12 Ekim 2012 Cuma

İran kendini hesaba çeksin

Başbakan Erdoğan, Suriye’de yaşanan kanlı olaylardan Türkiye’yi sorumlu tutan İran Genelkurmay Başkanı’na vefa hatırlatması yaparak cevap verdi: Dünyada yanında hiç kimsenin kalmadığı bir dönemde İran’ın yanında yer aldık. Suriye’de 25 bin kişiyi öldüren rejimi savunmanın bizim inancımızda acaba yeri var mıdır. İran yönetiminin kendini hesaba çekmesi lazım.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan AK Parti Ankara İl Başkanlığı’nın düzenliği iftar programına katıldı. Burada bir konuşma yapan Başbakan Erdoğan, Türiye’yi tehdit eden İran Genelkurmay Başkanı’nın açıklamaları ile son günlerde yaşanan terör olayları konusunda açıklamalarda bulundu. Erdoğan satır başları ile şunları kaydetti:

Açıklama üzüntü vericidir 

Esed rejimi için artık hiçbir çıkış yolu kalmamıştır. Düşünebiliyor musunuz, atadığı başbakanı bile o ülkeyi devrederek, terk ederek Ürdün’e sığındığı bir ülkenin artık geleceği kalır mı? Artık sona yaklaşıyoruz. Komşu ülkelerden bazıları, ne yazık ki İran Genelkurmay Başkanı’nın devrim muhafızlarına ait bir siteden Suriye’deki bu kanlı gelişmelerin sorumlusunun Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar olduğunu açıklaması düşündürücüdür, üzüntü vericidir.

İran’a: İslam’da yeri var mı 

Dünyada yanında hiç kimsenin kalmadığı bir dönemde İran’ın yanında her şeye rağmen bulunan ülke Türkiye’ydi ve bunu nükleer enerji konusunda sonuna kadar savunan ülke Türkiye oldu. Ama Suriye’de tüm kardeşlerini ki şu anda 25 bine ulaştığını zannediyorum, öldüren bir rejimi savunmanın bizim değerlerimizde, bizim inancımızda acaba yeri var mıdır, yok mudur? Bunu ben İranlılar’a daha önceki gidişimde sormuştum. Şu anda 250 bini aşkın Suriyeli Müslüman eğer ülkesini terk ediyorsa, bunun hesabını sormak İran’a düşmez mi? Ve hesaba çekilmeden önce İran yönetiminin de kendini hesaba çekmesi lazım. Biz her an kendimizi hesaba çekiyoruz.

Bizim Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki halk hareketlerinin başlamasında hiçbir dahilimiz olmamıştır. Türkiye bir ilham kaynağı olmuş olabilir ve esin kaynağı olabilir ama hiçbir ülkenin içişlerine karışmamıştır, karışmaz ve karışmayacaktır da.

İpleri elinde tutanlar vurgusu 

Açıkçası terör örgütü, Ramazan ayında yaptığı bu saldırılarla hiçbir kutsalı tanımadığını, bu milletin değerleriyle hiçbir ortak paydasının olmadığını bir kez daha net olarak göstermiştir. Terör örgütü kazanamayacağını, hiçbir şey elde edemeyeceğini bildiği halde, teröristleri adeta intihara göndererek nasıl bir zihniyet taşıdığını ortaya koymuştur. Kürt annenin, Kürt babanın evladını daha çocuk yaşta elinden koparıp bir canavara dönüştürüp ve sonra da dağlara ölmeye gönderiyorlar. Şu anda terör örgütü, iplerini elinde tutan Türkiye düşmanı çevrelerin verdiği ihaleyi yerine getirmenin mücadelesi içinde. Biz, o Türkiye düşmanı o çevrelere karşı da en sert şekilde mücadelemizi yürüteceğiz.

Silah bırak demek edep dışı 

‘Taraflar silah bıraksın’ ifadesi, ‘edep dışı’… Bu ifade, bu milletin güvenliği elinde tutan, elinde bulunduran, bulundurması gereken güvenlik güçlerimize karşı saygısızlıktır. Bizim askerimizin de polisimizin de silahı, adeta bir enstrümanıdır. Silah bırakması gereken teröristlerdir. Terör örgütünün uzantısı olan o siyasi parti, o aklı gitsin onlara versin. Hiçbir zaman bu anlayışla Parlamento içinde de olsa konuşacak bir muhatap bulmayız. Zira böyle bir zihniyetle konuşulacak hiçbir şey yoktur.

Kaynak: Yeni Şafak/Çetiner Çetin-08.08.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder