Milat Gazetesi yazarı İsmail YAŞA İran ve ABD arasındaki gizli anlaşmayı yazdı. Bu anlaşmaya göre İran Amerika’nın dünya liderliğini ve
Amerika da İran’ın bölgesel liderliğini kabul edecek. Buna göre Körfez
bölgesi, Irak ve Afganistan İran’ın doğal nüfuz alanı sayılacak ve
Tahran’ın Orta Asya’dan Lübnan’a, Mısır’a ve Afrika’ya uzanan daha geniş
bir bölgedeki rolü onaylanacak.
İşte o yazının tamamı:
(İSMAİL YAŞA/Milat Gazetesi)
BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri
ile Almanya’dan oluşan “5 artı l” ülkeleri ve İran arasında İstanbul’da
başlayan nükleer konulu müzakerelerin ikincisi bugün Bağdat’ta
yapılacak.
İstanbul’da temeli atılan
müzakereler Bağdat’ta olumlu sonuçlanırsa bundan en çok
yararlanacaklardan biri de Nuri El maliki olacak.
Taraflar arasında anlaşma sağlanabilmesi
için Türkiye’nin gösterdiği tüm çabalara rağmen sonuçta hiç de hak
etmediği halde artı puan Irak’ın hanesine yazılacak.
İran’ın nükleer programı dolayısıyla Batı’yla yaşadığı gerilimin sona ermesi Türkiye’yi nasıl etkileyecek?
Türkiye’nin lehine mi olacak, aleyhine mi?
Bu sorunun cevabı hem “evet” hem de “hayır”. . .
Bağdat zirvesi öncesi beklentiler, İran ve “5 artı l” arasında karşılıklı tavizlerle birçok konuda anlaşma sağlanacağı yönünde.
Zaten oldukça gerilimli ve sorunlu bir bölgede yeni çatışmalar yaşanmasının önlenmesi Türkiye’nin de arzu ettiği bir sonuç.
Fakat toplantıyla ilgili basına
sızan haberler verilecek tavizlerin Batı ve İran için yararlı olsa bile
Türkiye ve bölge için hayırlı olmayacağını gösteriyor.
Tahran ve Washington arasında doğrudan ve dolaylı görüşmelerin ardından oluşan hava olumlu.
Taraflar arasında İsviçre, Umman ve
tabii ki Nuri El Maliki yönetimindeki Irak’ın arabuluculuğuyla yürütülen
pazarlıklarda sona yaklaşıldığı ve her iki tarafın da memnun olacağı
bir anlaşmanın bugün geçmişe oranla daha yakın olduğu söyleniyor.
Anlaşmanın özeti şu:
İran Amerika’nın dünya
liderliğini ve Amerika da İran’ın bölgesel liderliğini kabul edecek.
Buna göre Körfez bölgesi, Irak ve Afganistan İran’ın doğal nüfuz alanı
sayılacak ve Tahran’ın Orta Asya’dan Lübnan’a, Mısır’a ve Afrika’ya
uzanan daha geniş bir bölgedeki rolü onaylanacak.
İran’ın barış amaçlı nükleer teknoloji elde etme hakkı tartışmasız kabul edilecek.
Buna karşılık İran’da nükleer
silah üretmeyeceğini garanti edecek ve nüfuz alanındaki bölgelerde
Amerikan çıkarlarını tehdit eden faaliyetlerde bulunmayacak.
Bağdat’ta İran ve “5 artı l” arasında
anlaşma sağlanması halinde öncelikle Tahran’a uygulanan ambargoların
kaldırılması ve karşılıklı güven tesisine yönelik birtakım adımların
atılması, ardından da Amerika ve İran’ın ortak hareket ve kapsamlı çözüm
için masaya oturarak yüz yüze görüşmeler yapması bekleniyor.
Gözlemcilere göre Washington ve Tahran
arasında yapılacak olası bir anlaşmada İsrail’in İran’a askeri operasyon
düzenlemeyeceği, Suriye’deki rejimin özüne dokunulmayacağı ve Irak’taki
mevcut yönetim yapısı bozulmayacağı, Bahreyn yönetimine Şii muhalefetle
masaya oturması için baskı yapılacağı garanti edilecek.
Türkiye, Suriye’de Baas rejiminin ve Irak’ta Nuri El maliki hükümetinin gitmesini istiyor.
İran ise nükleer silah elde etme
çalışmalarını bir süre askıya alma karşılığında her iki ülkede de mevcut
yönetimleri koruma peşinde.
Irak’ta da, Suriye’de de Amerika’nın Türkiye’nin değil İran’ın tavrına daha yakın durduğunu söylemek yanlış olmaz.
Washington, uzun süredir Suriye muhalefetini silahlandırmak isteyen Körfez ülkelerine baskı yaparak bunu engelliyor.
Türkiye’ye yönelik düşmanca tavrını
demeçlerine yansıtmaktan çekinmeyen Nuri El Maliki’nin ise Washington ve
Tahran’dan destek aldığı malum.
Fakat daha önce denklemde yer almayan güçlü bir unsur Arap Baharıyla birlikte artık devrede.
Bölge ülkeleri halkları. . .
Amerika ve İran ne kadar anlaşırlarsa anlaşsınlar, Suriye’de Baas rejimini ayakta tutabilmeleri mümkün değil.
Arap halklarının başkaldırısı masa başında kurulmak istenen düzenleri bozacak güçte.
Körfez ülkeleri yönetimleri ve halkları da yukarıda bahsedilen türden bir uzlaşıya şiddetle karşı çıkacaktır.
Halkların iradesine aykırı dengelerin artık uzun süre yaşama şansı yok!
23.05.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder