25 Aralık 2012 Salı

İran: Dün Neyse Bugün de O…

(OSMAN AKYILDIZ/Milat Gazetesi)          Pragmatik Fars politikası kadim Pers medeniyetinin uzantısı olarak tarih boyunca farklı isimler altında klasik siyasetini yürütmüştür. Değişen sadece isimler olmuştur. Persliler, Safeviler, Şah dönemi ve İslam Cumhuriyeti dönemi bu minvalde hep aynı kalmıştır. Tarih boyunca bir kez olsun Batı ile savaşmayan İran, takiyyeci anlayışı sayesinde sürekli Sünnileri yanına çekmeyi bilmiştir. Özellikle devletsiz kalan Sünnilerin ilk defa Humeyni devriminden sonra heyecana kapılması ve İran’a yönelik bir sempati duymaları sonrasında İran devleti, Batı’ya karşı devrimin sıcaklığını çok iyi kullandı, Sünni coğrafyada alttan alta Şii yayılmacılığına başladı. Mesela Bosna-Sırp savaşında savaşmış olan Yahya Konuk, Bosna cihadından Afgan tecrübesine kadar, üstelik önceleri bir İran sempatizanı olmasına rağmen İran’ın rolünü ve cihad karşısındaki tutumunu, bunun yanında nasıl da işgalcilerle birlikte olduğunu çok acı bir şekilde Cihadın Mahrem Hikâyesi kitabında uzun uzun anlatır.

Yeni değil devrimin olduğu 1979 yılında şehid âlim Abdullah Azzam’ın İran hakkındaki sorulara verdiği cevaplar aslında İran’ın tarihi duruşunu gözler önüne sermektedir:

-İran Afganistan’a herhangi bir yardımda bulundu mu?

-Hayır

-Afganistan’da yedi liderlik var, nasıl olur da dünyadaki Müslümanları birleştirebiliriz?

-İran, Afganistan’da gerçek bir Sünni İslami devletin kurulmasını istemiyor. Çünkü bu İran’daki Şiilerin zayıflığını ortaya koyacaktır. İnsanlar Afganistanlı Müslümanlar ile İranlı Müslümanlar arasında yakınlaşma olduğunda İranlıların Allah Taala’ya karşı yalan söylediklerini göreceklerdir.

-İslamabad Şura’sında Mücahidlerin geçici hükümet kurulmasında ittifaka vardı. Neden sonrasında ihtilafa düştüler ve İran’ın onlara karşı duruşu neydi?

-İran’ın duruşu gerçekten son derece kötü olup kesinlikle tek bir silah dahi vermemiştir, yine Mücahidlerin çoğunun yiyecek için Herat’a ulaşmalarına izin vermemiştir.

-Peki neden?

-İlk olarak: çünkü onlar hemen yanı başında bir Sünni devletin kurulmasından nefret etmekte, bunun bölgede Şii yayılmacılığını durduracağına inanmaktadırlar. İran kendisinin İran’dan Pakistan’a oradan Irak’a, sonra Suriye, sonra Lübnan, sonra güney Türkiye’ye kadar yayılan bir Şii imparatorluğu rüyasına sahiptir. Türkiye’nin güneyinde Nusayriler (Aleviler) yaşamakta olup bunlar gelecekte İran’ın yanında duracaklardır.

Suriye Nusayri’dir, Emel ve Hizbullah Şii’dir, Irak’ta Saddam’a karşı savaş açarak onun burayı kendilerine teslim etmesini ve burada Şii devleti ilan etmelerini beklediler. Yine yaklaşık 10 ila 13 milyon arasında Şii Pakistan’da yaşamaktadır.  Bunlar Büyük Şii İmparatorluğu hayali kurmaktadırlar.

Peki, bunların rüyalarını kim durduracak, önlerinde kim duracaktır? Elbette hemen yanı başında kurulacak bir Sünni devlet, yani Afganistan’daki Sünni devlet. Bu nedenle onlar yanı başlarında güçlü bir Sünni devletin kurulmasından nefret etmektedirler.

İkinci olarak: İran ümit etmekte ve zannetmekteydi ki cihad başarısızlığa uğrayacak ve Afganistan bölünecektir. Sanırım Rusya eğer Afgan cihadına karşı durursa ve Afgan cihadına yardımcı olmazsa İran’a söz verdi. Afganistan bölündüğünde kuzey kısmını Rusya alacak, güney kısmı ölü devlet olacak ve batı kısmı da İran’a verilecekti. Şimdi yanımda bir komutanım var. Şunları söyledi: Pakistan’dan askeri elbiseler, ayakkabılar ve yiyecekler satın aldık, bunları Ribat’a gönderdik, ancak İran hükümeti bunlara el koydu ve aldı. Ribat aracılığıyla yardımları Herat’a gönderdim, dört ay boyunca İran sınırında bekletildi. Soğuktan ölen mücahidlere ayakkabıların ve elbiselerin ulaştırılmasına izin vermediler.

Neden?

Bunun Amerikan ürünü olduğunu söylediler?! Kendilerine şunu söyledik: Bunlar Pakistan’da üretildi. O zaman da şu cevabı verdiler: Onlar Amerikan uşaklarıdır!!

Bu nedenle şimdi İran içerisinde muhacirler için mülteci kampları var, ismi Muhammed, ismi Ayşe olan Afganlı mülteciler yaşıyor buralarda. Kızı Hatice ya da Hatice’nin oğlu Muhammed. Aralarında üç kilometre olmasına rağmen Muhammed’in kız kardeşi Hatice’yi ziyaret etmesine izin vermiyorlar. Sadece eğer hükümet kendisine izin verirse bu gerçekleşiyor!!! Devletin kararına göre Afganlıların çalıştırılması yasak, lokantalar ve oteller yasak, eğer herhangi bir Afganlının lokantada çalıştığı tespit edilirse lokanta sahibi İran devletine ceza olarak 4.000 tümen ödemek zorunda. Onlar Afganlılara hakaret etmekte, onları küçük görmektedirler. Gazeteleri bile yazdı, Afganlıları hastalıklı, musibet gibi görmektedirler.

İranlılardır ilk olarak cihadın başarılı olduğu ortaya çıkınca en kötü şekilde tutum sergileyenler. Irak savaşı sona erince bu sefer Afganistan’a dadandılar, şimdi Amerika ile birlikte hareket ediyor.

Onlar Amerika’ya karşı olduklarını söylüyorlar! Yalan söylüyorlar… Yalan söylediler. Onlar aynı Batı-Amerika-İran planını taşımakta; Afganistan’da bir İslam devletinin kurulmasını engellemeye çalışmaktadırlar.                       (Devam edecek)

20.12.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder