Birinci Haçlı Seferi, 1096-1099 tarihleri arasında gerçekleşmiştir. Katılan orduların büyüklüğü ve sonuçları bakımından en önemli Haçlı seferidir.
11. yüzyıl sonunda Kılıçarslan İznik’i, Bizans İmparatorluğu’ndan alarak Anadolu Selçuklu Devleti’nin başkenti haline getirmişti. Tüm devlet hazinesi İznik’te bulunmaktaydı.
Haçlılar Balkanlar üzerinden yürüyerek Anadolu’ya geldiler. Anadolu Selçuklu Devleti ve hükümdarı Kılıçarslan Haçlılara karşı İznik’te büyük savaşlar verdi. Ermeni dönmesi bir zırh tamircisi, şehrin büyük kulelerindeki bir pencereden Haçlıları şehre sokunca İznik düştü.
Kudüs yolu üzerindeki İznik Kalesi’nin düşmesi, Müslümanlar arasında büyük bir üzüntüye sebep oldu. İznik’in düşmesi üzerine Müslümanlar, Haçlıların geçiş yolları üzerinde savaş hazırlıkları başlattılar.
Şii Fatımiler Haçlıları Kutladı
Mısır’daki Şii Fatımi Devleti’nin başveziri El-Efdal, İznik’i ele geçiren Bizans İmparatoru Aleksios’u gönderdiği hediyelerle kutladı. El-Efdal, Ermeni asıllı bir dönmeydi ve bir Şii olarak Müslüman Selçuklu Türklerinden hiç hoşlanmadı. Selçukluların Suriye, Filistin ve Kudüs’ü idareleri altına almaları Fatımileri rahatsız etmekteydi.Haçlılar, önlerine çıkan Müslümanları kılıçtan geçiriyor, girdikleri şehirlerde binaları temellerine kadar sökerek yerle bir ediyordu. Haçlı zulmüne ve akınına karşı tüm Müslümanlar birleşmişlerdi. Müslüman birlikler, Haçlıların Kudüs güzergâhındaki tarlaları yakıyor, su kuyularını zehirliyordu.
Aç ve susuz ilerleyen Haçlı ordusunun birçok askerleri ve hayvanları yolda telef oldu. Su, iaşe ve hayvan yemi için yoldan uzak alanları talan etmek zorunda kaldılar. Anadolu’da bulunan Hıristiyanlar bu ordulara yiyecek ve para yardımında bulunsalar da, Haçlı mezalimi durmadı.
Haçlı orduları aç ve perişan Ekim 1097’de Antakya Kalesi önüne geldiler. Kale komutanı Türk asıllı Yagı Siyan’dı. Kalede emrinde 6.000 veya 7.000 askeri bulunuyordu. Buna karşılık Haçlı ordusu yaklaşık 30.000 kişi idi. Kuşatma çok çetin geçiyor, Anadolu Türkleri kahramanca direniyordu.
Şiilerin “İhanet Mektubu”
Tüm Müslümanlar, Anadolu ve kutsal toprakların Hıristiyanların eline geçmemesi için seferberken, Şiiler çıkar derdine düşmüştü. Haçlı seferlerinin yıprattığı Selçuklulara karşı güçlenmeyi ve Selçuklu topraklarını işgal etmeyi planlıyorlardı. Öyle ki, Şii Fatımiler, Kudüs’te Müslümanları görmektense Haçlıları görmeyi tercih ediyorlardı.Haçlıların Anadolu’da ilerlemeleri hakkında haberler, Mısır’daki Fatımilere Bizanslılar kanalıyla geliyordu. Şii El-Efdal, Antakya Kuşatması’nda da değerli hediyelerle bir Fatımi elçisi gönderip Haçlılara zafer dilemişti.
Haçlılara yazdıkları mektupla işbirliği teklif ederek, Suriye’nin iki taraf arasında bölünmesini, Beyrut’un kuzeyindeki Köpek Nehri’nin Fatımi Devleti’nin yeni kuzey sınırı olarak tayin edilmesini önerdiler. Ancak Haçlılar bile bu onursuz ihanet teklifine olumlu yanıt vermediler.
Selçuklular Arkadan Hançerlendi
Kudüs ve Suriye’deki Müslüman birliklerin neredeyse tamamı, Antakya’yı Haçlıların elinden kurtarmak yola çıkmıştı. Bu sırada, Fatımiler beklenmedik bir anda Selçuklular elinde bulunan Kudüs’e saldırdılar. Uzun bir muhasaradan sonra 1098’de Kudüs’ü ele geçirdiler; binlerce Müslüman katledildi.Selçukluların yıllarca savaşmaları, Antakya’da yenilmeleri, Kudüs ve Lübnan’da bulunan birliklerin Haçlı akınlarını durdurmak için kuzeye kaydırılması ve Haçlılara karşı savaşmayan Şiilerin yıpranmamış olması, Fatımilerin Kudüs zaferini kolaylaştırdı.
Fatımiler, Kudüs’ün ardından Filistin, Lübnan ve Akdeniz kıyı boylarındaki şehir ve kalelerin idarelerini de ele aldılar ve buralarda küçük birer kuvvet bırakarak Mısır’a geri döndüler.
Şiiler Kudüs’ü Haçlılara Teslim Etti
Doğu Akdeniz’i ele geçiren Fatımilerin, gerek Lübnan, gerek Filistin’de birlik bırakmamaları, Haçlılar için adeta güvenli bir koridor oluşturdu. Şii Fatımilerin yaptığı bu hareket, Kudüs’ü Haçlılara vermek için planlanmış bir hareketti.Haçlılar Anadolu’da ağır zayiat vermelerine ve zorlukla ilerlemelerine rağmen, Kudüs’te ciddi bir direnişle karşılaşmadılar. Haçlılar için Kudüs’ü ele geçirmek İznik’i ve Antakya’yı ele geçirmekten çok daha kolay oldu. Tarihçi Ali ibn-i Esir, Birinci Haçlı Seferi’nin başarısını ve sonunda Doğu Akdeniz’in Müslümanların elinden çıkmasını Şiilerin ihanetine bağlar.
Şiiler Sayesinde Kudüs Kan Gölüne Döndü
Kudüs’ü hiçbir direnişle karşılaşmadan ele geçiren Haçlılar, Kudüs’ü adeta kan gölüne çevirdi. 15 Temmuz 1099 günü, Haçlı ordusu Kudüs’te bulunan bütün Müslümanları öldürmeye başlayıp dünya tarihinde eşine az rastlanır bir vahşet gerçekleştirdi. Haçlılar Kudüs’te yetmiş bin Müslümanı kılıçtan geçirdi. Hem Hıristiyan, hem Müslüman tarihçiler Kudüs’te cereyan eden hadiseleri şöyle anlatıyor:“Haçlıların en merhametlileri Müslümanların kafalarını kesiyordu. Bir kısmı Müslümanları oklarla vuruyor; bazıları ise Müslümanları canlı canlı ateşe atarak ateşine karşısında âlem yapıyordu. Bir kaç gün içerisinde Kudüs, Müslümanların kesilmiş kafası, elleri ve ayaklarıyla dolup taşmıştı. Bunlara takılmadan yürünemez bir hale gelmişti. Akan kanların yüksekliği ayak bileklerimizi aşıyordu.”
Haçlılara Bir Diğer Yardım Eli, Şii Haşhaşilerden Geldi
Tarihin gördüğü en kanlı terör örgütü Haşhaşilik ve lideri Hasan Sabbah da, Haçlı Seferleri boyunca Haçlıların yanında yer almış; Türklerin karşısında olmuştur. Şii İsmailiye tarikatından olan Hasan Sabbah, dini misyonerlik çalışmalarını Fatımiler’in hâkim olduğu Kahire’de yürütmüştü.Haşhaşiler, Haçlılara karşı önemli başarılar elde etmiş Müslüman liderlere karşı bir suikast timi oluşturdu; Ak Sankar, İbn-il Haşşab, Mevdud ve Zenki gibi önemli Müslüman önderlere karşı suikastlar düzenlediler.
Assassin (suikast) kelimesi Avrupa dillerine, Hasan Sabbah’tan destek gören Haçlılar tarafından taşındı. Assasin kelimesi Haçlılar tarafından Hasan Sabbah’ın fedailerine verilen Haşhaşin (Haşhaşçılar) kelimesinden türetilmişti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder