4 Şubat 2012 Cumartesi

Kanuni Sultan Süleyman dönemi

Şah İsmail’in 1524’de ölümünden sonra, yerine oğlu Şah I. Tahmasb geçti. Şah Tahmasb, babası gibi Osmanlı içerisinde ajan dervişler göndererek Şia propagandası yaptırmaya devam etti. Bir taraftan Osmanlı’da Şii temelli iç isyanlar çıkarırken, diğer taraftan Osmanlı’nın düşmanları Venedikliler ve Avusturya ile anlaşmalar yaptı. Bu anlaşmalar sonucunda Osmanlı’ya doğudan ve batıdan saldırılar düzenlendi.

Bunun üzerine Kanuni Sultan Süleyman, Avusturya’yı yenilgiye uğrattıktan sonra altıncı seferini büyük bir tehlike olarak gördüğü Safeviler üzerine gerçekleştirdi. Bu sefere Irakeyn ismi verildi. Bu dönemde Doğu Anadolu, Ermenistan, Nahçıvan ve Bağdat gibi önemli şehirler İran’ın kontrolü altındaydı.

1533 yılında başlayan ilk seferde Veziriazam İbrahim Paşa önden gönderildi. Van ve Ahlat’ı, ardından kan dökmeden Tebriz’i teslim aldı. Hemedan’a kadar ilerledi. İlerleyen ordu Bağdat’ı fethetti. Sultan Süleyman burada Hz. Ali, Hz. Hüseyin, Ebu Hanife, Musa Kazım, Abdülkadir-i Geylani türbelerini ziyaret etti.

1535′te İran Şahı Tahmasb’ın saldırısı üzerine Sultan Süleyman Tebriz’e gitti. Daha sonra Tebriz’den Ahlat’a, oradan da Diyarbekir’e dönünce, Osmanlı ordusunun çekilmesiyle yeniden harekete geçen Tahmasb, boşaltılan yerleri alarak Tebriz’e tekrar yerleşti.

Osmanlı Ordusu bu seferlerde Tebriz’i birkaç kez alsa da Osmanlı toprağına katamadı. Ancak Kanuni, Irakeyn ismi verilen seferinde Kuveyt, Lahsa, Katif, Necd, Hemedan, Katar, Bahreyn, Kasr-ı Şirin ve Bağdat şehirlerini ele geçirerek İran’a karşı askeri üstünlüğünü ispat etti.

Osmanlı on beş sene içerisinde Boğdan, Budin, Estergon seferlerini ve kuşatmalarını düzenledi. 1534′de Bağdat ve Tebriz, 1538′de Boğdan’ın tamamı ve Preveze, 1541′de Macaristan’ın tamamı, 1543′de Estergon’u fethetti.

Kanuni Avrupa üzerinde eşi görülmemiş bir Müslüman egemenliği tahsis etti. Osmanlı Avrupa’da Hz. Peygamber’in sancağını dalgalandırırken, İran yine boş durmuyor; bir taraftan Şia propagandası yapıyor, bir taraftan da kaybettiği toprakları geri alıyor, Müslüman ahaliyi katlediyordu.

Kanuni Avrupa’daki Hıristiyan topraklara İslam’ı götürürken ve Hıristiyan topluluklar İslam dinini seçerken, İran Şahı Tahmasb, Halife adı verilen Şii casusları Anadolu’ya göndererek Osmanlı topraklarında ve Müslümanlar arasında Şiiliği yaymakla meşguldü.

Kanuni Avusturya seferinde iken, Şah Tahmasb Tebriz, Nahçıvan ve Van’ı ele geçirdi. Şii hâkimiyetini güçlü bir şekilde tesis etti. Önce Van’ı isteyen Sultan Süleyman, ulema ve bazı paşaları memur ettikten sonra kendisi Tebriz’e girdi. Tekrar Van’a gelen padişah 24 Ağustos 1548′de Van’ı İranlıların elinden tekrar aldı. Bu dönemde Kuzey İran’da Osmanlıların yardımı ile Şirvan eyaleti kuruldu.

Safeviler 1553 yılında tekrar saldırıya geçti ve Erzurum’u kuşattı. Bunun üzerine Kanuni 12. seferini de (1553-1555) Azerbaycan’a yaptı. Bu sefere Nahçıvan Seferi de denir. Osmanlı ordusu, Kars, Nahçıvan ve Erivan’ı ele geçirdi. Köşeye sıkışan Şah Tahmasb’ın isteği ile Amasya Anlaşması yapıldı (1555). Bu anlaşmayla, Doğu Anadolu Osmanlı topraklarına katılarak Şii tehlikesinden nispeten arındırılmış, Hint ticaret yolu üzerindeki Irak arazisi ele geçirilmiş, Müslüman hacıların ve tüccarların can güvenliği sağlanmıştır.

Şii İran, Saray’a kadar sızdı

Şehzade Mustafa Olayı, Türk – Osmanlı Tarihi açısından İran ve Şia tehlikesini gösteren ibretlik bir olaydır. Şehzade Mustafa, Kanuni’nin göz bebeği, en büyük oğlu ve tahtın en büyük varisiydi. Osmanlı ile Safeviler savaş halindeyken, İran Şahı ajan dervişleri vasıtasıyla, Şehzade Mustafa’nın yanına kadar sızmıştı. Bir şekilde şehzade kandırılarak artık padişah olması gerektiği yönünde ikna edildi. Şehzade Mustafa telkinlere uyarak, İran Şahı Tahmasb’a kendisinin padişah olacağına dair mektuplar gönderdi. Şehzade ile Şah’ın mektuplaşmasında, Kanuni’nin tahttan indirilmesi için planlar yapılmaktaydı.

Osmanlı, Bizans oyunlarından sonra bu kez Şii İran oyunları ile karşı karşıyaydı. Tehlikenin farkına varan, şehzadesinin zihnen zehirlendiğini gören Kanuni oğlunu otağına çağırtarak, bizzat gözleri önünde boğdurttu. Bu şekilde İran, Saray’ın içerisine kadar sızdı ve tahtın en büyük adayını -dolayısıyla gelecekte İran’ın korkulu rüyası olacak bir şehzadeyi- öldürtmeyi başardı.

İran Şahı Tahmasb, Osmanlı tahtının ikinci adayını da kendi elleriyle öldürdü. Şehzade Bayezid ayaklandıktan sonra öldürülmemek için İran topraklarına sığındı. Kanuni, Şah Tahmasb ile yaptığı yazışmalarla isyankâr oğlunun geri verilmesini istedi. 25 Eylül 1561’de Şah Tahmasb elinde bulunan şehzadeleri Kazvin’de boğdurtup naaşlarını geri gönderdi ve bu cenazeler Sivas’a getirilip gömüldüler.

İran Şahı bu hareketiyle güya Amasya Anlaşması’ndaki barışı bozmamak için kendisine sığınan şehzadeyi öldürttüğünü açıkladı. Ardı ardına şehzadelerin ölümünde Safevi Şahının parmağı vardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder