13 Ekim 2012 Cumartesi

PKK'nın başına İran Dışişleri Bakanı yakışır mı ?

(ERDAL ŞİMŞEK/Milat Gazetesi)          Milat Gazetesi yazarı Erdal Şimşek PKK’yı analiz ettiği dünkü yazısında, “Şemdinli’de PKK’ya vurulan darbenin bir dönüm noktası olduğunu, artık PKK için hayallerin bittiği bir eylem olarak yerini terör tarihi sayfalarında alacağını ifade etti.

Cumhuriyet Gazetesi’ne röportaj veren, İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi’nin “ İslami Cihad yapanlar çok tehlikeli. Suriye yıkılırsa bu tehlike sınırımıza yerleşecek” şeklindeki sözlerinin Ergenekoncu bir generalin sözleriyle aynı olduğunu belirten Şimşek devamında şu tespitlerde bulundu: 

“İslamcıları tehlikeli gören Türkiyeli terörist kim: Abdullah Öcalan. 

Suriye’de Müslümanları, İslamcıları katleden kim? Beşşar Esed. 

Müslümanların katledilmesine destek veren Türk siyasi organizasyonun adı ne: CHP. 

Resim ne kadar net değil mi? 

Şimdi, PKK’nin İran’ın kontrolünde olduğu iddiası daha da güçlülük kazanmıyor mu? 

PKK’nin başına Salihi ne güzel de yakışır değil mi?

Erdal şimşek’in dünkü yazısının tamamı:

PKK’yi hep şiddet ile hatırlıyorum.

70’li yıllar. Her gün sapır sapır Kürt gençleri başka bir Kürt grubu tarafından öldürülüyor. Öldürülen gençlerin hepsinin ortak özelliği, silaha ve şiddete karşı olmalarıydı.

Yaşım çok küçük olmasına rağmen politik bir ailenin bireyi olmamdan dolayı birçok hadiseyi yakından görme imkânım oldu.

KUK, KAWA, Rızgari, Ala Rızgari başta olmak üzere, Hısterka Sor, DDKO, DDKD gibi birçok örgüt ve derneğin çatısı altında faaliyet gösteren gençler hep bir bir öldürülüyorlardı.

İlk önce “faşistler” sanılıyordu. Ancak Öldürülmeler, köylerde ve köy yollarında olunca, özellikle geceleri çift sürerken ya da harmanlıklarda olunca “Faşistler” iddiasının bir karalamaca olduğu kesinlik kazandı. Çünkü çok iyi hatırlıyorum, şehir merkezindeki “Faşist” denen MHP’lilerin en ileri geleni Hacı Mustafa, öldürülen Kürt gençlerin ailelerine taziye ziyaretine gelmiş Fatiha okumuştu.

Ve katillerin “Apocular” olarak bilinen Ankara merkezli bir örgüte mensup oldukları ortaya çıkmıştı.

“Apocular” denen grubun katliamları ve terör faaliyetleri, hep meşkûk ilişkileri ile bilinen dönemin AYDINLIK gazetesi tarafından propaganda-haber olarak veriliyordu.

Sayısal olarak çok az olmalarına rağmen inanılmaz bir sözlü ve yazılı propaganda faaliyetleri yürütüyorlardı. Ve tabi bu propaganda faaliyetinin merkezinde AYDINLIK bulunuyordu.

Hiç unutmam. Özellikle 1979’dan sonra şehirlere giden politik gençler eğer yol kontrolüne takıldılarsa mutlaka gözaltına alınır ve daha sonra günlerce yatalak kalacakları bir işkenceye maruz bırakılıyorlardı. Kimi ise tutuklanıyordu.

Bu “yol kontrolü” ve “Yol devriye”lerinden ne hikmetse bellerinde silahları olan “haşin bakışlı” “Apocu abiler”imiz ellerini kollarını sallayarak geçiyorlardı.

Ve gün geldi, asker düdüğü çaldı. Herkes içeri alındı. Babalarımız, abilerimiz, ablalarımız…

Kimi öldürüldü, kimi yıllarca yargılandı, kimi hüküm giydi. Özetle, Kürt illeri başta olmak üzere, Kürtlerin yoğun yaşadıkları illerde kelimenin tam anlamı ile “alan temizliği” yapıldı.

Ve dört sene sonra yeniden PKK’nin adını duymaya başladık namlulardan kusan ölümlerle.

PKK’nin Kürtlere ikinci büyük darbesi, “Aile” mefhumu ve otoritesini ortadan kaldırmak oldu. Tıpkı jandarma gibi, o da tutup “Ailenin direği” baba ve otorite annenin varlığını ayaklar altına aldı.

Bizans, Selçuklu ve Osmanlı’dan beri köyüne toprağına bağlı kalan Kürtler, PKK’nin terör ve tedhişleri sonucunda toprağından koptu. Kültüründen, İslami ahlakından, geleneklerinden uzaklaşan lümpen Kürt gençleri türedi şehirlerde.

Ve PKK’nin Kürtleri sekülerleştirme hareketi olduğu böylece bir kez daha anlaşılmış oldu. İslam, aile, sosyal çimento olan gelenek ve toplumsal ahlak ile alakalı Kürtleri var eden bütün moral değerlerini yerle bir etti. Kürt, İslamdan uzaklaştıkça lümpenleşti. Lümpenleştikçe eridi yok oldu.

Ve büyük iddialarla ortaya çıkan PKK son 40 yıldır Türkiye ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ayağına vurulan bir kement oldu sanki. Türkiye hep kaybederken, Birkaç komşu, bütün batılı müttefikler ile belirli çevreler ve apoletliler hep kazanan oldu.

Ve son Şemdinli saldırısı ile PKK çok büyük bir darbe aldı. Hem Kandil’i çok iyi bilen ve her gün temas halinde olan civar ülkelerdeki kaynaklarımdan aldığım haberler şu sonucu ortaya çıkarıyor: PKK’nin savaşma kabiliyeti çok ağır bir darbe aldı. Türkiye bu tutumundan vazgeçmezse, PKK, bu yeteneğini tamamen kaybedecek.

Örgüt, “gerilla harbi”nden “şehir terörü”ne yönelecek. Bunun için de elinde avucunda kalan üç beş intiharcıyı kullanacak. Türkiye ve halkı sinirlerine hakim olursa şehir bombalama işleri de bir süre sonra bitecektir. Çünkü gönderilen intiharcıların sayısı iki elin parmak sayısı kadardır.

Şemdinli’de PKK’ye vurulan darbe bir dönüm noktasıdır. Artık PKK için hayallerin bittiği bir eylem olarak yerini terör tarihi sayfalarında alacaktır.

PKK’nin başına İran Dışişleri Bakanı yakışır mı?

PKK, AK Parti’nin hükümetin dümenine geçmesinden sonra, eylem ve söylem değişikliğine gitmesi dikkat çekti. Önceden hep “TC” diyen PKK, bu sefer “AK Parti hükümeti” söylemini kullanmaya başladı. Bu sözlerinin sırrı, 2005 yılında benim imzamla yayımlanan “İmralı PKK’nin Yeni Karargâhı mı” isimli kitabımda yer alıyor.

Şemdinli’de PKK’ye vurulan darbe bir dönüm noktasıdır. Artık PKK için hayallerin bittiği bir eylem olarak yerini terör tarihi sayfalarında alacaktır.

Öcalan, “Türkiye’de İslamcıların çok tehlikeli olduğunu, bunlara karşı Türk laik ve ordusu ile işbirliğine gidilebileceği” yönünde talimat veriyordu.

PKK, Ergenekon ve diğer çetelerin ortak söylemde buluşması tesadüf değil.

Dün Cumhuriyet gazetesine mülakat veren İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi’nin sözleri veya Ergenekoncu bir generalin sözleri ile birebir aynı: “İslami Cihad yapanlar çok tehlikeli. Suriye yıkılırsa bu tehlike sınırımıza yerleşecek. Cihadcılara karşı el birliği ile savaş vermemiz lazım.”

Söz kime ait, adında “İslam” bulunan İran rejiminin Dışişleri Bakanı.

İslamcıları tehlikeli gören Türkiyeli terörist kim: Abdullah Öcalan.

Suriye’de Müslümanları, İslamcıları katleden kim? Beşşar Esed.

Müslümanların katledilmesine destek veren Türk siyasi organizasyonun adı ne: CHP.

Resim ne kadar net değil mi?

Şimdi, PKK’nin İran’ın kontrolünde olduğu iddiası daha da güçlülük kazanmıyor mu?

PKK’nin başına Salihi ne güzel de yakışır değil mi?

10.08.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder