Yeni Şafak Gazetesi yazası Mahmut Osmanoğlu bugünkü yazısında, Suriye’de perde gerisindeki en önemli ülkenin İran olduğunu belirterek “Rusya
ve Çin’in devletler oyunu içerisindeki rolleri bir tarafa İran için
Esed yönetimindeki Suriye’ye destek, zaman zaman İran İslam
Cumhuriyeti’nin temellerini oluşturan prensiplere karşı olması pahasına,
dini/ideolojik/stratejik olgular taşımaktadır.” İfadelerini kullandı.
Osmanoğlu, Suriye’de Esed’in
gitmesinden sonra Hizbullah karşıtı bir rejimin gelmesi ihtimali
endişesini taşıyan İran’ın, bu nedenle savaşı kendi topraklarında değil
“Direniş ekseni” kalkanı ile dışarıda karşılamak ya da savaşın bir
şekilde kendi topraklarına taşınması durumunda elindeki kartların güçlü
kalmasını istediğine vurgu yaparak, bu gerekçelerden dolayı, Esed’in
iktidarda kalması için İran’ın dökülen kanlara da pek aldırmadığını
belirtti.
Osmanoğlu’nun o yazısının tamamı:
Suriye’de durumların kritikleşmeye başlaması ile birlikte perde gerisindeki güçler yavaş yavaş perde önüne çıkmaya başladılar.
Bu perde gerisi ülkelerden en önde geleni İran’dır.
Rusya ve Çin’in devletler oyunu içerisindeki rolleri bir tarafa İran
için Beşşar Esed yönetimindeki Suriye’ye destek, zaman zaman İran
İslam Cumhuriyeti’nin temellerini oluşturan prensiplere karşı olması
pahasına, dini/ideolojik/stratejik olgular taşımaktadır.
Esed rejiminin tüm katliamlarına rağmen İran’ın Esed rejimine adeta kayıtsız şartsız tavrı dışarıda pek anlaşılamıyor.
İran’ın tavrını anlayabilmek için İran içerisinden meseleye nasıl bakıldığını da analiz etmek gerekiyor.
İran’ın Suriye’ye desteğinin iki
gerekçesi var: Birincisi ve önceliklisi İsrail ve Batı’ya karşı verilen
mücadelede oluşturulmuş bulunan ve İran’dan, Suriye, Lübnan ve Hizbullah
üzerinden İsrail’e ulaşan “Direniş Ekseni”nin korunması. Bu eksene
Amerikan işgali sonrası Irak hükümetinin de katıldığını hatırlatmakta
yarar var.
“Direniş Ekseni”nin korunması hususunda
İslam Cumhuriyeti tarafından “Karşı Devrimci” olarak nitelenen “Halkın
Mücahitleri” gibi örgütler hariç İran’ın büyük kesimi arasında bir
ittifak olduğu anlaşılıyor.
Geçtiğimiz hafta İran’daki reformist
kesimi oluşturan eski Cumhurbaşkanı Hatemi dönemi üst düzey
bürokratlarından Seyyid Sadık Harazi bir gazeteye verdiği demeçte “Bizim
bölgede Beşşar Esed hükümetinin varlığından daha önemli bir meselemiz
var, o da direniştir” diyordu.
Harazi İran yönetiminin Suriye
buhranını, yönetimini eleştiriyor ve “Biz sorunun başlangıcında Suriye
devleti ile muhalifler arasında bir köprü oluşturabilirdik. Hadiselerin
bu noktaya gelmesine müsaade etmemeliydik. Sorunun çözülmesi için
arabuluculuk etmeli, sorunu yönetmeli idik” özeleştirisini getiriyordu.
Ama bütün bunlara rağmen şunu demeyi de
ihmal etmiyordu. “Yaptığı hatalara rağmen Suriye rejiminin sürekliliği
İran için stratejik bir prensiptir.”
Geçtiğimiz hafta Suriye’de temaslarda
bulunan İran Ulusal Güvenlik Yüksek Şûrası Genel Sekreteri Said Celili
Beşşar Esed ile görüşmesinde direnişe daha açık bir vurgu yaptı ve
“Direniş ekseninin çökertilmesine müsaade etmeyiz” dedi.
İran’daki eski Devrim Muhafızları Bakanı
Muhsin Refikdost gibi bazı kesimler ise işi daha da ileri götürüp
Suriye rejimine desteği ideolojik zemine çekiyorlar.
Refikdost İran’ın Beşşar Esed rejimine
desteğini “Bizim Suriye’yi savunmamız müstekbirler cephesine karşı
mantık, ideoloji ve özgürlüğü savunmamızdır” diyerek izah ediyor.
Refikdost’a göre “Müstekbirler dünyanın
Suriye’yi değiştirmek için toplanmalarının temelinde Mısır’ın Batı ve
İsrail paktının dışına çıkmış olması vardır. Suriye’de değişim
getirilip İsrail yanlısı bir hükümet getirilmez ise İsrail’in ortadan
kalkması mukadderdir.”
Refikdost ayrıca Beşşar Esed rejiminin
kalmasının “İslami uyanışı Suudi Arabistan ve Katar gibi Körfez Arap
ülkelerine kadar ulaştıracağını da” öne sürüyor.
İran’ın Suriye’ye desteğinin
ikinci gerekçesi ise Suriye’ye daha doğrusu Beşşar Esed’in babası Hafız
Esed’e olan minnet borcudur.
İran İslam Devrimi sonrasında
İran’a “dayatılan” Irak savaşında Hafız Esed’in İran’ın arkasında durup
perde gerisinde İran’a özellikle silah yardımı yapmasıdır.
Muhsin Refikdost Hafız Esed’in İran’a
yardımlarını uzun uzun anlatıyor ve onun Suriye adının kullanılarak
ambargo ortamında İran için silah alınmasına yardımcı olduğunu söylüyor.
Hatta İranlıların Libya’nın o dönemde kendilerine verdiği füze
sistemlerinin eğitimini Suriye’de yaptıklarını da bildiriyor.
İran Suriye’de Esed’in
gitmesinden sonra Hizbullah karşıtı bir rejim gelmesi ihtimalinin
endişesini yaşıyor. Savaşı kendi topraklarında değil “Direniş Ekseni”
kalkanı ile dışarı da karşılamak ya da savaşın bir şekilde kendi
topraklarına taşınması durumunda elindeki kartların güçlü kalmasını
istiyor.
Görünüşe göre, bu iki gerekçeden dolayı, Esed’in iktidarda kalması için dökülen kanlara da pek aldırmıyor.
13.08.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder