18 Ekim 2012 Perşembe

İran'da 'reformcu muhalefet'e yer yok

Taraf Gazetesi yazarı Akın Özçer bugünkü yazısında İran’daki reformcu muhalifleri ele alarak, o muhaliflerin 2005 ve 2009 yıllarında yapılan seçimlerde inanılmaz hilelerle nasıl saf dışı bırakıldıklarına dikkat çekti.

İran’ın Hamaney’in köktendinci ve Ahmedinejad’ın ılımlı muhafazakarlarının birbirinin alternatifi olduğu mevcut düzenle uluslar arası yükümlülüklerinden daha uzun süre kaçınmasının mümkün olmadığının altını çizen Özçer, yaşam hakkı verilmeyen reformcu muhalefetin önünün bir kez daha seçim hilesiyle kesilmemesinin, aslında beklenen değişimin yolunu açmak için yeterli olacağına vurgu yaptı.Ve yapılacak bir daha ki seçimlerde BM’ye bir kez daha dikkat çekti.

O yazının tamamı:

Bir önceki yazımda Esed rejiminin arkasında duran ve Türkiye dâhil bazı ülkeleri bundan sonra sıranın kendilerine geleceğiyle tehdit eden İran rejiminin demokrasi ve insan hakları alanındaki hâl-i pürmelâlini hatırlatmış ve bölgede kıvılcımı çoktan çakılmış olan değişim sürecine siyasi manevralar ve alaturka kurnazlıklarla daha uzun süre direnemeyeceğine dikkat çekmiştim. Bu bağlamda muhalefete yönelik baskı ve sindirmenin hileli ya da en azından tartışmalı 2009 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden bu yana arttığına işaret etmiştim.

Anımsayacak olursak, 12 Haziran 2009′da yapılan seçimleri, beklentilerin aksine reformcu muhalefetin lideri Hussein Musavi’ye karşı yüzde 62, 6 oyla ılımlı muhafazakâr Mahmud Ahmedinejad’ın kazandığının açıklanması bütün toplumu ayağa kaldırmıştı.

Musavi ve eski Meclis Başkanı Kerrubi başta olmak üzere diğer adaylar seçimlerde inanılmaz hileler yapılmış ve sonuçların tahrif edilmiş olmasından şikâyetçiydiler. Bu oldubitti karşısında muhalifler sokağa dökülmüş, Tahran ve diğer kentlerde, hatta yurtdışında protestolara başlamıştı. Gösterilerin organizasyonu, ileri ki yıllarda Kahire’nin Tahrir Meydanı’nda da görüleceği gibi, sosyal medya üzerinden yapıldığı için bu toplumsal tepki “Twitter Devrimi” olarak adlandırılmıştı. Zira böylesine büyük bir kitlesel harekete İran’da 1979 devriminden bu yana hiç rastlanmamıştı. 

Seçimlerde hile ve tahrifat iddiaları mevcut rejime desteğin azalmasıyla ters orantılı olarak giderek ciddiyet kazanıyor. Ahmedinejad’ın eski Cumhurbaşkanlarından Rafsancani’yi saf dışı bıraktığı 2005 seçimlerinin ilk turunda muhafazakâr aday Muhammed Galibaf da benzer iddialarda bulunmuş, anketlerde ikinci geldiği halde sandıktan üçüncü çıkmasını seçim hilelerine bağlamıştı. Ama Cenevre Üniversitesi profesörlerinden Muhammed Rıza Celali’ye göre hile ve tahrifatın boyutları bu defa çok daha büyüktü. Seçim bürolarını ele geçiren devrim muhafızları bazı merkezlerde sonuçları o kadar tartışılır hâle getirmişti ki. Mesela katılım oranının seçmen sayısının yüzde 70 ila 140 oranında üstüne çıktığı seçim bölgelerine rastlanırken, Kerrubi’ye, 90 bin seçmeni bulunan doğduğu kent Aligudar’dan sadece bir tek oy çıkabilmişti. Bu durum karşısında eski Cumhurbaşkanları Rafsancani ve Hatemi ve rejimin bazı siyasi şahsiyetleri oyların yeniden sayılması talebinde bulunmuştu.

Liberation 16 Haziranda haber kaynağı olan İçişleri Bakanlığı uzmanlarına dayanarak (bunların dördü sonra tutuklanacak, biri de öldürülecekti) Musavi’nin yüzde 45 oyla ilk, Kerrubi’nin yüzde 31 ile ikinci sırayı aldığını, Ahmedinejad’a sadece yüzde 13, 6 oy çıktığını açıklamıştı. WikiLeaks belgelerine göre ABD’nin Aşkabat’taki Büyükelçiliği’ne Musavi’nin bu seçimlerde 26 milyon oy aldığı (yüzde 6ı) Ahmedinejad’ın beş milyon civarında oyla son sırada geldiği bildirilmişti. 30 Haziranda Musavi seçimlerin yenilenmesini istiyor, Kerrubi ise bu sonuçları tanımadığını açıklıyordu.

Ne var ki İran rejiminin iplerini ellerinde tutanlar için seçimler hiç kaybetmeyecekleri bir oyun olmalıydı. Sonuçları günlerce protesto eden milyonların üzerine ateş açılmasına bile izin vermişlerdi. Gösterilerde resmen 21 kişinin öldüğü öne sürülüyordu ama bu sayının 150 civarında olduğunu bilmeyen yoktu. Ölümler ne kadar saklanırsa saklansın bir devrim muhafızının kurşununa hedef olarak yaşamını yitiren Nida Ağa Sultan isimli Musavi taraftarı genç kızın kameraya kaydedilen o masum görüntüsü dünyayı ayağa kaldırmaya yetmişti ama İran rejimini serbest ve dürüst seçimler konusunda yinede ikna edememişti.

Musavi ile Kerrubi üzerindeki baskılar bu seçimlerden sonra da sürdü. Kerrubi 2009′da köktendincilerin saldırısına uğrarken, iki reformcu lider geçen yıl da Mısır ve Tunus’ta başlayan Arap Baharı ile birlikte rejime karşı gösteri çağrısında bulundukları gerekçesiyle bir ara ev hapsine alındılar. İran’da başlatılan “Yeşil İsyan” muhalefet hareketinin başına geçen Kerrubi geçen 2-4 Mart genel seçimlerini ise “göstermelik” olduğu gerekçesiyle boykot etti. Hâl böyle olunca seçimler ılımlı Ahmedinejad ile ondan daha katı bir çizgiyi savunan köktendinci Hameney arasında geçti ve ruhanî liderin başarısıyla sonuçlandı. Ama İran yasama organının bugün halkı ne oranda temsil ettiği, yanıtı pek kolay olmayan bir soru elbette. 

BM Genel Kurulu’nun geçen yazımda atıfta bulunduğum 17 Şubat 2012 tarihli kararının 5. paragrafı, İran hükümetini genel seçimleri serbest, eşit ve herkese açık ve taraf olduğu İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve BM sözleşmeleri hükümlerine uygun şekilde yapmaya çağırıyordu. İran hükümeti reformcu muhalefetin boykotunun da etkisiyle bu paragrafın gereğini yerine getirmedi. Ancak İran, toplam 16 işlem paragrafından oluşan bu kararın bazılarını geçen yazımda aktardığım hiçbir hükmünü yerine getirmiyor ki.

İran‘ın Hameney’in köktendinci ve Ahmedinejad’ın ılımlı muhafazakârlarının birbirinin alternatifi olduğu bu düzenle uluslararası yükümlülüklerinden daha uzun süre kaçınması mümkün değil. Reform hareketinin entelektüel lideri Abdülkerim Surush’un altını çizdiği gibi, Şeriat çağdaş toplumların sorunlarını çözmeye yeterli olmadığı için İran hukuku da önünde sonunda evrensel demokrasi ve insan hakları ölçütleriyle uyumlu hâle getirilecek. Yaşam hakkı verilmeyen reformcu muhalefetin önünün bir kez daha seçim hileleriyle kesilmemesi aslında beklenen değişimin yolunu açmak için yeterli olacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder