5 Kasım 2012 Pazartesi

Dost bildiğimiz “Düşman”

Evet dost bildiğimiz, “dostumuz” dediğimiz arkasından koştuğumuz, yere göğe sığdıramadığımız yazarlarımızın, çizerlerimizin, “Alim” dediğimiz bir takım insanlarımızın ilham kaynağı olduğu, peşinden koştukları İslam inkılabını gerçekleştiren İran, büyük bir İslâm devleti ve İslâmın savunucusu ve ümmetin koruyucusu idi.

Son çeyrek yüzyılın İslâm adına yüz akı idi. Acaba öyle miydi? Hayır, hayır… İran (Şia) hiçbir zaman İslâmı bırakın hizmet etmeyi, İslamiyetin içimizdeki en büyük düşmanıydı. Evet gerçek bu!. 

İran veya Şia asla İslama ve Müslümanlara ne maddi ne de manevi hiçbir yardım yapmamıştır. Bilakis Şia dışındaki bütün Müslümanları düşman görmüş ve savaşmıştır. Uzak tarihlere hiç gitmeye gerek yok, yakın tarihlerde cereyan etmiş olan Çeçenistan savaşında İran daima Rusları tutmuştur. Çeçenlere bırakın yardım etmeyi yardıma gitmek isteyen mücahid gruplarım engellemiştir. Ruslara devamlı istihbarat bilgileri vermiştir. Çeçenleri, terörist saymıştır.

Yine Azerbaycan-Ermenistan savaşında Ermeni tarafını tutmuştur. Ermenilere silah, gıda, lojistik ve istihbarat bilgileri vermiştir. Şu anda bile Ermenilere yardım etmektedir. Şu meşhur İslâm-ümmet savunucusu İran’ın iki büyük düşmanı vardır; birincisi Amerika, ikincisi İsrail öyle mi, hayır kesinlikle yalan. İran aslında iki büyük düşmanı Amerika ve İsrail, İran’ın en büyük dostudur. Çünkü birbirleriyle kavga edip dünya siyasetine yön vermeye çalışıyorlar. Hepsi birbirinden besleniyorlar, böylelikle İslâm âlemini arkasına almaya çalışıyorlar. Bizim bazı saftirikler de öyle görüyor veya öyle görmeye mecbur kalıyorlar.

İran Afganistan için Ruslardan sonra Taliban’a karşı Amerika’ya hava sahasını açmıştır ve istihbarat bilgileri vermiştir. Hani İran, Müslümanların hamisi ve yardımcısıydı? Hani Amerika İran’ın en büyük düşmanı idi? Aynı şekilde Irak da Amerika’ya yardım etmektedir. Bu nasıl Amerika’ya düşmanlık? Bu nasıl Müslümanlık? İran siyaseti yüzyılladır usta manevralarla İran’ı ayakta tutmayı başarmıştır. Safevi-Pers devleti iki yüzlüdür, bütün üstün tarafları idare etmeyi başarmıştır(!). Bugün aynı şeyi Suriye’de görmekteyiz. 

Evet Suriye’de akan kanın vebali İran’ındır. Bunları yazmakla bitmez, İran (Şia) zalimdir ve sapıktır. Çünkü bütün Müslümanların tek kelimeyle kabul ettiği sevgili Peygamberimizin sadık dostu ilk Müslüman olan Hz. Ebubekir Sıddık’a (r.a.) küfür eden, onu kabul etmeyen, onu tanımayan, Hz. Ömer’e (r.a.) hakaret eden, ona küfür eden, Hz. Osman’a (r.a.) her türlü çirkinliği yakıştıran, dört büyük halifenin arasını açmaya çalışan insanlar benim ve bütün inanan gerçek Müslümanlar tarafından zerre, ama zerre değerleri yoktur. Onların alimleri asla İslâm âlimi olamaz, ancak olsa olsa Şia alimi olurlar.

Onlara İslâm âlimi demek İslamiyeti inkar etmek olur. Hz. Ayşe validemize (r.a.) İftira atıp çirkinlikler sergileyen Şia asla gerçek Müslümanları temsil edemez. Hz. Ayşe validemiz (r.a.) hakkında açık ayet olduğu halde Şia bunu görmezden gelip iftiralarına devam etmektedir. Yani ayeti inkar etmişlerdir.

Peki Allah’ın (cc) gönderdiği ayeti inkar edenler Müslüman olabilirler mi?

Kaynak: Yeni Akit/Hikmet Özdemir-13.09.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder