21 Mart 2012 Çarşamba

Irak'ta İran-ABD işbirliğinin yaptığı Sünni kıyımının müthiş analizi

Milat Gazetesi yazarı Erdal Şimşek köşe yazısında Irak’ın Şii Başbakanı Nuri el Maliki’yi ele aldı.

Maliki’nin Saddam dönemini aratan uygulamalarını, Sünni Arap’lara yaşattığı kıyımları ve İran’ın tüm bu olan bitenlere desteğini anlatan çarpıcı bir analiz yaptı.

Son süreçte Irak’ta Sünni Arapları hedef alarak ülkeyi Sünni-Şii ayrımına sokan Irak’ın Şii Başbakanı Nuri el Maliki’nin Başbakanlığı sırasında kendi akrabalarına rütbeler vererek ordunun başında getirdiğini ve ülkede şeffaflığın kalmadığına dikkat çeken Şimşek, yine Maliki döneminde yargının ele geçirildiğini, birçok Sünni aşiret önderlerinin terörist suçlamasıyla ya ülkeyi terk etmek zorunda kaldığını ya da Maliki tarafından tutuklandığını belirtti.

Şimşek, yazısında ayrıca ABD’nin, Mart 2007′den 2009′a kadar İran’a İnsansız Hava Uçakları, Füzeler, Hava Savunma Sistemleri sattığı ortaya çıktı.

İşte Erdal Şimşek’in yazısı:

Irak’ta Saddam el Maliki dönemi

 Saddam Hüseyin, kuşkusuz bir zalimdi, katildi, mücrimdi. Saddam’ın onlarca yıllık devr-i iktidarında işlediği cürüm ve zulümler arşa uzadı.

Sünni kökenli, BAASÎ, sözde sosyalist, katil Saddam devrildi. Ve ABD, 8 yıllık işgalde yaklaşık 1 milyon Sünni’yi katletti. Tam 3 milyon Sünni’yi mülteci konumuna düşürdü.

8 yıllık ABD zulmünden sonra Nuri El Maliki, Irak’ta tüm ipleri eline geçirdi. Ve ABD’liler, bu ülkeden cehennem olup gitmeden, Sünni Irak Devleti’nin başına Safevi Şiası gömleği giyen Maliki adlı zalimi tek yetkili olarak tayin etti. Maliki, o kadar vahşileşti ki, Saddam’ın 30 yıllık devri iktidarında yaptığı zulümleri ve cürümleri bir yıl içerisinde aştı.

Nuri el Maliki isimli kukla, İran-Irak Savaşı’nda kendi halkına karşı tam 6 yıl silah kullandı. 8 yıl kaçak yaşadığı İran’da Pastarlardan oluşan bir orduya komutanlık eden El Maliki, yıllarca Iraklı askerleri katletti. Yani kendi ırkından, kendi soyundan ve kendi vatandaşlarından oluşan Iraklı askerleri öldürdü. Mekke yerine Kum’u kıble edinenler buna da itiraz edecekler. Kendilerine Maliki’nin resmi internet sitesini okumalarını öneririm. Tabi Arapçaları varsa. Fakir-i pür taksir, sadece Maliki’nin resmi internet sitesinde değil, onun şehrini, komşularını, “İran’daki cephe arkadaşlarını” dolaşarak, konuşarak bu verilere ulaştı.

Maliki, İran nüfuzunun simge isimlerinden biridir. İşgal sonrası Maliki ve Hükümeti, Irak’ta işgalcilerle ortaklaşa Sünnileri, Arapları, Keldanileri, Ali Şiası’ndan olan Mukteda Es-Sadr bağlılarını ve muhalif aşiretleri sistematik bir şekilde yok etmektedir. Baasîleri tasfiye görüntüsü altında üst düzey devlet makamlarındaki Sünniler ihraç edildi, ancak Baasçı Şiilere hiç dokunulmadı.

Bu sırada Maliki, mensubu olduğu Dava Partisi’nin güvenlik biriminden sorumlu olup partiye bağlı silahlı kanadın faaliyetlerini de yürüttü. Bu grup yaptığı eylemlerle ismini “İntikam Tugayları” adı altında sıkça duyurdu.

Maliki’nin emir komutasındaki Bedr Tugayları (bunların adı Irak’ta Şii ve Sünni Müslümanlar arasında Ğezır -zulüm- tugaylarıdr) binlerce Sünni ulema ve medrese/ üniversite hocaları ve kanaat önderlerini sistematik olarak katletti.

Irak’taki bu katliamı sistematik olarak uygulatanın o günlerin İran’ın Bağdat Büyükelçisi Kazım Kummi olduğuna dair onlarca delil ve yüzlerce şikayet mektubu işgal kuvvetlerine verilmesine rağmen hiç bir işlem yapılmadı. Aksine, Kummi’yi şikayet eden toplum önderleri faili meçhul cinayetlerle ortadan kaldırıldılar.
Garip değil mi, zahiren ABD, İran’ın azılı düşmanı değil mi? Erbil’de 7 İran Konsolosluk görevlisini gözaltına alıp sorgulayan ABD, Kummi’ye neden dokunmadı? Daha sonra bunun da başka bir Fars-ABD oyunu olduğu ortaya çıktı.

Bu oyun yaklaşık çeyrek yüzyıl önce de oynanmamış mıydı? Yarbay Oliver Nort’u hatırlayanınız var mı? Peki İrangate Skandalı desem?

Irak-İran savaşı sırasında her gün İran’ı ölümle tehdit eden ABD’nin savaş süresince İran’a her türlü silah yardımı ve satışı yaptığı ortaya çıkmıştı. Sonra bu olay, bir Yarbaya mal edilerek ört-bas edildi.

Aynı ABD’nin, Mart 2007′den 2009′a kadar İran’a İnsansız Hava Uçakları, Füzeler, Hava Savunma Sistemleri sattığı ortaya çıktı. Bu kirli tezgâhı Amerikalı meslektaşlarımız ortaya çıkardı. Bu sefer de ABD hükümeti kurban olarak Avusturalya vatandaşı birini; David Levick’u kurbanlık olarak seçti. Bu dava da İrangate gibi ört-bas edilecek.

Maliki, Başbakanlığı sırasında kendi akrabalarına rütbeler vererek ordunun başına geçirdi. Irak bu dönemde idari ve mali yolsuzluklarda zirve yaparak dünya sıralamasında 175. konuma yerleşti. Şeffaflık Komisyonu’nun tespitlerine rağmen hiç bir önlem ve yaptırım uygulanmadı.

Maliki yine başbakanlığı döneminde yargıyı da ele geçirdi. Birçok Sünni aşiret önderleri terörist suçlamasıyla ülkeyi terk etmek zorunda kaldı veya tutuklandı.

Yazımızın başlığına dönersek, Neo-con kanadın şahinlerinden George W. Bush döneminde ABD Savunma Bakanlığı görevini yürüten Donald Rumsfeld, anılarının yer aldığı kitabında özellikle Irak Şiilerinin merci-i taklid makamı olan Ayetullah Sistani’ye 1987 yılından bu yana milyonlarca dolar para yardımı yaptıklarını açıklıyor.

Rumsfeld, Sistani’ye yaptıkları milyon dolarlık yardımların karşılığını Irak işgalinde fazlasıyla aldıklarını da belirtiyor.

Amerika’nın 2003 Irak İşgali öncesinde, esnasında ve sonrasında Sistani ve Şii dini merciiler ile ilişkilere dair bilgilerin yer aldığı kitapta Rumsfeld, Irak’ta Amerikan işgal güçlerine karşı savaşılmaması için Sistani’nin kendi istekleri doğrultusunda fetva yayınladığını belirtiyor.

ABD’nin hiçbir direniş görmeden Irak’a girmesinin arkasında, Sistani’nin fetvasıyla Şiilerin Amerikan ordusuna destek olması yatmaktadır.

ABD, güçlü bir Sünni devlet olan Irak’ı Safevi Şiası devletinin bir parçası haline getirdi. Örneğin, işgal sonrası 13 Temmuz 2003′te Irak’ta oluşturulan Geçici Yönetim Konseyi’nin yapısı incelendiğinde de ABD’nin Şiilere olan yakınlığı daha iyi anlaşılır. 25 üyesi bulunan Geçici Yönetim Konseyi’nin 13 üyesinin Şii, sadece 5′inin Sünni olması, Irak’ta Şiilere tanınan imtiyazları gözler önüne sermektedir. Yine 9 üyesi bulunan Başkanlık Konseyi de 5 Şii’ye karşılık sadece 2 Sünni üyeden oluşmaktadır.

Şii denince aldanmamak lazım. Mukeda Es-Sadır bağlıları ve kendisi ABD’nin gözünde hala en büyük düşmandır. ABD, Es-Sadr’a bağlı Bedir Tugayları’na yönelik çok büyük katliamlara girişmişti. İran ise Es-Sadr’ın Iraklı Şiiler nezdindeki sempatisini kullanmak için istemeye istemeye bu siyasi liderin yanında gözükmeye çalışıyor.

Milat Gazetesi – Erdal Şimşek (08.03.2012)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder