde Baas ruhu yeniden dolaşıyor. ABD
işgali ve varlığı konusunda bile ortak kanaat bildiremeyen Iraklı
aktörler; sadece Saddam’a karşı sağlayabildikleri ittifakı bugünlerde
neredeyse Maliki’ye karşı da sağlamış görünüyorlar.
İran Baas rejiminin arkasında
İşin bir diğer trajik yanı ise
bölgemizdeki iki sıcak krizdeki İran rolüdür. Hem Irak’ta hem de
Suriye’de yaşananlarda İran’ın etkili bir rolü bulunmaktadır. Irak’ta
Irakiyye hareketinin başarısızlığa mahkûm edilmesini salt bölgesel
Reelpolitik üzerinden okuyan dar görüşlü bakış açısı; bugün Irak’ta
pandoranın kutusunun açılmasıyla ortaya çıkan provokatif siyaset alanına
dair gelecek perspektifi olan, yapıcı hiçbir siyaset önermemektedirler.
İşgalin 10. Yılına yaklaşırken hala Irak’ın derin sorunlara
gömülmüş olmasından da rahatsız değiller. Kısa dönem taktik
kazanımlarının düzen kurucu ve istikrar getirici hiçbir yönünün
olmadığını da göremiyorlar. Ne acıdır ki, Irak Baas rejimi ile
geçen yüzyılın en uzun savaşını veren İran; Irak’ta Baas’ın siyasal
reenkarnasyonuna yardımcı olurken Suriye’de ise doğrudan Baas rejiminin
arkasında durmaktadır. Irak’ta ABD’nin icazetiyle Baasçılık yapan
iktidarın arkasında dururken, Suriye’de Rusya’nın desteğiyle Baasçılık
yapan iktidarın yanında durmaktadır. İran jeopolitiğinin 21. yy’da ancak
Baasçılık üretiyor olması bölgemiz için daha fazla endişelenmemiz için
yeterlidir. Bu ise hem Suriye hem de Irak’ta İran müdahalelerinin düzen kurucu olmasını engellemektedir.
15.09.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder