4 Şubat 2012 Cumartesi

Şiiler Hz. Ömer’e lanet ediyor

Şiilerin en büyük düşmanı Hz. Ömer’dir. Hz. Ömer düşmanlığı İran kültürüne o kadar işlemiştir ki, Şia, “Ömer’e lanet”i dinlerinin bir akidesi ve hayatlarının bir parçası haline getirmişlerdir. Şiiler namazlarında, türbelerinde, dualarında, dini bayramlarında Hz. Ömer’e lanet ettikleri gibi, işleri ters gittiğinde “Hay lanet Ömer’e!” derler.

Bugün herhangi bir Şii türbesine gitseniz, türbe girişinde elinize bir dua kitabı iliştirilir. Bu kitapların büyük bir kısmı, sahabelere beddua ve lanetlerin yazılı olduğu bölümlerden oluşur. Lanet edilen sahabelerin en başında ise Hz. Ömer ve Hz. Ebubekir gelir.

Şiilerin Hz. Ömer’e düşmanlığının altında yatan asıl sebep, İran’ın fethidir. Hz. Ömer halifeliği döneminde İran içlerine birçok fetih gerçekleştirdi; İran hinterlandı (İran, Suriye, Ermenistan ve Bizans topraklarının önemli bir kısmı) Hz. Ömer zamanında Müslümanlaştırıldı. Kendilerini Sasani İmparatorluğu’nun varisi olarak gören Persler, topraklarının fethedilmesini ve eski dinlerinin yok edilmesini hiçbir zaman hazmedemedi.

Yaklaşık çeyrek asır önce Bizanslıları yenebilen Pers – İran – Sasani İmparatorluğu, Kadisiye Savaşı ile büyük bir hezimete uğratıldı. Bu savaşta, yüz yirmi bin kişilik Sasani İmparatorluğu ordusu, otuz dört bin kişilik İslam ordusuna yenildi. Savaşta Sasani ordusunu kaçmaması için birbirine zincirlerle bağlayan İran Kisrası Yezd-i Cürud, ne kadar büyük bir hata yaptığını savaş başlayınca anladı. Sasaniler bu savaşta ağır yenilgi aldı.  İran Kisrası, saraylarını İslam ordusuna terk ederek İran içlerine kaçmak zorunda kaldı. Hz. Ömer’in Kadisiye savaşında elde ettiği büyük zafer İran’ın kapılarını sonuna kadar İslam ordularına açtı.

İslam âlimlerine göre Şiilikteki Hz. Ali sevgisi, Ömer düşmanlığından kaynaklanır. Şiiler, Hz. Ömer’e lanet etmek için, Hz. Ali ve Ehl-i Beyt sevgisi ile kendilerini kamufle ederler. Bahane arayan Şiiler, Hz. Ömer’in Hz. Ali’nin halifeliğini engellediği iddiasını uydurma olaylara bina ederler. Daha da ileri giderek, Hz. Ömer, Ebubekir ve Osman’ın kendi konumlarını güçlendirmek ve halife olabilmek için Hz. Muhammed’le akrabalık bağı kurduklarını iddia ederler. Şia bu iddiasıyla, ilk üç halifeyi sahtekarlıkla suçlamak bir yana, Hz. Muhammed’i de öngörüsüz, kime kız verip kimden kız alacağını bilemeyen ve dostu düşmanı ayırt edemeyen (haşa) akılsız birisi olarak gösterir.

Hz. Ömer’in faziletleri

Hz. Ömer, İslam’a girmesi için Hz. Peygamber’in hususi duasına mazhar olmuş bir sahabedir. Müslüman olmasından sonra Hz. Peygamber’in namazlarını açıktan kılmaya başlaması, Hz. Ömer’in İslam tarihindeki yerini göstermektedir.

Büyük hadis alimi Tirmizi, Kütüb-i Sitte’de, Hz. Peygamber’in Hz. Ömer hakkındaki “(Eğer) Benden sonra peygamber gelecek olsaydı Ömer olurdu” hadisini kaydeder. Son peygamber, peygamberimiz Hz. Muhammed’dir (sav). Hz. Peygamber’in Hz. Ömer hakkındaki bu iltifatı, onun imanını ve Müslümanlığını tarif etmek içindir.

Hz. Peygamber en önemli kararlarında Hz. Ömer’in görüşüne başvururdu. Onun ileri sürdüğü görüşler o kadar isabetliydi ki, bazı ayetler onun daha önce işaret ettiğine uygun olarak nazil olurdu. Resulullah onun bu durumunu şu hadisiyle ifade eder: “Allah, hakkı Ömer’in dili ve kalbi üzere kıldı”[1].

Hz. Ömer’in fazileti ve üstünlüğü hakkında birçok sahih hadis bulunmaktadır. Hz. Ömer din konusunda o denli tavizsizdi ki, Hz. Peygamber “Nefsim yed-i kudretinde olan Allah’a yemin olsun ki, şeytan sana bir yolda rastlamış olsa, mutlaka yolunu değiştirirdi” buyurmuştu.

Başka bir rivayette de “Gökte bir melek bulunmasın ki Ömer’e saygı duymasın. Yeryüzünde ise bir şeytan bulunmasın ki Ömer’den kaçmasın” buyurdu. [2]

Hz. Ömer yaşadığı sürece –Şia benzeri- fitne kapıları kapalıydı. Hz. Muhammed bir defasında Hz. Ömer’i işaret ederek şöyle demişti: “Bu aranızda bulunduğu sürece, sizinle fitne arasında kuvvetlice kapanmış bir kapı bulunacaktır.”[3]

Hz. Ali ve Hz. Ömer’in dostluğu

Hz. Ömer, halife olduktan sonra, devlet işleriyle uğraşması nedeniyle kendi geçimini teminde zorlanmaktaydı. Hz. Ömer, ancak Hz. Ali’nin ısrarı sonucu kendisine ve ailesine devlet hazinesinden asgari miktarda maaş bağlanmasına razı oldu.

Hz. Ali bir defasında, Peygamberimizin “Cennet ehlinin kandili hiç şüphe yok ki Hattab oğlu Ömer’dir” dediğini rivayet etti. Hz. Ömer bunu duyunca “Ya Ali, sen bunu Resulullah’tan duydun mu?” dedi. Hz. Ali ise “Evet, duydum” dedi. Hz. Ömer bunun üzerine Hz. Ali’den yazılı bir kâğıt alarak “Öldüğüm zaman kefenimin içine bunu koyunuz; ben Rabbime bununla kavuşmak istiyorum” dedi.

Hz. Ali bir defasında yemin ederek şöyle buyurdu: “İslam’da, Ebubekir ve Ömer’den daha temiz ve ahlaklı bir kimse doğmamıştır”. Yine Hz. Ebubekir ve Ömer hakkında, “Kim onlara uyarsa kendisini sağlama almış olur. Kim onların izinden giderse doğru yoldadır” buyurmuştur. Ancak ne yazık ki, suiistimal etmek için Hz. Ali’yi seviyor gözüken Şiiler, Hz. Ali’nin bu sözleri korkusundan dolayı sahtekârlık (takiyye) maksadıyla söylediğini savunurlar.


[1] Tırmizi, Menakıb, 3683
[2] Müslüm, Be’ul Hak,3120
[3] Buhari, Mevakutu’s Salat 4

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder