23 Şubat 2012 Perşembe

Pers milliyetçiliği ve Azeri asimilasyonu

Nüfusun % 40′ını oluşturan Persler, İran’da tek hakim etnik gruptur. Ülkedeki ikinci büyük etnik grup olan ve sayıları 30 milyonu bulan Azeriler, rejim tarafından büyük bir tehlike olarak görülür ve Azerilere yönelik asimilasyon çalışması yürütülür.

Rıza Şah Diktatörlüğü (1925–1941), İran milliyetçiliğini (Pan-İranizm) milli siyasetin ana ekseni haline getirdi. Pers Irkçılığını devletin ideolojik esası olarak belirleyerek azınlıkları Farslaştırmayı kendine hedef seçti. Rıza Şah döneminden günümüze, Azerilere karşı sistemli bir Persleştirme politikası güdüldü.

Muhammed Rıza Pehlevi Humeyni darbesiyle devrildikten sonra, İran Cumhuriyeti’nde Farslaştırma, Şiilik ekseninde yürütülmeye başladı. Zulüm ve baskıdan kurtulmak isteyen topluluklara hem Şiileşme üzerinden Persleştirme yolu açıldı. Şiilik, Azerbaycan Türkleri üzerinde Farslaşmanın din görünümlü versiyonu oldu.

“Azeriler Türk değil, Farisidir” tezi dayatıldı

İran, Azerilere karşı derinden işleyen bir inkâr politikası gütmektedir. İran devlet yönetimi, öncelikle Azerilerin Türk olmadığına, Farsların bir kolu olduğuna dair tezler ileri sürmektedir. Bu sayede Persler, hem kendilerine rakip olan bu etnik grubu etkisizleştirmektedir, hem de Azerilerin Türkiye’den etkilenmesinin önüne geçmeyi amaçlamaktadır.

Pers Milliyetçiliği kapsamında İran’da, Azerilerin asimilasyonu için, Azeri Dili ve Aran Teorisi olmak üzere iki teori geliştirildi. Azeri Dili Teorisi’ne göre, Azerbaycanlıların köken itibari ile Farisi (Pers) oldukları ve Moğolların işgali sonucu Türkçe konuşmaya başladıkları iddia edildi.
Aran Teorisi’ne göre ise, Azerbaycan’ın Osmanlı tarafından işgal edildiği, tutunamayan Osmanlı’nın bölgeyi 1918’te Mehmet Emin Resulzade emrine verdiği, Azerbaycan’da normalde Persler yaşamasına rağmen Mehmet Emin Resulzade tarafından bölgeye Azerbaycan ismi verildiği iddia edilir.

Türk unsurlar zorunlu göçe tabi tutulmaktadır

İran’daki Azerilerin büyük kısmı Şii olmasına rağmen, Hoy, Bender ve Marageh gibi şehirlerde yaşayan yaklaşık iki milyon Sünni Azeri bulunuyor. Fars milliyetçilerinin hakim olduğu İran yönetimi, uyguladığı sinsi ve planlı siyasetlerle Sünni ve Azeri nüfusu göçe zorlamaktadır. Azerilerin bulundukları bölgelerin demografisi ile oynanarak hakim unsur olmalarının önüne geçilmektedir.

Türk – Azeri kimliği yasaktır

Asimile amaçlı zorunlu göç politikası, Azeri nüfusunun çok büyük olması nedeniyle, gayet sinsi ve planlı bir şekilde yürütülmektedir. Bir taraftan Pers Milliyetçiliği devletin bütün organlarına hâkimiyetini sessizce kurarken, diğer taraftan milliyetçilik sapık bir ideoloji olarak takdim edilerek Türklüğe müsaade edilmemektedir. İran’da adeta “Tüm ırklar eşittir, ama Persler daha eşittir” ilkesi işletilmektedir.

Azeri eyaletler bölünüyor

İran, Azerilere yönelik uyguladığı zorunlu göç politikasının yetersiz kaldığı bölgelerde Azerilerin yoğun olduğu eyaletleri bölerek, Şia ve Pers yoğunluklu eyaletlere bağlamaktadır. Gerektiğinde Azeri eyaletlerin isimleri değiştirilmektedir.

1993′te 35.000 km²’lik bir bölge, Doğu Azerbaycan’dan kopartılarak Erdebil Eyaleti’ne bağlandı. 1994 yılında ise Zencan Eyaleti’ne bağlı Kazvin Valiliği bu eyaletten kopartıldı.

İran nüfusunda kendini Pers asıllı görenlerin sayısı her geçen gün artmaktadır. İran devriminden sonra yapılan bir demografik araştırmada Farisiler %40 çıkarken, aradan geçen 30 yılda kendini Farisi görenlerin sayısı %50 artarak %60’a yükselmiştir. Bu aynı zamanda diğer etnik kökenlerin asimilasyonunun tamamlanmaya başladığı anlamına gelmektedir.

Hapishaneler Azeri Türkleriyle doludur

Nisan 1995′te İran üniversitelerinde okuyan 1.000′e yakın Azeri Türkü öğrenci, kendilerine azınlık haklarının verilmesi amacıyla yaptıkları başvuru sonucu tutuklandı. Öğrenciler terör suçundan yargılanarak 20’şer yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Yine benzer şekilde kültürel haklarını isteyen 20.000′in üzerindeki Azeri Türk’ünün halen İran hapishanelerinde mahkum olduğu belirtilmektedir.

Yakın zamanda Türkiye bayrağı giyen Azeri taraftarlar “Pan-Türkist fikirleri yaymakla ve bölücülükle” suçlandı. Haber sitelerinde bu olayda devlet eleştirilmesi gerekirken taraftarlar hedefe kondu ve “Fecr – Tractor maçına bölücü sembollerle katıldılar” manşeti atıldı.

Azeriler kamu görevlerinden mahrum bırakılıyor

İran’da, özellikle devlet kademelerinde, aşırı bir Türk düşmanlığı vardır. Kamu görevlerinde yer alan Türkler kimliklerini gizlemek zorunda kalmaktadır. İran’ın yönetimlerinde Şiileştirilen bazı Azeriler görev alsalar da, bugün İran’da yaşayan Türklerin durumu içler acısıdır.

Hastanelerde görev alan Azeri doktorlar, önlerine gelen Türk hastaları tedavi etmekten bile kaçınmaktadır. Azeri doktorlar Azeri hastalarını Farisi veya Arap doktorlara havale etmektedir. Çünkü Azeri bir doktorun bir Türk’ü tedavi etmesi durumunda milliyetçi davrandığı için soruşturma geçirmesi muhtemeldir. Oysa bir Farisi istediği kişiye muayene olabilir. Bu durum diğer devlet daireleri ve hizmetlerinde de söz konusudur.

İran Azerilere karşı Ermenistan’ı destekliyor

İran bir taraftan Azerileri asimile ederken, diğer tarafta da Azerbaycan’ı bölgede yalnızlaştırmaya çalışmaktadır. Azerbaycan devletinin Türkiye ile çok sıcak ve yakın ilişkiler kurması, dahası model ülke olarak Türkiye’yi seçmesi İran’ı son derece rahatsız etmektedir.
Azerbaycan’ın varlığından rahatsız olan İran’ın, bu devleti yıpratmak amacıyla, Azeri-Ermeni savaşında Ermenistan’ı desteklediği, bugün İran’da ve dünyada herkesin bildiği konudur. Bu süreçte İran, Azeri düşmanlığını o kadar ileri götürmüştür ki, Ermenilerden kaçan Azerileri kabul etmeyerek Aras Nehri’nde boğulmasına sebep olmuştur.

İran bölgedeki Türk nüfusa karşı Ermenistan kozunu sürekli açık tutmaktadır. Bu noktada Fransa’nın geçirdiği Ermeni Soykırım Yasası’nın hemen ardından Ahmedinecat’ın Ermenistan’ı ziyaret etmesi, İran’ın Ermenistan kartını ne kadar açıktan oynadığının göstergesidir.

İran’da Türk kanalları yasaktır

İran hükümeti, Azeri Türklerinin asimilasyonu ve özellikle Türkler ile Azeriler arasındaki kültürel bağların yok edilmesi amacıyla uydu kanallarının izlenmesini yasakladı. İran, Azeri Türkleri tarafından yoğun bir şekilde izlenen TÜRKSAT üzerindeki Türkçe ve Azerice yayınları engellemek amacıyla yüzbinlerce çanak anteni söktürdü. Polislerin bugüne kadar beş yüz bin çanak anten söktüğü belirtilmektedir. Beş yüz bin çanak anten de yaklaşık 2 milyon Azeri nüfusa tekabül eder.

İran, Azerilerin Türkiye ile gönül bağını koparmak için aleyhte kara propaganda yürütmektedir. İran’da devlet televizyonu saatlerce Türkiye’nin Ermenistan ile dostluk yaptığına ilişkin program yayınlamıştır. Diğer taraftan Türkiye’nin kâfir bir devlet olduğu propagandası yoğun bir şekilde ve sürekli olarak işlenmektedir.

İran’da yaşayan bazı Azeriler yoğun propaganda sonucu, Türkiye’de Müslümanların azınlıkta olduklarını zannetmektedir. Ayrıca gerek siyasiler, gerekse yazar – çizerler yoluyla, İran’da Türkiye’nin yüzünü Hıristiyan Avrupa Birliği’ne döndüğü sürekli işlenmektedir.

İran yürüttüğü eğitim politikaları ile Azerilerin eğitim almasını dolaylı yollardan önemli ölçüde engellemektedir.  Bugün İran’da toplam Azeri nüfusun ancak yarısı okuma yazma bilmektedir. Aynı durum diğer etnik kökenlere mensup Araplar ve Türkmenler için de geçerlidir.

Azerbaycan Türklerine karşı sistematik olarak yürütülen Farslaştırma politikasına rağmen Azeriler tamamen asimile olmamıştır. Fakat maalesef, Şiileştirilen bazı Azeriler ile Azeri gibi görünen Pers İranlılar, Türkiye’ye gönderilerek, Türk – Azeri Milliyetçiliği kılıfı altında başta gençlerimiz olmak üzere vatandaşlarımız Şiileştirilmeye çalışılmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder