Şah İsmail döneminde, 250 yıl ömür süren Safevi Devleti’ne resmi din olarak Şia seçildi ve en katı biçimde uygulandı (Şah İsmail, Şiiliği devlet dini ilan etmesine rağmen, Türk asıllı olduğu için bugün İran’daki türbesi mezbelelik halindedir. Bu da Şiiliğin aslında Pers ırkçılığının kılıfı olduğunu göstermektedir). Şah İsmail döneminde Osmanlı Devleti’nin başında II. Bayezid Han vardı.
Şia tehlikesi bu dönemde iyice arttı. Beyazid Han, bir Şii fedai tarafından 1492’de gerçekleştirilen bir suikast girişiminden kurtuldu. Şah İsmail Dulkadiroğulları’na sefer düzenledi; Dulkadiroğulları Bey’inin çocuk ve torunlarını öldürttü.
Bu sırada şehzade olan Yavuz Sultan Selim bu harekete karşı, Azerbaycan’a kadar olan Safevi topraklarına girerek, bazı Safevi Hanedanı mensuplarını esir alıp Trabzon’a getirerek dayısına yapılanların intikamını aldı.
Bayezid Han, Şah İsmail ile savaşmak istemedi; Şah İsmail’in Anadolu içinde ilerlemesini engellemek için yüz yirmi bin kişilik bir orduyu Anadolu’da hazır bulundurdu. Şah İsmail bu ordudan çekinerek, II. Beyazid’e “Şanlı Büyük Babam” şeklinde başlayan övgü dolu bir mektup yazdı ve Türkler üzerinde Şia propagandası yapmak için zaman kazandı.
Şiilik en çok bu dönemde yayıldı. Maalesef Şia propagandası etkisinde kalarak Şiileşen bazı Türkmenler, Osmanlı’ya karşı ayaklanarak Şahkulu İsyanı’nı çıkardı. Sonra başa Yavuz Sultan Selim geçti ve Safevilere karşı askeri, ekonomik, siyasi, kültürel tedbirler aldı.
Yavuz Sultan Selim sonrası Şii Safevi Hükümdarlığı’nın propaganda faaliyetleri devam etti. Kanuni, III. Murat, I. Ahmet, Genç Osman ve IV. Murat dönemlerinde Şiilerle Osmanlı arasında savaşlar, Şiilik propagandası yapılan kitlelerde başkaldırılar ve isyanlar gerçekleşti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder