7 Kasım 2012 Çarşamba

İran’a dikkat!

(ARDAN ZENTÜRK/Star Gazetesi)          “Erken uyarı” sistemini işletmekte yarar görürüm: iran’ın içine girdiği ağır ekonomik kriz, Irak ve Suriye’den sonra, İran sınırımızın da yakın bir gelecekte ağır istikrarsızlık yaşayacağının işaretini veriyor.

Özetleyelim: İran, sürdürmekte olduğu nükleer programın barışçı hedefleri olduğu konusunda “batılı” devletleri ikna edebilmiş değil. Bu nedenle, 5+1 olarak adlandırılan, BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin’e Almanya’nın katılmasıyla oluşturulan grupla sürdürdüğü müzakerelerde ilerleme sağlanamıyor. ABD ve AB, İran’a karşı ekonomik ambargo uyguluyor. İran’ın petrol (şimdi de doğalgaz) ihracatına ciddi kısıtlamalar getirdiler. Tek gelir kaynağı güçlü ekonomiler tarafından reddedilen İran, ekonomisini ayakta tutmak için gerekli döviz akışından mahrum kaldı. (Ambargonun Tahran’a günlük maliyetinin 137 milyon dolar olduğu hesaplanıyor. ) Ülkenin ulusal parası Riyal, son 15 ayda üçte iki oranında değer kaybetti. Son devalüasyon yüzde kırk düzeyinde!… Tahran çarşısı karışmış durumda. Hali vakti yerinde İranlılar, ellerindeki Riyalleri, komşu ülkelerde Dolar ve Euro’ya değiştirmenin yollarını arıyorlar. Fakir halk ise artık, günlük ihtiyaçlarını karşılamak için uzun kuyruklara katlanmak zorunda. İran basınında yer alan haberlere göre, kanser, kalp-damar-şeker hastalıklarının tedavisinde kullanılan ilaçların önemli bir bölümü piyasada bulunmuyor. Hatta  İran’da üretilen 40 kadar ilaç da bulunamıyor.

Tablo çok vahim 

İran ekonomisine dönük son raporlar, ülkedeki sanayi kuruluşlarının yüzde 50 kapasitede çalışabildiğini, önemli bir bölümünün de battığını ortaya koyuyor. Yıllık enflasyon yüzde 33′e çıkmış durumda ama, et, tavuk, un, şeker ve süt gibi ürünlerde fiyat artışının yüzde 80′lere vardığı dikkat çekiyor. Halkın yaşam kalitesinin öncelikle sınır kentlerinde hızlı düşüş yaşadığı, gelişmenin sıcaklığının Tahran’da da hissedildiği biliniyor. İran Merkez Bankası’mn ilan ettiği resmi kur ile karaborsa arasındaki makas her geçen gün açılıyor. İşadamlarının ellerindeki Riyal’leri resmi kur üzerinden Dolar’a çevirme telaşı ekonomi bürokrasisi içinde yolsuzluğun tırmanmasına neden oluyor.

Direniş ekonomisi masalı 

Halk, hükümetin bu sorunun altından kalkabileceğine artık inanmıyor. İran yönetimi ise ülkenin bu kez askeri değil, ekonomik açıdan bir “emperyalist saldırı” ile karşı karşıya bulunduğunu belirterek çareyi, “direniş ekonomisi” sloganı yaratmakta bulmuş durumda. Ama, halk, günlük ihtiyaçlarım bile karşılayamadığı ve ekonomik geleceğin hayli karanlık göründüğü bir dönemde bu slogana pek yüz vermiyor. Ekonomik gidişe dönük ilk gösteriler ve çatışmalar Tahran meydanlarında 3 Ekim’de yaşandı, ülkeden akan haberler İran’daki sosyal huzursuzluğun tehlikeli şekilde tırmandığı yönünde.
Dış serüvenlere tepki
Tahran’da gerçekleşen gösterilerde, “Beşar’a ölüm”, “Diktatöre ölüm” gibi sloganların atılması da, İran halkının, rejimin bitmek bilmeyen dış serüvenlerinden sıkıldığını, ülkenin yaşamakta olduğu ağır ekonomik krizin nedeni olarak gördüğünü de gösterdi. İranlılar, tüccar bir millet ve çevrelerindeki ülkeler ile çok başarılı iş yapma kapasitesine sahipler. Bu nedenle, siyasetin yarattığı engellemeler, toplumun bütün kesimlerinde giderek daha büyük tepkilerin toplanmasına neden oluyor. Kendi bünyesinde ekonomik istikrarını kaybetmiş İran’ın, zaten kıt olan kaynaklarıyla Suriye, Lübnan’daki Hizbullah benzeri yüksek maliyetli harekatları daha ne kadar sürdürebileceği ise ayrı bir soru işareti.

Yarın, “Tahran da karıştı!..” manşetleriyle karşılaştığınızda sürpriz olmasın diye yazıyorum. . .

Tahran’dan bir fıkra 

İran halkı, yaşadığı ağır krizi fıkra üreterek günlük yaşamında hafifletmeye çalışıyor. Ama fıkralar her zaman gerçeği söyler. İşte, meslektaşımız Gülnaz Isfeııdiyari’nin blog’undan aktardığı son günlerin popüler Tahran fıkralarından biri: Fıkra bu ya, bir Amerikalı, bir Alman ve bir iranlı ölmüşler, ebedi dünyadaki rotaları cehennemi göstermiş. Kendilerine, son kez dünyadan telefonla birini arama hakkı tanınmış. Amerikalı son konuşmasını l.000 Dolar, Alman ise 2.000 Dolar bedelle yapabilmiş. İranlı konuşmuş, fatura yalnız l Dolar!. . Haliyle sormuşlar, nedenini, cevap, “İranlının yaptığı görüşme şehir içiydi” olmuş!. .

18.10.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder