3 Ekim 2012 Çarşamba

Şemdinli'de İran oyun kurucu

“Hesap buydu, hala da aynı hesapta ısrar ediliyor… Peki, oyun kurucu kim?Elbette listenin başında Suriye var. Suriye Türkiye’nin muhaliflere verdiği desteğe PYD ve PKK ile karşılık veriyor. Ancak PKK saldırılarındaki asıl oyun kurucu Suriye değil İran gibi duruyor.”

Bugünkü yazısında, PKK’nın Şemdinli saldırısını analiz eden Star Gazetesi yazarı Sedat Laçiner, PKK üzerinden Türkiye’ye karşı ilan edilmiş bir savaş olduğunu, asıl hedefin ise Türkiye’yi  bölgede durdurmak ve Türkiye’de bir ‘Kürt baharı’ başlatmak olduğunu belirtti.

Hesabın bir kürt baharı gerçekleştirmek üzerine kurulduğu bu savaşta ise asıl oyun kurucunun İran olduğuna dikkat çeken Laçiner, İran’ın, Türkiye’yi bölgeden uzak tutabilmek için en çok Kürt Sorunu’na ve PKK’ya güvendiğine vurgu yaptı.

İşte o yazının tamamı:

PKK Şemdinli ve çevresinde zembereğinden boşalmışçasına saldırıyor. Bazen hesap kitapsız, intihar eder gibi saldırıyor… Tüm bu yaşananları sadece PKK ve terör saldırısı olarak görmek ise imkânsız. PKK üzerinden Türkiye’ye karşı ilan edilmiş bir savaş var karşımızda. Hedeflerse belli; ilki Türkiye’yi bölgede durdurmak, ikincisi Türkiye’nin başına da bir ‘bahar’ açmak’, yani kendilerince bir ‘Kürt Baharı’ başlatmak.

Eğer PKK Şemdinli, Çukurca, Hakkâri, Yüksekova gibi yerlerde devleti püskürtebilir ve bir tür halk ayaklanması başlatabilirse, hastaneler kapanır, ticaret durur, tüm yaşam PKK denetimine geçerse Kuzey Irak ve Suriye Kürtlerinden sonra Türkiye’nin de nur topu gibi bir otonom bölgesi olur. Böylece hem Türkiye’ye iyi bir ders verilmiş olur, hem de bir daha belini doğrultamayacak olan Türkiye Ortadoğu denkleminin tamamen dışına itilir.

Hesap buydu, hala da aynı hesapta ısrar ediliyor… Peki, oyun kurucu kim?

Perde arkasındaki asıl oyun kurucu İran

Elbette listenin başında Suriye var. Suriye Türkiye’nin muhaliflere verdiği desteğe PYD ve PKK ile karşılık veriyor. Ancak PKK saldırılarındaki asıl oyun kurucu Suriye değil İran gibi duruyor:

İran, ABD çekildikten sonra Irak’tan Lübnan’a kadar geniş bir coğrafyada daha rahat hareket edebiliyor. Tahran Suriye’de Esad’ın çöküşünü ise ölüm-kalım meselesi olarak görüyor. Esad düşerse sıranın kendisine geleceğini biliyor. Tahran Yönetimi ‘İran Baharı’nı yaşamamak için elinden geleni yapıyor.

Ne yazık ki İran kendisini korurken Türkiye’yi ateşe atıyor, tüm hesaplarını Türkiye’yi Irak’tan ve Suriye’den uzak tutmak üzerine kuruyor. Irak’ta tamamen İran’ın etki sahasına giren Maliki yönetimi Türkiye’ye düşmanca yaklaşıyor. Suriye’de ise İranlı ve Lübnanlı militanlar rejimi ayakta tutabilmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Bu ülkede İran, Türkiye karşıtı bir cephe oluşturmaya çalışıyor.

İran, Türkiye’yi bölgeden uzak tutabilmek için ise en çok Kürt Sorunu’na ve PKK’ya güveniyor. Son günlerde Kandil ile Tahran’ın arasından su sızmıyor. PKK son aylarda İran sınırını kendi evi gibi kullanıyor. En son Şemdinli ve Çukurca saldırılarının ucu da aynı yerlere çıkıyor.

İşin kötü tarafı Türkiye’de bir ‘PKKistan’ kurma çabası İsrail’in de işine geliyor. Suriye’nin küçük ve zayıf devletçiklerden oluşmasına, Türkiye’nin daha fazla Kürt sorununa batmasına ve Irak’taki Kürt devletinin bağımsız hale gelmesine İsrail sıcak bakıyor. İlginç bir şekilde hem İsrail, hem de İran Kürt kartını kendi lehlerine kullanabilecekleri konusunda güçlü bir özgüvene sahipler.

Hangi İran? 

Mesele bu kadar açık olmasına rağmen İran’ın Türkiye’ye olan ihtiyacı büyük. Milyarlarca dolarlık ticaret İran’ın ayakta kalması için önemli. Ayrıca uluslararası alanda Türkiye’nin ılımlı İran politikası Tahran’ın işine geliyor. İran bu sayede özellikle nükleer meselede ‘oyalama politikası’nı başarılı bir şekilde sürdürebiliyor. Bu nedenle Türkiye konusunda birden fazla İran’la karşı karşıya geliyoruz.

Tahran’da bir kanat diplomatik davranıyor, diğer bir kanat ise komşuluk ilişkilerini zedelemeden Türkiye’yi eleştiriyor. Ama üçüncü kanat çok derinlerden gidiyor, neredeyse hiç konuşmuyor, ancak ucu ya Şemdinli’den çıkıyor ya da Suriye’den.

07.08.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder