“…Abdullah İbn-i Sebe telkinlerine şöyle başlamıştır: İnsanların, İsa’nın döneceğine inandıkları halde Muhammed’in döneceğini kabul etmemeleri şaşılacak şeydir. Binaenaleyh dünyaya yeniden dönmeye Muhammed İsa’dan daha lâyıktır.”
İbn-i Sebe, “(Ey Muhammed!) Kur’an-ı Kerim’e uymayı sana farz kılan Allah seni döneceğin yere döndürecektir” (Kasas, 85) gibi bazı ayetleri kasten yanlış yorumlayarak, bu fikrini desteklemeye çalışmıştır.
Bu fitne, zamanla evirilerek Şia’nın iman esaslarından biri haline gelmiştir. Bugün Şiiler, Ric’at inancına göre, Kayıp 12. İmam’ın tekrar dünyaya geleceğine ve birçok sahabeyi dirilterek cezalandıracağına inanırlar.
Hz. Ali şehit edildikten sonra İbn-i Sebe, her peygamberin bir vasisi bulunduğunu, Hz. Peygamberin vasisinin de Hz. Ali olduğunu iddia ederek, “Hz. Peygamberin hilâfet hakkındaki vasiyetini çiğneyerek başa geçenler (Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer) en büyük zulmü işlemişlerdir. Osman da aynı durumdadır” türü telkinleriyle halkı gizlice harekete geçirmeye çalışmış ve bu çalışmalarını gizli sohbetler ve mektuplaşmalarla sürdürmüştür.[1] Bu sohbetlerinde İbn-i Sebe, Hz. Ali’nin dirilerek tekrar dünyaya geleceği fikrini yaymıştır. Hz. Ali’nin yeryüzüne döneceği fitnesi de, zamanla Kayıp İmam’ın döneceği fitnesine evirilmiştir.
Şia inancında, “ric’at” kavramı zamanla genişleyerek, bütün Şiileri, bütün imamlarını ve düşmanlarını kapsar hale gelmiştir. Ric’at akidesi, Şiiler tarafından düşmanlık hisleriyle uydurulmuş çeşitli efsanelerle pekiştirilmiştir.
Şia kaynaklarına göre, Kayıp İmam yeryüzüne geri dönünce, Hıristiyan ve Yahudilerle anlaşma yapacak ve Ehl-i Sünnet’e savaş açacaktır. O gün Şiilere, düşman saydıkları Ehl-i Sünnetin kanı helal kılınmıştır.[2]
Şia’nın önde gelen meşhur imamlarından El-Mufid, “İmamiye (Şiiler), pek çok ölünün ric’at etmelerinin (dirilip tekrar gelmelerinin) vacip olduğuna ittifak ettiler”[3] demektedir. Bu inanışa göre, 12. İmam’ın zuhuru ile birçok siyasi düşman boğazlanacak, birçok Şii diriltilecek ve çağlar boyu diğer fırkaların Şiilerden gasp ettikleri haklar iade edilecektir.
Şia: “Kayıp İmam, Hz. Ömer ve Hz. Ebubekir’i astıracak!”
Şii âlimi Seyyid El-Murteza, “El-Mesâilu’n-Nâsırıye” isimli eserinde, “Kayıp İmam tarafından Ebubekir ve Ömer’in tekrar diriltileceği, ağaca asılacakları ve yaş olan ağacın onların asılmasından sonra kuruyacağı” safsatasını anlatır.Şia: “12. İmam Hz. Aişe’yi cezalandıracak”
Yine Şii âlimi El-Meclisî, “Hakku’l-Yakîn” adlı kitabında, İmam Muhammed El-Bakır’dan naklen şöyle dediğini söyler: “Kayıp İmam ortaya çıktığı zaman, Aişe’yi diriltecek ve ona had cezası uygulayacaktır.”[4]Ric’at akidesi, diğer dinlerden Şiiliğe geçmiştir
Bazı çağdaş yazarlara göre, kurtarıcı bekleme inancı Şia’ya Yahudi-Hıristiyan geleneğinden geçmiştir. Bu noktada Fahreddin Razi gibi kaynaklar, 4. yüzyılda Meadiyye isimli bir Yahudi fırkasının olduğunu kaydetmektedir. Razi’ye göre, bu Yahudi fırkası, Bâtıni yorumu esas alan Şia’ya denk düşmektedir (Şiilikte, Ahiret inancı yerine konulan Mead inancının ismi tesadüf değildir).Yine tarihçiler, Yahudi Kabalası’na ilham veren Eski Asur ve Mısır dinlerinin, Şia’yı tesir altına aldığını ve Yahudilikte önemli bir yer tutan ric’at anlayışının bu şekilde Şiiliğe de geçtiğini belirtmişlerdir. Benzer şekilde, eski İran dinlerinden Maniheizm’de yer alan reenkarnasyon (ruh göçü) inancının da, ric’at akidesinin ortaya çıkışında etkili olduğunu, en azından İran’da kabulünü kolaylaştırdığını belirtmemizde yarar vardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder