7 Kasım 2012 Çarşamba

İsrail, İran, Rusya ve ABD’nin çıkarları paralel

MUSTAFA ÖZCAN/Yeni Akit Gazetesi)          ABD ve Rusya'nın ittifak ufku Son sıralarda. ABD'nin Suriye'nin yeni bir Afganistan olmasından endişe ettiği söyleniyor. Afganistan önce işgalci Rusya için bataklık oldu ve tasını tarağını toplayarak ülkeden ayrılmak zorunda kaldı. Bu Rus İmparatorluğunun (SSCB) dağılması oldu. Bush, 11 Eylül’ün akabinde Brejnev'in yolunu izledi ve bu da süper güç olmasına rağmen ABD'nin teklemesine sebebiyet verdi. Savaş silahla kazanılmaz yürekle ve bilekle kazanılır. Savaş araç gereçleri sadece bileği güçlendirir. Bileğin yerini alamaz. Afganistan'da bu gerçeği önce Ruslar tattı ardından da Amerikalılar öğrendi, Geride imparatorluklarını bırakarak. 1989'a kadar Amerikalılar Ruslara karşı Afgan mücahitlerini desteklediler. O sıralarda cihadın sembolü olan Ziya ul Hak (1988) ve bilahare Abdullah Azzam şehid edildiler. Ziya ul Hak, SSCB'nin çekilmesi sonrasında bölgede yeni düzenleme gitmesini engellemek için öldürüldü. Ziya ul Hak'ın ardından birkaç yıl sonra Türk Cumhuriyetleri bağımsızlıklarına kavuştular. Ziya ul Hak'ı kim öldürdüyse erken davranmış ve Müslümanların lehine gelişme ortamını sekteye uğratmış ve zaferin meyvelerini devşirmelerine imkân vermemiştir. Ziya ul Hak sonrasında Pakistan büyük bir türbülansa girdi. İran da o dönemde bugün Suriye nedeniyle Başbakan Erdoğan'a ve hükümetine yaptığı gibi Ziya ul Hak'a da aynısını yapıyor ve kendisi İrangate skandalına İmza atarken Ziya'yı Amerikancılıkla suçluyordu. Ziya ul Hak'ın ölümünden sonra cihat sahipsiz ve bölge rotasız bırakıldı. Abdullah Azzam'ın öldürülmesiyle de Afgan mücahidleri fikri ve siyasi rehberlerini kaybettiler. Abdullah Azzam Afganistan'da şahsi ve zümrevi çıkarın üzerine çıkabilen yegâne isimdi. Afganlılar kendileri o ise Afganlılar için yaşıyordu. Gücünü itilasından alıyordu. Afgan cihadı destan yazarken Filistin'de de bunun yankıları duyuluyor ve hissediliyordu. Gerçekten de küreselleşen cihadın mimarı olan adamı ve adamları öldürdüler. Ardından sızdıkları Kaide üzerinden küreselleşen cihad edebiyatı yapmaya başladılar ve 11 Eylül atmosferini cihadı tersyüz etmenin zemini haline getirdiler. Abdullah Azzam veya Ziya ul Hak olsaydı bu manipülasyonu yapabilirler miydi? Gerçek küresel cihadı liderleri üzerinden tasfiye ederek; bahane olarak yerine gerçekdışı veya fason bir 'küresel cihadı' geçirdiler. Planlayıcı olmadan plan yürümez. Planlayıcıları öldürerek planı maniple ettiler. Bunun üzerine PNAC yeni Amerikan imparatorluğu rüyasını kurdular.

ABD'nin nazarında, Afganistan'daki mücahitler Kaide haline geldikten sonra Rusya ile ABD arasında zımni bir anlaşma zemini doğdu, ABD'nin Afganistan ve Irak yanlışı Rusları yeniden diriltti. Bunun nedeni ABD'deki Siyonist dalga ve bilumum İslam düşmanlığıdır, Ruslar güney sınırlarını tehdit eden Afganistan'daki 'cihat üssüne' karşı 2000 tarihinde Afganistan'ı vurmak ve bombalamak istediler, Amerikalılar buna karşı çıktılar lakin karşı çıktıkları planı bir yıl sonra 11 Eylül ile kendileri uyguladı. Afganistan'ı işgal ederek Rus ve Çin çıkarlarına büyük hizmet ettiler, Akabinde Ziya yerine gelen işbirlikçileri 'Atatürkçü Müşerref üzerinden Müslümanların stratejik rüyalarını kararttılar. Lübnanlı yazar Emile Huri , 'aşırı İslamcıların ' Afganistan'dan sonra Suriye'de de Rusya ile ABD'yi birbirine yakınlaştırdığını yazıyor. Gerçek şu ki, Rusya Suriye'deki direnişçilerin fiziki olarak yenilmesini ve tasfiye edilmesini istiyor, ABD ise kimyalarını değiştirmek istiyor. İslamcılar yerine Suriye direnişçilerinin liberal zombiler haline gelmesini istiyor. Ya da savaşı uzatarak ve yıkımı genişleterek İslamcıları yormak ve ardından onların yerine liberal zombileri ikame etmek niyetini taşıyor. Şimdiye kadar Suriye muhalefeti buna direndi. Lakin Amerikalılar savaşın ortasında ve zor zamanda Suriyeli muhalifleri buna zorlamak istiyorlar.
Bu hususta iki argümanları var. Sanki Suriyelilerden daha fazla Suriye halkının geleceğiyle ilgiliymiş gibi Suriye muhalefetinin ve dahası Suriye Hür Ordusunun tek bir komuta altında toplanmasını istiyorlar. Bunu niye yapmak istiyorlar? İslami eğilimlileri bu birlik çatısı altında bypass etmek niyetindeler. Dertleri birlik veya düzen değil merkezileştirme üzerinden tek tipleştirme. Zira bugüne kadar ABD ne askeri ne diplomatik ne de siyasi anlamda Suriye halkına ve devrimine kayda değer bir destek vermemiştir. Sürekli oyalamıştır. Münir Şefik'in ifadesiyle, Libya'da da aynısını yapmışlar ve savaşı uzatarak geleceği kendi zaviyelerine göre şekillendirmek istemişlerdi. Birlik adına tek tipleştirme ve İslamcıları sekülerleştirmek ve liberalleştirmek istemektedirler. İkincisi de, gerçekte birliği sulandırmak için muhalefet içine azınlıkları serpiştirmek ve onları etkin hale getirmek İstiyorlar. Onları etkin hale getirerek bütünlüğü etkisizleştirmek! Baas ve PYD unsurlarını da muhalefetin merkezine itiyorlar, Birleştirme edebiyatı aslında birleştirmeme veya en azından çeşitlendirme dengesi üzerine kurulu. Çeşitlendirmeyi birleşme olarak pazarlıyorlar, Zira çeşitlilik içinde güçlü bir yapı meydana gelmez. Gelecekte gevşek ve seküler bir Suriye istiyorlar. Onlar için Beşşar rejiminin çekiciliği de burada yatıyor. Gevşek ve dağınık ve etnik ve mezhebi çeşitlilik üzerine kurulu ve kendi derdine düşmüş yeni Suriye İsrail'in bekası için faydalı olacaktır. Bir de savaşın uzaması gücünü tüketeceği için rejim değişikliğini İsrail açısından tesirsiz hale getirecektir, Suriyelilerin toparlanması vakit olacaktır. Bu vakit alma da İsrail'e nefes aldıracaktır. Rusya'nın derdi de, Suriye rejiminin değişikliğiyle güçlü İslami rüzgârların yeniden Çeçenistan ve Orta Asya'da dalgalanmasıdır. İkisinin de ortak çıkarı İslami tonun seyrekleştirmesi ve mümkünse yok edilmesindedir. İsrail ve İran'ın çıkarları da onların çıkarlarıyla paraleldir, Kur'an ifadesiyle kad hashasa'l hak. Yani hakikat gün gibi ortaya çıkmıştır.

07.11.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder