25 Aralık 2012 Salı

Suriye Türkmenlerine dikkat!

(HASAN CELAL GÜZEL/Sabah Gazetesi)          Gecen yıldan beri yazıp duruyorum: Suriye’de BAAS dikta rejimi devrilecek ve Beşar Esad gidecektir. Bu kaçınılmaz sonuç bu yılın başında alınabilir ve yüzbinlerce insan katliamdan, zulümden ve mülteci olmaktan kurtarılabilirdi. Lâkin BM’nin pasif kalması, Rusya’nın engellemesi, ABD’nin başkanlık seçimini beklemesi ve AB ile NATO’nun çekingenliği bu facianın uzamasına sebep oldu. Bu arada, biz, doğru bir politika takip ettik; Suriye muhalefetini destekledik ve Suriyeli mültecilere kucak açtık. Ancak, bence daha aktif ve cesur davranabilseydik, hem bu katliam bu kadar uzun sürmezdi, hem de dikta rejiminin sonunu getirme şerefi tamamen bize ait olurdu.

Gene de Suriye’deki eli kanlı dikta rejiminin ve katil diktatör Esad’ın yıkılmasında en büyük pay Türkiye’nin olmuştur. Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Şebbiha milislerine taş çıkartan bizim şaşkın muhalefetin tezviratına rağmen, BAAS rejimine ve Esad’a karşı fakat Suriye halkından yana politikalarını ısrarla uygulamaya devam etmişlerdir.

Putin’in son ziyaretinde Erdoğan’ın Esad konusunda onu ikna etmesiyle Suriye’deki kanlı diktatörlüğün sonuna gelinmiştir. Bu bakımdan da dikta rejiminin sona ermesinde Türkiye’nin rolü büyüktür.

Şimdi artik en önemli husus, Esad’dan sonra Suriye’de iç savaşın bitirilmesi ve yeni yönetimin düzenlenmesidir. Bu konuda, krizin başlangıcından beri açıkça Suriye’deki muhalif güçlerin yanında yer alan Türkiye’nin söz sahibi olması normal karşılanmalıdır. ‘Yeni Suriye’nin doğumunda, Suriye Ulusal Konseyi’ni oluşturan Türkiye’nin ebelik yapması tabiidir.

Geçen hafta İstanbul’da yapılan “Suriye Türkmenleri Platformu Toplantısında Dışişleri Bakanı Davutoğlu, ‘Arzumuz, halkıyla barışık, halkına zulmetmeyen, halkını hakkıyla temsil eden yeni bir Suriye’nin doğmasıdır(…) Bütün Suriye halkı, hiçbir ayrım gözetmeden bizim kardeşimizdir ve kardeşimiz olarak kalacaktır’ demiştir.

Türkiye’nin Suriye politikası, Suriye’nin toprak bütünlüğü esasına dayanmaktadır. Dolayısıyla, Suriye’de ayrı bir Nusayri ve Kürt devleti kurulmasına izin verilmeyecek; Arapların, Türkmenlerin, Kürtlerin, Hıristiyanların. Sünnîler ve Nusayrilerin hakları korunacaktır.

Suriye’de nüfusun yüzde 15′ine tekabül eden 3. 5 milyon Türkmen yaşamaktadır. Ayrıca, kimliklerini unutmuş olan en az 3 milyon civarında Türk asıllı Suriyeli vardır. Bugün Suriye’de Araplardan sonraki ikinci büyük nüfus çoğunluğu Türkmenlerdedir. Suriye’deki muhalefetin ‘Özgür Suriye Ordusu’ndaki öncülüğünü Türkmenler yapmaktadır. Türkmenlerin, Fatih Sultan Mehmet ve Sultan Abdülhamid tugayları, hürriyetleri için aslanlar gibi çarpışıyorlar.

Bugüne kadar Suriye Türkmenleri hep ezilmişler, asimile edilmeye çalışılmışlar ve hiçbir hakka sahip olamamışlardır. Suriye Türkmenlerinin bugünkü hedefleri, yeni oluşumda haklarının -hiç değilse 1921 Ankara Antlaşmasında olduğu gibi- anayasa çerçevesinde korunmasının sağlanmasıdır. Ortaya çıkacak sivil ve demokratik bir siyasî sistemde Suriye Türkmenlerinin de haklı beklentileri vardır.

Türkiye, bu defa Suriye Türkmenlerini ihmal etmemeli; her türlü siyasî, sosyal, ekonomik ve kültürel haklarını alabilmeleri için bütün gücüyle gayret göstermelidir.

18.12.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder