MUSTAFA ÖZCAN/Yeni Akit Gazetesi)
ABD ve Rusya'nın ittifak ufku Son sıralarda. ABD'nin Suriye'nin yeni
bir Afganistan olmasından endişe ettiği söyleniyor. Afganistan önce
işgalci Rusya için bataklık oldu ve tasını tarağını toplayarak ülkeden
ayrılmak zorunda kaldı. Bu Rus İmparatorluğunun (SSCB) dağılması oldu.
Bush, 11 Eylül’ün akabinde Brejnev'in yolunu izledi ve bu da süper güç
olmasına rağmen ABD'nin teklemesine sebebiyet verdi. Savaş silahla
kazanılmaz yürekle ve bilekle kazanılır. Savaş araç gereçleri sadece
bileği güçlendirir. Bileğin yerini alamaz. Afganistan'da bu gerçeği önce
Ruslar tattı ardından da Amerikalılar öğrendi, Geride
imparatorluklarını bırakarak. 1989'a kadar Amerikalılar Ruslara karşı
Afgan mücahitlerini desteklediler. O sıralarda cihadın sembolü olan Ziya
ul Hak (1988) ve bilahare Abdullah Azzam şehid edildiler. Ziya ul Hak,
SSCB'nin çekilmesi sonrasında bölgede yeni düzenleme gitmesini
engellemek için öldürüldü. Ziya ul Hak'ın ardından birkaç yıl sonra Türk
Cumhuriyetleri bağımsızlıklarına kavuştular. Ziya ul Hak'ı kim
öldürdüyse erken davranmış ve Müslümanların lehine gelişme ortamını
sekteye uğratmış ve zaferin meyvelerini devşirmelerine imkân
vermemiştir. Ziya ul Hak sonrasında Pakistan büyük bir türbülansa girdi.
İran da o dönemde bugün Suriye nedeniyle Başbakan Erdoğan'a ve
hükümetine yaptığı gibi Ziya ul Hak'a da aynısını yapıyor ve kendisi
İrangate skandalına İmza atarken Ziya'yı Amerikancılıkla suçluyordu.
Ziya ul Hak'ın ölümünden sonra cihat sahipsiz ve bölge rotasız
bırakıldı. Abdullah Azzam'ın öldürülmesiyle de Afgan mücahidleri fikri
ve siyasi rehberlerini kaybettiler. Abdullah Azzam Afganistan'da şahsi
ve zümrevi çıkarın üzerine çıkabilen yegâne isimdi. Afganlılar kendileri
o ise Afganlılar için yaşıyordu. Gücünü itilasından alıyordu. Afgan
cihadı destan yazarken Filistin'de de bunun yankıları duyuluyor ve
hissediliyordu. Gerçekten de küreselleşen cihadın mimarı olan adamı ve
adamları öldürdüler. Ardından sızdıkları Kaide üzerinden küreselleşen
cihad edebiyatı yapmaya başladılar ve 11 Eylül atmosferini cihadı
tersyüz etmenin zemini haline getirdiler. Abdullah Azzam veya Ziya ul
Hak olsaydı bu manipülasyonu yapabilirler miydi? Gerçek küresel cihadı
liderleri üzerinden tasfiye ederek; bahane olarak yerine gerçekdışı veya
fason bir 'küresel cihadı' geçirdiler. Planlayıcı olmadan plan yürümez.
Planlayıcıları öldürerek planı maniple ettiler. Bunun üzerine PNAC yeni
Amerikan imparatorluğu rüyasını kurdular.
ABD'nin
nazarında, Afganistan'daki mücahitler Kaide haline geldikten sonra
Rusya ile ABD arasında zımni bir anlaşma zemini doğdu, ABD'nin
Afganistan ve Irak yanlışı Rusları yeniden diriltti. Bunun nedeni
ABD'deki Siyonist dalga ve bilumum İslam düşmanlığıdır, Ruslar güney
sınırlarını tehdit eden Afganistan'daki 'cihat üssüne' karşı 2000
tarihinde Afganistan'ı vurmak ve bombalamak istediler, Amerikalılar buna
karşı çıktılar lakin karşı çıktıkları planı bir yıl sonra 11 Eylül ile
kendileri uyguladı. Afganistan'ı işgal ederek Rus ve Çin çıkarlarına
büyük hizmet ettiler, Akabinde Ziya yerine gelen işbirlikçileri
'Atatürkçü Müşerref üzerinden Müslümanların stratejik rüyalarını
kararttılar. Lübnanlı yazar Emile Huri , 'aşırı İslamcıların '
Afganistan'dan sonra Suriye'de de Rusya ile ABD'yi birbirine
yakınlaştırdığını yazıyor. Gerçek şu ki, Rusya Suriye'deki
direnişçilerin fiziki olarak yenilmesini ve tasfiye edilmesini istiyor,
ABD ise kimyalarını değiştirmek istiyor. İslamcılar yerine Suriye
direnişçilerinin liberal zombiler haline gelmesini istiyor. Ya da savaşı
uzatarak ve yıkımı genişleterek İslamcıları yormak ve ardından onların
yerine liberal zombileri ikame etmek niyetini taşıyor. Şimdiye kadar
Suriye muhalefeti buna direndi. Lakin Amerikalılar savaşın ortasında ve
zor zamanda Suriyeli muhalifleri buna zorlamak istiyorlar.
Bu
hususta iki argümanları var. Sanki Suriyelilerden daha fazla Suriye
halkının geleceğiyle ilgiliymiş gibi Suriye muhalefetinin ve dahası
Suriye Hür Ordusunun tek bir komuta altında toplanmasını istiyorlar.
Bunu niye yapmak istiyorlar? İslami eğilimlileri bu birlik çatısı
altında bypass etmek niyetindeler. Dertleri birlik veya düzen değil
merkezileştirme üzerinden tek tipleştirme. Zira bugüne kadar ABD ne
askeri ne diplomatik ne de siyasi anlamda Suriye halkına ve devrimine
kayda değer bir destek vermemiştir. Sürekli oyalamıştır. Münir Şefik'in
ifadesiyle, Libya'da da aynısını yapmışlar ve savaşı uzatarak geleceği
kendi zaviyelerine göre şekillendirmek istemişlerdi. Birlik adına tek
tipleştirme ve İslamcıları sekülerleştirmek ve liberalleştirmek
istemektedirler. İkincisi de, gerçekte birliği sulandırmak için
muhalefet içine azınlıkları serpiştirmek ve onları etkin hale getirmek
İstiyorlar. Onları etkin hale getirerek bütünlüğü etkisizleştirmek! Baas
ve PYD unsurlarını da muhalefetin merkezine itiyorlar, Birleştirme
edebiyatı aslında birleştirmeme veya en azından çeşitlendirme dengesi
üzerine kurulu. Çeşitlendirmeyi birleşme olarak pazarlıyorlar, Zira
çeşitlilik içinde güçlü bir yapı meydana gelmez. Gelecekte gevşek ve
seküler bir Suriye istiyorlar. Onlar için Beşşar rejiminin çekiciliği de
burada yatıyor. Gevşek ve dağınık ve etnik ve mezhebi çeşitlilik
üzerine kurulu ve kendi derdine düşmüş yeni Suriye İsrail'in bekası için
faydalı olacaktır. Bir de savaşın uzaması gücünü tüketeceği için rejim
değişikliğini İsrail açısından tesirsiz hale getirecektir, Suriyelilerin
toparlanması vakit olacaktır. Bu vakit alma da İsrail'e nefes
aldıracaktır. Rusya'nın derdi de, Suriye rejiminin değişikliğiyle güçlü
İslami rüzgârların yeniden Çeçenistan ve Orta Asya'da dalgalanmasıdır.
İkisinin de ortak çıkarı İslami tonun seyrekleştirmesi ve mümkünse yok
edilmesindedir. İsrail ve İran'ın çıkarları da onların çıkarlarıyla
paraleldir, Kur'an ifadesiyle kad hashasa'l hak. Yani hakikat gün gibi
ortaya çıkmıştır.
07.11.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder