29 Mart 2012 Perşembe

Suriye, savaşı Lübnan ve Irak'a taşıma peşinde

(İBRAHİM KARAGÜL/Yeni Şafak)          “Suriye ordusu Lübnan’a girdi” haberini görünce yüreğimiz ağzımıza geldi. Muhaliflerle askeri birliklerin çatışması sınır bölgelerinden izlendiği için böyle bir yanlış anlama olmuş ve olay da yalanlandı zaten. 

Ancak hemen, “sınır ötesi operasyon” ve “savaşı Lübnan’a taşıma” ihtimalleri ilk akla gelenlerden oldu. Suriye ve bölgeyi bilenler, iki ihtimalin de ne kadar tehlikeli olduğunun farkında. Lübnan’da Hizbullah iktidarda ve Şam yönetimine destek veriyor. Suriye ordusu yıllarca bu ülkede kaldı. Eski Başbakan Refik Hariri suikastinden sonra Birleşmiş Milletler kararı ile Lübnan’dan çıkarıldı. Ardından da Hizbullah-İsrail savaşı çıktı.  

Lübnan’ın iç yapısı, Şii-Sünni ayrışması Hariri suikastinden sonra tehlikeli bir hal aldı. Suriye yönetiminin Lübnan’da, özellikle de Hizbullah üzerinden, nüfuzu hâlâ mevcut. Öyle ki, muhalif silahlı güçler, çatışma sonrası ya da öncesi, Lübnan’da üslenmeleri Hizbullah’a rağmen pek de kolay olmayacak.

Bir çok açıdan Suriye krizi, savaşın yoğunlaşması Lübnan’ı istikrarsızlığa, iç gerilime sürükleme potansiyeli taşıyor. İran-İsrail savaşının Lübnan’dan yürütülmesi gibi, Suriye’deki kriz de bir gecede Lübnan’a taşınabilir. Suriye sınırlarını aşıp bölgesel boyut kazanabilir. İşte o zaman, çatışmayı önlemek Suriye’de Baas rejimini değiştirmenin ötesinde, İran’dan Akdeniz’e uzanan bir gerilim hatta çatışma hattına dönüşür. 

Şu an Şam’da iktidar olanların böyle bir senaryo üzerinde çalıştıklarından hiç kuşkum yok. Devrileceğini anladığı anda, Esad yönetimi, İran’la birlikte, Lübnan’da bir şeyler deneyecektir. Krizi uzak bölgelere yayma, Şam üzerindeki baskıyı hafifletecektir. Ancak devrilmesini önleyebilir mi? Sanmıyorum. Sadece erteleyecektir. 

Suriye meselesinde tehlikeli senaryo, bu yüzden Lübnan’dır. Bu, Hizbullah açısından da böyle.. Esad yönetiminin devrilmesi Lübnan’daki Hizbullah’ı besleyen kanalları önemli ölçüde kısıtlayacağı, İsrail karşısında savunmasız bırakacağı için Hizbullah yönetiminin bu senaryoya pek de soğuk bakmayacağı tahmin edilebilir. 

İkinci tehlikeli senaryo ise Irak’tır. Nuri el Maliki yönetimindeki Bağdat, ülkenin tamamını yönetme yerine Kürtleri ve Sünni Arapları dışlayıcı bir pozisyona girdi. Son aylarda, özellikle de Suriye meselesinin tırmanmasıyla Maliki’nin bu tutumu daha da belirginleşti. Bağdat Esad’ı desteklerken Sünniler muhalefeti destekliyor. Her iki kesim de birbirini Suriye’ye silah sevketmekle suçluyor. Şu anki Bağdat hükümeti, Şam yönetiminin devrilmemesi için yine İran’la birlikte elinden geleni yapacaktır. Dolayısıyla, çatışmaların iki ülkeye sıçrama ihtimali var. Özellikle, bölgenin en hassas en kırılgan ülkesi Lübnan’a azami dikkat etmekte fayda var.

Türkiye’de muhalefeti birleştirme toplantıları devam ederken, 1 Nisan’da “Suriye’nin Dostları Toplantısı” başlamadan önce Lübnan sınırındaki gelişme ve BM eski Genel Sekreteri Kofi Annan üzerinden yürütülen planın Esad yönetimi tarafından kabul edilmesi ne anlama geliyor?

Türkiye’deki çalışmalar sekteye uğramayacak, kararlılıkla devam edecek. 1 Nisan toplantısı sonrası ciddi kararlar açıklanacak. “Tampon bölge” belki de ilk somut adımlardan biri olacak. Suriye, Annan Planı’nı kabul etse de, operasyonlara devam edecek. Lübnan gibi daha tehlikeli kartları devreye sokmaktan çekinmeyecek. “Evet” kararı sadece zamana oynamaktır çünkü. Rusya ve Çin’in de “olabilir” dediği Annan Planı, ateşkesi öngörse ve çözüm için ilk adım görülse bile bir süre sonra daha etkisiz bir seçeneğe dönüşecek. 

Görünen resim, yönetimin devrilmesi ya da yönetimi devirmek isteyenlerin geri adım atması dışında bir seçeneğe şans vermiyor. Kimsenin geri adım atmaya niyeti yok, olmayacak da. Bu, bölgesel güç haritasını değiştirmeyi amaçlayan bir mücadele. Elbette bir istihbarat rejiminin tasfiyesi, Suriye halkına demokrasi ve özgürlük sağlanması, ülkede tüm tarafların temsiline imkan tanıyan bir yönetimin işbaşına gelmesi amaçlanıyor. Ancak bundan ötesi de var.. 

Ötesi, İran’dan Akdeniz’e uzanan hattı kırmak. Bu yüzden de, her türlü tehlikeli senaryo ihtimal dahilinde. Irak’ta eksenli ayrışma, ateşin Lübnan’a sıçraması gibi. Kaybetmek üzere olduğunu anladığı anda Suriye yönetimi bütün bu senaryoları denemek isteyecektir.

28.03.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder