(ARDAN ZENTÜRK/Star Gazetesi)
“Erken uyarı” sistemini işletmekte yarar görürüm: iran’ın içine girdiği
ağır ekonomik kriz, Irak ve Suriye’den sonra, İran sınırımızın da yakın bir gelecekte ağır istikrarsızlık yaşayacağının işaretini veriyor.
Özetleyelim: İran, sürdürmekte olduğu
nükleer programın barışçı hedefleri olduğu konusunda “batılı” devletleri
ikna edebilmiş değil. Bu nedenle, 5+1 olarak adlandırılan, BM Güvenlik
Konseyi’nin beş daimi üyesi ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin’e
Almanya’nın katılmasıyla oluşturulan grupla sürdürdüğü müzakerelerde
ilerleme sağlanamıyor. ABD ve AB, İran’a karşı ekonomik ambargo
uyguluyor. İran’ın petrol (şimdi de doğalgaz) ihracatına ciddi
kısıtlamalar getirdiler. Tek gelir kaynağı güçlü ekonomiler tarafından
reddedilen İran, ekonomisini ayakta tutmak için gerekli döviz akışından
mahrum kaldı. (Ambargonun Tahran’a günlük maliyetinin 137 milyon dolar
olduğu hesaplanıyor. ) Ülkenin ulusal parası Riyal, son 15 ayda üçte iki
oranında değer kaybetti. Son devalüasyon yüzde kırk düzeyinde!… Tahran
çarşısı karışmış durumda. Hali vakti yerinde İranlılar, ellerindeki
Riyalleri, komşu ülkelerde Dolar ve Euro’ya değiştirmenin yollarını
arıyorlar. Fakir halk ise artık, günlük ihtiyaçlarını karşılamak için
uzun kuyruklara katlanmak zorunda. İran basınında yer alan haberlere
göre, kanser, kalp-damar-şeker hastalıklarının tedavisinde kullanılan
ilaçların önemli bir bölümü piyasada bulunmuyor. Hatta İran’da üretilen
40 kadar ilaç da bulunamıyor.
Tablo çok vahim
İran ekonomisine dönük son raporlar,
ülkedeki sanayi kuruluşlarının yüzde 50 kapasitede çalışabildiğini,
önemli bir bölümünün de battığını ortaya koyuyor. Yıllık enflasyon yüzde
33′e çıkmış durumda ama, et, tavuk, un, şeker ve süt gibi ürünlerde
fiyat artışının yüzde 80′lere vardığı dikkat çekiyor. Halkın yaşam
kalitesinin öncelikle sınır kentlerinde hızlı düşüş yaşadığı, gelişmenin
sıcaklığının Tahran’da da hissedildiği biliniyor. İran Merkez
Bankası’mn ilan ettiği resmi kur ile karaborsa arasındaki makas her
geçen gün açılıyor. İşadamlarının ellerindeki Riyal’leri resmi kur
üzerinden Dolar’a çevirme telaşı ekonomi bürokrasisi içinde yolsuzluğun
tırmanmasına neden oluyor.
Direniş ekonomisi masalı
Halk, hükümetin bu sorunun altından
kalkabileceğine artık inanmıyor. İran yönetimi ise ülkenin bu kez askeri
değil, ekonomik açıdan bir “emperyalist saldırı” ile karşı karşıya
bulunduğunu belirterek çareyi, “direniş ekonomisi” sloganı yaratmakta
bulmuş durumda. Ama, halk, günlük ihtiyaçlarım bile karşılayamadığı ve
ekonomik geleceğin hayli karanlık göründüğü bir dönemde bu slogana pek
yüz vermiyor. Ekonomik gidişe dönük ilk gösteriler ve çatışmalar Tahran
meydanlarında 3 Ekim’de yaşandı, ülkeden akan haberler İran’daki sosyal
huzursuzluğun tehlikeli şekilde tırmandığı yönünde.
Dış serüvenlere tepki
Tahran’da gerçekleşen gösterilerde,
“Beşar’a ölüm”, “Diktatöre ölüm” gibi sloganların atılması da, İran
halkının, rejimin bitmek bilmeyen dış serüvenlerinden sıkıldığını,
ülkenin yaşamakta olduğu ağır ekonomik krizin nedeni olarak gördüğünü de
gösterdi. İranlılar, tüccar bir millet ve çevrelerindeki ülkeler ile
çok başarılı iş yapma kapasitesine sahipler. Bu nedenle, siyasetin
yarattığı engellemeler, toplumun bütün kesimlerinde giderek daha büyük
tepkilerin toplanmasına neden oluyor. Kendi bünyesinde ekonomik
istikrarını kaybetmiş İran’ın, zaten kıt olan kaynaklarıyla Suriye,
Lübnan’daki Hizbullah benzeri yüksek maliyetli harekatları daha ne kadar
sürdürebileceği ise ayrı bir soru işareti.
Yarın, “Tahran da karıştı!..” manşetleriyle karşılaştığınızda sürpriz olmasın diye yazıyorum. . .
Tahran’dan bir fıkra
İran halkı, yaşadığı ağır krizi fıkra
üreterek günlük yaşamında hafifletmeye çalışıyor. Ama fıkralar her zaman
gerçeği söyler. İşte, meslektaşımız Gülnaz Isfeııdiyari’nin blog’undan
aktardığı son günlerin popüler Tahran fıkralarından biri: Fıkra bu ya,
bir Amerikalı, bir Alman ve bir iranlı ölmüşler, ebedi dünyadaki
rotaları cehennemi göstermiş. Kendilerine, son kez dünyadan telefonla
birini arama hakkı tanınmış. Amerikalı son konuşmasını l.000 Dolar,
Alman ise 2.000 Dolar bedelle yapabilmiş. İranlı konuşmuş, fatura yalnız
l Dolar!. . Haliyle sormuşlar, nedenini, cevap, “İranlının yaptığı
görüşme şehir içiydi” olmuş!. .
18.10.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder