Milat Gazetesi yazarı İsmail Yaşa bugünkü yazısında, Suriye’de halkı katleden Baas rejimine desteğini sürdüren İran’ı ele aldı.
1982 Hama katliamında baba
Esed’e destek veren İran’ın bugün de oğul Esed’in katliamlarına destek
verdiğini hatta destek vermekle kalmayıp katliamlara bizzat katılıp
askeri uzmanları aracılığıyla Baas rejiminin Suriye halkına karşı
yürüttüğü savaşı yönettiğine dikkat çeken Yaşa, binlerce İran askeri ile
Hizbullah, Bedir Tugayları ve Mehdi Ordusu milislerinin, hatta
Yemen’den getirilen Husilerin Suriye’de halkın özgürlük mücadelesini
bastırmak için her türlü vahşete imza attıklarını, dün Irak’ta
yaptıklarının aynısını tekrarladıklarına vurgu yaptı.
Yazının tamamı:
Suriye’de Baas’ın sonu yaklaştıkça PKK’nın Türkiye’ye yönelik saldırıları arttı ve maalesef daha da artması bekleniyor.
Teröristlerin Çukurca’da düzenlediği
saldırının arkasında sadece PKK değil, Baas rejimi ve müttefiği üIkeler
de var. Bu kimsenin bilmediği bir sır değil.
Zamanında nükleer faaliyetlerinin
avukatı olduğumuz İran’ın terör örgütüne verdiği destek Türkiye’nin
bölgede nasıl kaypak bir zeminde hareket ettiğinin ve kimlerle karşı
karşıya olduğunun en iyi kanıtı.
AK Parti hükümeti bölgeye açılımında bu gerçeği yeterince göremedi.
İyi niyetli yaklaşımlarla yanlış adımlar atıldı.
Suriye’de olduğu gibi zamanında Irak’ta
da isabetli adımlar atılabilseydi ve örneğin Tarık El Haşimi yerine
“Irak direnişi” desteklenseydi karşımızda blok halinde bir
İran-Irak-Suriye cephesi olmazdı.
İran’la ve bölgedeki uzantılarıyla vakit
kaybetmek yerine doğru ittifaklar kurulsaydı bugünkü hayal kırıklığı
yaşanmazdı. Tahran’ın Suriye’deki kanlı rejime verdiği desteğe bakılıp
hâlâ “İran bunu nasıl yapar?” diye sorulması ise gerçeklerin henüz tam
olarak idrak edilemediğini gösteriyor.
Oysa İran başından beri tutarlı davranıyor.
Tutarsız olanlar, İran’ın bölgede
yolaçtığı krizlere ve oynadığı kirli role rağmen Ankara’nın Tahran ile
ittifak kurabileceğini savunanlar.
İran, Suriye’de devrim patlak vermeden önce ne yapıyorsa şimdi de aynısını yapıyor.
Tahran’ın tavrında herhangi bir değişiklik yok.
Tavır değiştirenler, dün İran’ın pis işlerini görmeyen ve görmek istemeyenler.
Bugün mızrak çuvala sığmaz hale gelince
kendi kıvırmalarını örtmek için sanki İran daha önce farklıymış da bugün
değişmiş gibi göstermeye çalışıyorlar.
1982 Hama katliamında baba Esed’e destek
veren İran bugün de oğul Esed’in katliamlarına destek veriyor. Hatta
destek vermekle kalmayıp katliamlara bizzat katılıyor ve askeri
uzmanları aracılığıyla Baas rejiminin Suriye halkına karşı yürüttüğü
savaşı yönetiyor.
Binlerce İran askeri ile Hizbullah,
Bedir Tugayları ve Mehdi Ordusu milisleri, hatta Yemen’den getirilen
Husiler Suriye’de halkın özgürlük mücadelesini bastırmak için her türlü
vahşete imza atarken dün Irak’ta yaptıklarının aynısını tekrarlıyorlar.
Bir yandan da propaganda hamleleriyle
pisliklerinin üzerini örtmeye çalışıyorlar. Şam’da ele geçirilen 48 İran
askerinin “sivil hacılar” olduğu ve teröristlerce kaçırıldıkları
iddiası gibi.
Suriye’de çatışmaların en yoğun olduğu
dönemde devrimciler tarafından silahlarıyla birlikte yakalanan İran
Devrim Muhafızları askerlerinin görüntüleri ve itirafları yayınlandı.
Askerlerin sorgusunda, “Suriye’deki Ehli
Beyt rejimini korumak ve kâfirlere karşı cihat etmek” üzere gönüllü
toplamak için İran’da bürolar açıldığı ortaya çıktı.
Baas zulmüne karşı ayaklanan
Suriyelileri tekfir eden ve katli için asker gönderen molla rejimi bir
de hiç utanıp sıkılmadan gönderdiği katillerin kurtarılması için
Ankara’dan yardım istiyor.
Suriye devrimi birçok gerçeğin net olarak görülmesine yol açtı.
Bütün çıplaklığıyla ortaya çıkan manzara
karşısında artık tutarsız tavırların ve boş hayallerin bir yana
bırakılıp Türkiye’nin ve bölgenin çıkarı için daha kararlı politikalar
izlenmesi gerekiyor.
07.08.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder