ABD’nin 16 istihbarat kurumunun
ortaklaşa hazırladığı “Küresel Eğilimler 2030″ raporu yayımlandı.
ABD’nin ‘eşitler arasında birinci’ olduğu çalışmada, Asya ekonomide Batı’yı geçiyor. Türkiye ise geleceğin dünyasında belirleyici aktör olacak.
Küresel güç hiyerarşisinde ABD’nin
“eşitler arasında birinci” olarak göründüğü raporda 2030 yılında Çin,
Hindistan ve Brezilya’nın oluşturduğu Asya ve Latin Amerika ülkelerinin
küresel ekonomideki ağırlıkları Kuzey Amerika ve ABD’nin oluşturduğu
Atlantik Bloku’nu geçiyor. Çin’in 18 yıl içinde dünyanın en büyük
ekonomisi haline geleceği öngörülen raporda, “Tektonik kaymalardan sonra
küresel ekonominin sağlığı geleneksel batı ülkelerinden çok dünyanın
gelişen ekonomilerinin performansına bağlı olacak” denildi.
ABD’yi bekleyen belirsizlik
Çin, Hindistan ve Brezilya dışında
bölgesel güçler olarak Türkiye, Kolombiya, Endonezya, Nijerya ve Güney
Afrika’nın da küresel ekonomideki pozisyonlarının belirleyici hale
geleceği belirtiliyor. Rusya, Japonya ve AB ülkeleri için ise,
“Muhtemelen ekonomilerindeki görece düşüş devam edecek” deniliyor.
Ekonomik büyümelerine rağmen Çin ve Hindistan’da gelir dağılımından
kaynaklanan sorunlar ile su ve teknolojik yatırım için kaynak sıkıntısı
çekecekleri tahmin ediliyor. Raporda Güney Asya’nın en büyük probleminin
enerji sıkıntısından kaynaklanacağı belirtilerek, “ABD’nin küresel
diplomasideki rolü önümüzdeki 15-20 yıl içinde büyük bir belirsizlikle
karşılaşacak. ABD’nin yeni yükselen güçlerle ilişki tarzı, uluslararası
sistemin geleceğini ve küresel düzenin alacağı şekli belirleyen en
önemli faktörler olacak” denildi.
Yeni Ortadoğu için öngörüler
Arap Baharı sonrasına da değinilen
raporda, “Ortadoğu’nun genç nüfusu yaşlanacak. Yeni teknolojiler yeni
enerji kaynaklarının bulunmasına yol açacağı için dünyanın gaz ve
petrole bağımlılığı azalacak. Bu da Ortadoğu ekonomisini daha da
çeşitlendirecek” görüşü ileri sürüldü. Ancak Ortadoğu’nun kaderinin yine
de siyasi gelişmelere göre şekilleneceğinin belirtildiği raporda, “Eğer
İran nükleer silah geliştirirse bölge istikrarsız bir geleceğe
yönelecek. Demokratik hükümetlerin işbaşına gelmesi halinde ise
İsrail-Filistin sorununda ilerleme sağlayarak pozitif sonuçlara
ulaşabilir” denildi.
Kaynak: Yeni Şafak Gazetesi – 11.12.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder