Hayatının yarım asırlık kısmını insan hakları savunuculuğuna adayan, 7 yılını ise cezaevinde geçiren 84 yaşındaki Suriyeli muhalif Heysem El Malih, Beşşar Esed’i 5 yıl önce yazdığı 8 mektupla uyarmasına rağmen reform için adım atmadığını söyledi.
Hayatının yarım asırlık kısmını insan
hakları savunuculuğuna adayan, 7 yılını ise cezaevinde geçiren 84
yaşındaki Suriyeli muhalif Heysem El Malih, Beşşar Esed’i 5 yıl önce
yazdığı 8 mektupla uyarmasına rağmen reform için adım atmadığını
söyledi. Rejime muhalefeti yüzünden hakimlik görevine son verilen ve
avukat sıfatıyla ülke içinde kalıp Baas’ın insan hakları ihlallerinin
takipçisi olarak 10 yıl önce ‘en iyi insan hakları savunucusu’ ödülü
alan El Malih, “Halkın her an patlamaya hazır bomba olduğunu söyledim; ama umursamadı.” dedi.
Oluşumuna katkıda bulunup 3 ay üye
olduğu Suriye Milli Konseyi’nden ayrıldıktan sonra “Suriye Devrimi
Mütevelli Heyeti” adıyla yeni bir yapı oluşturan El Malih, Cihan Haber
Ajansı’na İstanbul’da verdiği röportajda, Suriye cezaevlerinde
halihazırda yarım milyon kişi bulunduğunu söyledi. Son Türkiye
ziyaretinde Hatay’a giderek Özgür Suriye Ordusu yetkilileriyle de
görüşen El Malih, Esed rejiminin bir karton kutu gibi aniden
çökebileceğini, buna hazır olunması gerektiğini vurguladı.
İran Suriye halkının düşmanı
50 yıl boyunca rejimin masum insanlara
yaptıklarını ve hapiste yaşadıklarını anlatırken gözyaşlarını tutamayan
El Malih, Baas’a destek veren İran’a sert eleştiriler yöneltiyor: “İran, Esed ile birlikte bir strateji planladı. Fakir Sünnilere Şii olmaları için para verdiler. İran istihbarat servisi, Suriye ordusuna eğitim verdi. Çok sayıda İranlı Esed ordusunda savaşıyor.”
İran’ın kendisine ‘birlikte çalışma’ teklifinde bulunduğunu anlatan El
Malih, kendisinin bunu reddetme sebebini şöyle açıklıyor: “Çünkü İran, Suriye halkının düşmanı.”
Esed’i 5 yıl önce uyardım, dinlemedi
Suriye’deki özgürlük ve insan hakları
mücadelesinin ‘Arap Baharı’ndan uzun yıllar önce başladığını dile
getiren El Malih, kendisinin 1980-1986 yılları arasında 7 farklı
hapishane dolaştığını söyledi. O dönemde Suriye’de 50 bin tutuklu
olduğunu kaydeden hukukçu El Malih, aralarında çok sayıda avukat,
öğretmen ve doktorun da bulunduğu binlerce kişiyi kaybettiklerini
söyledi.
Suriye’de yaşanan sıkıntılar ve halka
yapılan baskılar konusunda yönetimi uyardığını ifade eden El Malih, “Şam
İstihbarat Merkezi müdürü ile 4-5 yıl önce çok açık konuştum. Ona,
‘sokaklarda kan görüyorum’ dedim. ‘Bu savaş bitmeli, eğer bitmezse
Suriye’deki insanlar her an bomba gibi patlayacak’ dedim. Bu, benim 5
yıl önceki düşüncemdi. Ancak umursamadılar. Üst düzey istihbarat
yöneticilerine, bakanlara ve Beşşar Esed’e 8 mektup gönderdim. Gelecekle
ilgili düşüncelerimi ilettim. Kendim için hiçbir şey istemediğimi
söyledim; ancak umursamadılar.” diye konuştu.
5 bin kişiden sadece beni serbest bıraktılar
Geçen sene şubat ayında cezaevindeyken
devrimin başlamakta olduğunu gözlemlediğini ifade eden El Malih,
cezaevinde bulunan mahkumları devrimcilerle birlik olmaları için teşvik
ettiğini anlattı. Daha sonra 8 Mart 2011 günü serbest bırakıldığını dile
getiren El Malih, “Şam’ın El Harika bölgesinde Şubat ayında bir gösteri
olmuştu. Daha sonra Emevi Camii’nde 5-6 bin kişilik büyük bir gösteri
yapıldı. Muhaberat, göstericilerden çoğunu tutukladı. Ben hapisten
çıktığım sırada politik sebeplerden dolayı tutuklu 5 bin kişi vardı;
ancak sadece beni serbest bıraktılar.” sözleriyle cezaevinden çıkışını
anlattı.
Yönetim karşıtı gösterilerde binlerce
kişinin tutuklandığını kaydeden muhalif El Malih, ülkenin adeta bir
cezaevine dönüştüğünü söyledi. “Cezaevinde yaklaşık yarım milyon insan
var.” diyen Heysem El Malih, bu kadar insana yetecek yer olmadığı için
binlerce okulun ve çok sayıda kamu binasının cezaevine dönüştürüldüğünü
aktardı.
Esed ilk günden beri insanları katlediyor
Suriye’de gösterilerin ufak gruplar
halinde başladığını ve halkın ilk olarak Esed’i düşürmek istemediğine
dikkat çeken hukukçu muhalif, “Halk ilk başta sadece politik bir değişim istedi. Güvenlik güçleri ise İlk günden itibaren vurmaya başladılar. Devrimin
başından beri altı ay boyunca göstericilere hiçbir zaman yumuşak
davranmadılar. Bir süre sonra insanlar kendilerini savunmaları
gerektiğini fark etti. Eğer birileri seni öldürmek istiyorsa senin de
kendini savunma hakkın var. Ardından ordudan askerler ayrılmaya başladı.
Önce silahsızlardı, daha sonra silahlanarak sivilleri korumaya
başladılar. Şimdi bildiğiniz gibi devrim tüm Suriye’yi kuşattı, rejim 3
bin tankla Suriye’yi sarmış durumda. Helikopter, gemiler ağır bombaları
kullanıyor. Hiçbir sebep olmadan vuruyor. 25 bin insan öldü. 2 bin çocuk
ve kadın öldü. Bunu bir düşman değil Suriyeli yapıyor. Bunu nasıl
anlayabilirsin ?” diyerek tepki gösterdi.
Suriye’deki durumun devrimin olduğu
diğer ülkelerle farklı olduğunu belirten El Malih, “Esed, dini bir ordu
oluşturdu. Üç yıldızlı ve üstü olanların hepsi Baasçı. 15 bin Sünni
komutan, askeri mahkemelerde yargılanıyor; çünkü insanları katletmeyi
reddettiler. 5 bin 764 dava ile bu komutanlar yargılanıyor. Durumları
oldukça riskli, öldürülebilirler. Öldürülmüş de olabilirler. En düşük
rütbeden en yükseğine kadar 100 bine yakın kişinin ordudan ayrıldığını
düşünüyorum.” diye konuştu.
50 yıldır Suriye halkı için çalışıyorum; ama konsey beni dışladı
Suriye Milli Konseyi’nden ayrılmasının
sebebini de anlatan El Malih, konsey üyelerini birçok kişiyi görmezden
gelerek bir şeyler yapmaya çalışmakla suçladı. Kendisinin 50 yıllık
muhalif olduğunu kaydeden El Malih, “Geçenlerde Kofi Annan Ankara’ya
geldiğinde onu görmeye gittiler. Kimse bana bu konuda bir şey söylemedi.
50 yıldır Suriye’nin içinde çalışıyorum, bu rejimin geçmişini çok iyi
biliyorum. Üç ay boyunca bu komisyonda yok sayılmış, kendimi yokmuş gibi
hissettim. Beraber çalışmak istemiyorlardı.” diyerek ayrılma
gerekçesini anlattı.
Suriye Milli Konseyi’ni hiçbir şey
yapmamakla eleştiren Heysem El Malih, “Onlara dünyanın önemli
başkentlerinde ofis kurulması gerektiğini söyledim. Ama onlar hiçbir
adım atmak istemedi. Sadece toplantı yaptılar, fotoğraf çektirdiler.
Başka hiçbir adım atmadılar.” eleştirisinde bulundu.
Baas, karton kutu gibi aniden çökebilir
El Malih, Suriye Milli Konseyi’ne rağmen
yeni bir oluşumun kurmaları hususundaki eleştirilere cevap verdi.
Konseye muhalif olmadığını, sadece başarısız olması halinde yerini
alabilecek bir yapı oluşturmaya çalıştığını söyledi. Geçici hükümet
kurmak gibi bir amaçlarının olduğunun da altını çizen El Malih,
“Kahire’deki görüşmemizden sonra etrafımdakiler benden Esed düştükten
sonra bir hükümet oluşturmamı istedi. Esed’i yalnızca tarihte kalmış bir
güç olarak görüyoruz.” ifadelerini kullandı.
Yönetimi, model olarak Sovyetler
Birliği’ne benzeten El Malih, Baas rejiminin bir karton kutu gibi aniden
çökebileceğini, muhalefetin ve dünyanın kaos yaşanmaması için
hazırlıklı olması gerektiğini vurguladı.
Kürt devleti olmaz; halk arasında mezhepsel ve etnik ayırım yok
Esed’in devrilmesinden sonra halkın
sorunsuz bir şekilde yaşayacağına inandığını söyleyen El Malih, ancak
insanlığa karşı suç işleyenlerin yargılanması gerektiğini vurguladı.
Halk arasında mezhepsel veya etnik bir
ayrılığın söz konusu olmadığının altını çizen Heysem El Malih,
“Suriyeliler bu konuda çok ferasetli. Geçmişte Suriye başbakanı bir
Hıristiyan idi. Hiç kimse niçin demedi. Çünkü o iyi bir insandı.
İnsanların dinlerini sorgulamak bize düşmez. Bizim sorumluluğumuz onlara
iyi bir gelecek vermektir” şeklinde konuştu.
Suriye’nin parçalanması veya özerk bir
Kürt devletinin kurulmasının mümkün olmadığını kaydeden muhalif El
Malih, tüm şehirlerde Kürtlerin barış içinde yaşadığını aktardı.
Esed’e tam destek veren İran, bölgeyi ele geçirmek istiyor
“İran bütün bölgeyi ele geçirmek istiyor” diyen El Malih, “İran
Hizbullah’ı destekledi. Bu yüzden Esed ile birlikte bir strateji
planladı. Esed, İranlı Şiiler için kapıları açtı. Sünni bölgelere
çeşitli birlikler yolladılar. Fakir Sünni insanlara Şii olmaları için
para verdiler.” iddiasında bulundu.
İran’ı her alanda Esed rejimine destek olmakla eleştiren asırlık muhalif, “İran
istihbarat servisi, orduya eğitim verdi. Devrim başladığında bir sürü
kişiyi savaşmaları için gönderdiler. Bununla beraber ekonomik destek
verdiler.” dedi.
İran, problemin parçası
İran’ın kendisine de “birlikte çalışma”
daveti gönderdiğini anlatan El Malih, bunu reddetme gerekçesini de şöyle
dile getirdi: “Beni aralarında görmek istediklerini ve Tahran’a gitmek
isteyip istemediğimi soran bir mesaj yolladılar. Ben bu talebi
reddettim. Çünkü İranlılar problemin bir parçası. İran, benim, aynı zamanda Suriyelilerin de düşmanı.”
Esed rejiminin artık geçerliliğini
kaybettiğini kaydeden El Malih, “Bu noktada Rusya ve İran’la karşı
karşıyayız. Bu durum yolumuzu zorlaştırıyor. 50 yıldır demokrasi için
mücadele ediyorum. Sonunda bizim kazanacağımızı düşünüyorum.” diye
ekledi.
Muhalifliği, Esed iktidarının öncesine dayanıyor
1931 Şam doğumlu Heysem El Malih, insan
hakları ihlalleri konusunda yargıya yönelik eleştirileri sebebiyle ilk
kez 1951 yılında kısa süre tutuklandı. Daha sonra mücadelesine devam
eden El Malih, 1966 tarihinde iktidara gelen yeni hükümetin olağanüstü
hal yasasına karşı çıkması sebebiyle 24 hakim ile birlikte görevden el
çektirildi. 1970′li yıllarda insan hakları savunucusu olarak çalışmaya
devam eden El Malih, 1978 yılında çalışma arkadaşlarıyla birlikte
anayasal reformlar yapılması, olağanüstü hal yasasının kaldırılması ve
siyasi tutukluların serbest bırakılmasını talep eden bir bildiri
hazırladı.
Heysem El Malih, Avukatlar Barosu
Birliği’ndeki sivil toplum faaliyetlerinden dolayı 1980 yılında tekrar
tutuklanarak 1987 yılına kadar cezaevinde kaldı. 7 Mayıs 2001′de kurulan
Suriye İnsan Hakları Derneği’nin başkanı seçilen El Malih, 2002 yılında
“Arab Program for Human Rights Activists” örgütünce ‘yılın en iyi insan
hakları savunucusu’ ödülüne ve 2006 yılında Hollanda’da Geuzen
Madalyası’na layık görüldü.
Kaynak: Yeni Şafak-13.08.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder